Sigaram 31 TL olmuş, kasiyer kıza söylendim, "sarma al" dedi..
Vardır bir bildiği, döndüm bir paket sarma aldım, 57 Lira, sigara yine 31 Lira, ne anladık?
Hiç!
Sarmayı içmeyi denedim, içilmiyor, çok uğraştım, nafile çaba, yanmıyor bile...
Güzel yeniyor, yedim gitti.
Açlığımı kaybettim.
Acıkmazsam ne olacak?
Bir sorun daha...
Daha dün 140 Liralık peynirden yarım kilo aldım, merak işte...
Ekmeksiz yiyince o da bitti, açlığım sabah geri geldi.
Bu açlık sıkıntılı, ya dur, ya git!
Deli midir, nedir?
Sigarayı başka marketten almak lazım, sarma işi karışık.
Bulaşık deterjanına baktım, o da bana baktı, 225 TL...
Bende raf etiketi yok, onda var, onun için benden pahalı anlaşılan.
Öyledir, öyle...
Patatesi unutmuşum, manav reyonuna gittim, 
"dev manav indirimi" afiş asmışlar, manavdaki adam taş çatlasın 1,50...
Millet adamdan koparıp götürdü herhalde, adam çok az kalmış.
Patates çuvalını yüklendim, ağır be...
Yolda vazgeçip nohut aldım, hem daha hafif, hem daha çok...
Kızlar güldüler, gülsünler, ben iyiyim...
Kapının önüne bir çıktım, bisikletim yok!
Kameradan baktılar, bisikletsiz gelmişim, doğru söylüyor herif, benim zaten bisikletim yok ki, ne saçma adamlar bunlar...
Nohutu ve boş dolma paketini eve bıraktım.
Kahve içmek için caddedeki kafeye gittim, kapıdan girmeden kilitlediler kapıyı, "kapalıyız" diye bağırdı içerden.
Ne zaman gelsem kapalı, deli midir nedir?
Neymiş efendim;
"Kuru kahveci Mehmet efendi ölmüş"...
Cenazesine gidelim, yok!
Cenazeyi buraya getirelim!
Hiç olmaz...
Uyumsuz insanlar işte...
Koskoca İçişleri Bakanı kentimize gelip operasyon yaptı, "ayıp olmasın, eli boş kalmasın, gidin bari teslim olun" dedim...
Bana bir dayak...
O duvar senin, bu kaldırım benim, camdan çıkardılar, duvardan soktular.
İTO kilitten geçtim be...
Her şeye kızıyorlar.
Et ve çikolata sakinleşmek için salgı desteği veriyormuş.
Alamıyor fukaralar, sinirlerini benden çıkarıyorlar...
Pazara gittim, her yer karnabahar (karnıbahar) tezgahı, adını değiştirdiler ama, ne gam, koku hep aynı.
Bütün akrabalarını toplayıp yayılmış tezgahlara, brokkoli, bürüksel lahanası, kereviz, pırasa bir arada...
Açılış davetlisi bürokratlar gibi dizilmişler yanyana...
Gündüz vakti havai fişek atıp, hayvan barınağına kurban kesiyor adamlar...
Kan dökmeyince bereket olmazmış.
Kanı dökülenin ettiği küfürleri bilmiyoruz, dilini çözemedik.
Sıratta biz mi ona yoksa hepimizi köprünün altına götürüp, zorla yakalayıp kestiğimiz boğa mı bize?
Zaman gösterecek...
Enflasyonun düşmesine saatler kaldı...
Heyecan dorukta, doruk nerede?
Yandı bitti kül oldu...