Bu görüşümü,  istihare namazı sonrası gördüğüm rüyaya, adını vermek istemediğim bir yöneticiye, engin siyasi deneyim ve öngörüme bağlı olarak iddia etmiyorum.

Çünkü bu özelliklerin hiçbiri bende yok ama süreç okumak konusunda fena olmadığımı bilenler bilir.

Neden değişim olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şubat’ ta Ak Parti grubunda yaptığı konuşmada Genel Kurul'daki toplantılara katılmayan vekillere seslenerek "Burada üzülerek bir şeyi söylemek istiyorum; grubumuzun maalesef Genel Kurul'da toplantılara katılmada sıkıntı yarattığını dün öğrendim. Bu beni ciddi manada üzdü. Bu millet kendi kasasından maaşı veriyor ve bu maaşla, milletvekili arkadaşlarımız bu görevi yapıyor. Genel Kurul'da eğer yoklamalarda benim milletvekili arkadaşlarım bulunmazsa bu millet hakkını sizlere helal etmez. Kim gelmediyse ben de hakkımı helal etmiyorum. Bu sıradan bir olay değil." dediğini bir kenara yazınız. Ben Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuşmayı milletvekillerine gözdağı vermek için değil, aldığı kararı tebliğ ettiğini düşünüyorum.Ocak ayının ilk haftası TBMM Ak Parti kulisinde otururken, Genel Kurul salonundan çıkan TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç kulise doğru yürürken kulisteki bütün vekillerin onu saygı ile selamladıklarını izledim.

Kendisi bir zamanların Büyük Reis Lakaplı Adalet Partinin ağır abisi, milliyetçi ve muhafazakar milletvekili Sadettin Bilgiç’in oğludur. Süleyman Demirel’in mutlak Amerikancılığına karşı dik durmasına, kongrelerde eleştirip aday olmasına rağmen vazgeçemediği bir isim olarak tarihe geçmiştir. Birkaç gün önce MECLİS TV’ yi izlerken Süreyya Sadi Bilgiç’in başkan olarak yönettiği oturumda önergeleri okutup oylamaya sunarken salonda çoğunluğun olmadığını fark edip grup başkanlarına hitaben  “ Arkadaşları uyaralım hiç olmazsa oylamalara katılmak için salona gelsinler.” mealindeki uyarısı ciddi bir değişim alametidir diye düşünüyorum.

 Ak Parti’de üç döneme takılan 70 in üzerinde milletvekili olduğu, Erdoğan’ın, yakın kurmayları ile yaptığı değerlendirmede "Büyük oranda üç dönem kuralı uygulanacak. Ama topluca aday yapılmama gibi bir durum yok. Bazı istisnalar olabilir.” dediği öğrenildi.Muhalefet cenahında da heyecanını kaybetmiş, milletvekilliğini meslek haline getirmiş,  iş dünyası başta olmak üzere toplumda karşılığı olmayanların tasfiyesi ciddi olarak düşünüldüğü için listeler kurgulanmış delegelerle değil, genel merkez tarafından hazırlanması ve altılı masanın ruhuna uygun insanların seçilmesi değişimin gerçekleşeceğini gösteriyor.

Küçük bir anekdot ile noktayı koyalım.

Müteveffa Deniz Baykal’ın kaset skandalı nedeniyle istifası sonucunda, CHP  yerine seçilen Kemal Kılıçdaroğlu ile ilk genel seçime giriyordu.

Bursa’da hariçten liste başı olarak Milletvekili olan Onur Öymen, Kılıçdaroğlu’nun yanındayız diyerek yine aday adaylığını koyup yerel basın ziyaretleri yapıyordu.

Kendisini garanti gördüğü listede adını görmeyince  “ CHP’ in ekseni kaymıştır.” demişti.

Ben de kendisine mezarlıklarda kendileri gibi düşünen milyonların yattığını hatırlatarak  “Eksende merkez siz misiniz ki; siz olmadan olmuyor” diye sormuştum.

Bir Bursalı olarak bütün partilerden beklentim Bursa’nın değerini bilen, görev için heyecanı olan, milletvekilliğini meslek olarak görmeyen, ben olmazsam da bal gibi olur diyen, haksızlıklara karşı sesini yükselten yürekli insanlar olmalarıdır.