Mızıka çalan çocuk

20 Ocak 2018 Suriyeli bir çocuk 7,8 yaşlarında mızıka çalıyor.

Konya Zafer meydanı kar yağıyor.

O bir beton sekiye oturmuş, önünde para kutusu var.

Onu izledim uzaktan ve pek de bir para veren olmadı; ama dinleyenler var.

Müziğin nağmeleri insana huzur veriyor, çocuk oldukça usta. Yanında diğer arkadaşları kar topu oynuyorlar. Derken onu dinleyen bir vatandaş para bıraktı kutuya ve diğer çocuklardan en büyüğü kaptı hemen kutudan parayı yaklaştım onlara anladığım kadarıyla parayı bölüşecekler.

Çünkü para kazandıranı koruyorlar, onun üşümemesi için daha kalın ve özenli giyinmesi sağlanmış.

O an düşündüklerim ise mızıka çalan o çocuğun masum yüzü romantik yönü onun ileride bu ülke için hiçbir zaman zararlı bir kişi olmayacağı yönündeydi.

Hayallerin devam ettiği, sanatın müziğin var olduğu yerde kötülüğün olmayacağına inandığımdan olsa gerek.

Ve de keşke ülkesinde sulh olsaydı kendi, öz yuvasında, vatanında bu çocuk her türlü imkana sahip olabilseydi, gelişim ortamı bulabilecekti diye düşündüm.

"Arkadaş" dediklerimiz ve biz

Bir insan bizi, bizim izin verdiğimizden daha fazla üzemez, incitemez, istismar edemez.

Kirpilerin ısınmak için birbirlerine sokulduğunda birbirini yaralayıp kanattıkları gibi, insan da kırmızı çizgileri olmadığı zaman ya incitir ya da incinir.

Kurban rolü oynamayı bırakın.

İnsan insanın hem yurdu hem de kurdudur.

Özellikle de naifsen, alıngansan daha bir seçici olacaksın!

"You are whom you are with". (yanında durduğun kişisin).

Sepetinizdeki çürük elmalardan kurtulun, sizi de çürütürler.

Unutmayın, az sayıda ama kaliteli dostluklar her zaman daha sağlıklıdır.

"Herkes benim farkıma varsın, beğensin ve sevsin" çabası ise en azından kendimize haksızlık ve güvensizliktir.

Dünden ders al, yarın için çalış ama bugünü ıskalama!

Dün ve yarın arasında sıkışıp kalma.

Dün döndü, yaşandı ve bitti; alınacak dersi al ve ait olduğu mezara göm.

Yarın ise henüz gelmedi.

Elbette planını yap, tedbiri al ama kafanı yarın kaygısıyla doldurma.

Olası ama belki de hiç gerçekleşmeyecek kaygılar ile bu gününü mahvetme.

Eli öpülecek biri varsa şimdi, ilk fırsatta öp; boynuna sarılacağın biri varsa şimdi sarıl ve "seni seviyorum" diyeceğin biri varsa hemen söyle.

Bazı şeylerin yarını olmayabilir, unutma.

"Otomobili ile giderken ağaca çarptığı zaman, ağacı suçlayanlardan olma"

Unutma mazeret ve bahanelere sığınmak güçsüz insanların işidir ve seni hiçbir yere götürmez.

Başına gelenlerden ve bugün bulunduğun yerden sen sorumlusun.

Ve hayatının sorumluluğunu üstlenmediğin sürece gelişemeyecek, yerinde saymaya devam edeceksin.

"Neden ben?" takıntısından kurtul!

Başına gelen kötü şeylerle ilgili, "neden ben?" takıntısından kurtul.

Unutma dünyaya gelirken hiçbirimiz yaşayacaklarımızla ilgili Allah ile sözleşme yapmadık.

Üstelik iyi şeyler olduğunda "neden ben" sorusu aklımıza gelmiyor.

Ayrıca içinde bulunduğun sıkıntı ve olumsuzlukları yaşayan sadece sen değilsin, etrafına dikkatlice bak göreceksin.

"Negatif Seçici" olma, hayatında yolunda giden ve sahip olduğun pek çok güzellik de var.

Ve son söz!

Kendisine ve yaptığı işe saygısı olmayan asla mutlu olamaz.

Bir işin iyisi kötüsü yoktur; bir işi iyi ya da kötü yapan insan vardır.

Ve işimiz para kazanmaktan çok daha önemlidir.

Bizi hayata bağlayan en önemli bağ ve kendimizi ifade edebileceğimiz en keyifli uğraştır. "Sevdiğim işi yapıyorum, üstelik para kazanıyorum" diyebilmek çok güzel.

Hayatın bize verilmiş bir hediye olduğunun bilinciyle, o eşsiz hediyenin kıymetini bilerek yaşamalı.