Genel seçimler yaklaştıkça koyu renk takım elbiseler çoğalıyor.
Bu kış çok siyah ve lacivert geçecek.
Adaylar jilet gibi maşallah...
Av sezonu açıldı, sofraya palamut beklerken, başımıza aday yağıyor hamdolsun...
Sorsan "hiç bir beklentisi yok", yok ki ne yok...
Allah muhafaza, ya bir de beklentisi olsa...
Yandık ki ne yandık...
Eline fırsat geçse, Hitler'i mezarında kıskançlıktan patlatırlar alimallah…
Düğün, nişan, kına, kokteyl, cenaze ne bulurlarsa, Allah ne verdiyse...
Bir saldırıyorlar ki, düğün sahipleri ve diğer konuklar masaların altına kaçıyorlar...
Gittikleri yere zaten kütleleri ve yakın çalışma kitleleri ile gittiklerinden, tuttuklarını öpme yarışları da cabası...
Arada hızlarını alamayıp, geline kirvelik yapmaya kalkmasalar, foyaları ortaya çıkmayacak...
Geçinip gidecekler iki ara bir derede...
Olur arada küçük arızalar...
Gerçi mikrofon bulunca düğün sahiplerini çileden çıkaran Zübükzadeler de olmasa, biz nasıl eğleneceğiz?
Değil mi ama?
Sen sen ol, lacivert ve siyah takımlı, at hırsızı sakallı, gömlek rengi düğün ikramlarından alaca bulaca olmuş birini görürsen kaç kurtul...
Önümüzdeki dönem "Belediye Başkan Danışmanlığı" asrın mesleği olacak gibi.
Her adayın yanında beş danışman, dokuz teşrifatçı, bir telgraf memuru, üç paket sigara, iki paket makarna, dört halley, yarım kilo soğan, ikisi naneli, dokuz sakız, peşinde sarı kız, bir imam sarıksız, bir imame, deliksiz dolanıp duruyorlar...
Hiç biri açık aday değil, yaptıkları ziyaret tamamen insani, yoksa öyle aday falan aslaaa...
Hatta bazıları öyle hızlı ki, davulcu bile o kadar gezmemiştir, çarşı esnafını.
Allah bize sabır versin...