Köşe yazmanın en eğlenceli yanı, kolay ahkam kesip, rahat sallamak sanırım.

Belediyeleri övenleri saygıyla selamlıyorum.

Ne de olsa "Bursa için canla başla" çalışanları övmek bir beceri işi.

Kolay değil, imkansızı başarıyorlar.

İçinin ne söylediğine değil, söyletene bakıyorlar çünkü.

Ne için oturdum, ne yazıyorum?

Komiğim yahu!

Kentin işlek caddesinde, otopark haline gelmemiş bir sokak bulup, cadde üzerindeki kafeye çökünce derin bir nefes aldım.

Sabah saati, okullar açılmış, trafik cehennem.

Osmangazi'den Nilüfer'e ulaşmak ölüm.

Trafik sorununu çözdüklerini zannedenlere küçük uyarı;

"Yatın kalkın benzin zamlarına dua edin",

Neyse, konuya hala giremedim, konumuz çay efendim, çay.

Serbest Piyasa Ekonomisinin en büyük mağduru, çay.

Maliyeti her yerde kuruş farklarıyla aynı, satışı dövize ve lükse endeksli olarak farklı olan çay...

İşlek cadde kenarında bir kafeye oturdum ya, popomun sandalyeye değmesi ile güler yüzlü hanım kızımızın tepemde bitmesi bir oldu.

Eh, ani karar vermek yerine çay isteyip, zaman kazanmayı denedim.

Başardım da;  kızın gitmesi ve çayla dönmesi arasında geçen süre o kadar uzadı ki, hakikaten çay istedi canım.

Küçük bir kurabiye ile gelince açlığım da zıplayınca, peynirli bir tost istedim, bir diğer çay ile birlikte.

Sonuç, otuz dakika sonra, iki çay ve bir tost için, 90 TL ödeyip, kendimi yoğun trafikte buldum.

15 TL ye içtiğim çayı sindirmek zor elbet.

Meğerse çay ve diğer gıdaların satışı tamamen Belediye kontrolündeymiş.

Ertesi sabah, aynı caddenin karşı kıyısında bir kafeterya gözüme çarptı, oraya çöktüm.

İlgili bir kaç garson, çabuk hareket edip çayımı getirdi, bir tost, bir çay daha…

Hesap 30 TL...

Aralarında bir trafik lambası, yaya geçidi taş çatlasın 25 Metre.

İkisinde de fiyat tarifesi yok, ikisi de koltuklu, lüks sayılabilecek düzeyde.

Fiyat üç kat…

Eh, merak kediyi öldürür, hesabı ödeyip, bir önceki gün gittiğim kafeye daldım.

Kasadaki kıza merakla sordum, fark çok, ürün aynı.

Kızcağız "gidin orada için çayınızı" dedi.

Haklı çocuk, ne denir?

Anlaşıldı ki, denetimsizlik, baştan savmacılık, artık yaşam felsefemiz olmuş.

Günlerdir dostlarla tartışıyorum.

Herkes olanı kabullenmiş durumda.

Kimisi pahalı satanı koruyup, kirasının yüksekliğini, personel giderlerini dillendiriyor, kimisi ucuz satanı enayilik veya kalitesizlikle suçluyor ama ortada bir gerçek var;

"Aynı semt ve aynı cadde üzerinde çay 4 Lira ile 25 Lira arasında değişiyor.

Bursa için canla başla çalışanların gıkı çıkmıyor.

Afiyetle kalın.