Akdeniz Diyeti; Akdeniz havzasında bulunan özellikle Yunanistan, Güney İtalya, Portekiz, Kıbrıs, İspanya gibi ülkelerin geleneksel beslenme şeklidir. Akdeniz diyeti ilk defa 1960'lı yıllarda Angel Keys tarafınca, Akdeniz bölgesinde yaşayan bazı toplumların yeme alışkanlıklarının gözlemlenmesiyle belirlenmiştir. Yunanistan, İtalya, Finlandiya, ABD, Yugoslavya, Hollanda, Japonya’nın yer aldığı Yedi Ülke Araştırması'nda yaşları 40-59 arasında değişen 13,000 kişi üzerinde uygulanmış ve 30 yıl sürmüştür. Araştırmanın sonucunda, Giritli insanların yüksek yağlı beslenmelerine rağmen, daha uzun ömre, daha az kalp hastalığı riskine sahip olduğu tespit edilmiştir. Sonucunda Akdeniz bölgesindeki beslenme araştırma konusu olmuştur.
Akdeniz diyeti; tam tahıllar, baklagiller, sebze ve meyveler, yağlı tohumlar ve zeytin gibi bitkisel besinlerden yüksek, yağ kaynağı zeytinyağı olan, orta derece balık ve deniz ürünleri, kümes hayvanları, yumurta ve süt ürünleri (özellikle yoğurt ve peynir) tüketimi olan, düşük miktar kırmızı et ve orta derecede alkol tüketimi (özellikle şarap) ile tanımlanan bir diyet modelidir. Akdeniz diyetinin temeli besin çeşitliliğine sahip olmasıdır. Akdeniz diyeti genel olarak minimum seviyede ya da hiç işlenmiş yiyeceklerin yer almadığı bir diyet türüdür.
Akdeniz diyetinde tahıllar, tam tane tercih edilmelidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Yeşilliklere bol bol yer verilmelidir. Süt grubunda yarım yağlı veya yağsız olanlar tercih edilmelidir. Diyetin yağ kaynağı zeytinyağı olmalıdır. Zeytinyağı (özellikle ekstra sızma zeytinyağı), yüksek besin kalitesine sahiptir. Zeytin ve yağlı tohumların her gün bir avuç tüketimi önerilmektedir. Tuz azaltılmalıdır. Akdeniz diyetinde hayvansal kaynaklı besinlere sınırlı yer verilmektedir. Haftada en az 2 kere baklagil tüketimi en az 2 kere balık tüketimi sağlanmalıdır. Su tüketimi en az 1,5 -2 litre sağlanmalıdır.
Obezite dünya çapında git gide artış göstermektedir ve diyabet ise obeziteyi takip etmektedir. Tip 2 diyabet ve yüksek oranda yağlanma arasında arasında birçok ilişki bulunmaktadır. Bunun ana sebebi ise sağlıksız beslenmedir. Akdeniz diyetinde yapılan çalışmalar sonucunda; ağırlık kazanımını, insülin direncini ve beta hücre fonksiyon bozukluğunu önleyebileceği gösterilmiştir.
Akdeniz diyetinin obezite, hipertansiyon, diyabet ve metabolik sendrom gibi hastalıklarda olumlu etkisi bulunmaktadır.Esposito ve arkadaşları İtalya'da Akdeniz diyetinin değerlendirildiği klinik çalışmalar yapmışlardır, bunlardan ilki hipertansiyon, diyabet ve hiperlipidemi vb. hastalıkları bulunmayan menopoz öncesi kadınlarda, ikincisi metabolik sendrom hastalarında, son çalışma ise kilolu ve obez insanlar üzerinde yapılmıştır. Tüm çalışmalarda, Akdeniz diyetine uyumlu beslenen katılımcıların vücut ağırlığı, kontrol grubundaki kişilerin vücut ağırlığından daha düşük çıkmıştır. Üstelik bu katılımcılarda diğerlerine göre inflamatuar belirteçleri, insülin direnci ve koroner risk ölçümleri düşük çıkmıştır.Akdeniz diyeti, bilinen en sağlıklı diyet modellerinden biridir. Ancak sağlıklı bir diyet, kişiye özgü olmalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Burcu Negizsoy
Akdeniz tipi beslenme neden önemli?
Akdeniz Diyeti; Akdeniz havzasında bulunan özellikle Yunanistan, Güney İtalya, Portekiz, Kıbrıs, İspanya gibi ülkelerin geleneksel beslenme şeklidir. Akdeniz diyeti ilk defa 1960'lı yıllarda Angel Keys tarafınca, Akdeniz bölgesinde yaşayan bazı toplumların yeme alışkanlıklarının gözlemlenmesiyle belirlenmiştir. Yunanistan, İtalya, Finlandiya, ABD, Yugoslavya, Hollanda, Japonya’nın yer aldığı Yedi Ülke Araştırması'nda yaşları 40-59 arasında değişen 13,000 kişi üzerinde uygulanmış ve 30 yıl sürmüştür. Araştırmanın sonucunda, Giritli insanların yüksek yağlı beslenmelerine rağmen, daha uzun ömre, daha az kalp hastalığı riskine sahip olduğu tespit edilmiştir. Sonucunda Akdeniz bölgesindeki beslenme araştırma konusu olmuştur.
Akdeniz diyeti; tam tahıllar, baklagiller, sebze ve meyveler, yağlı tohumlar ve zeytin gibi bitkisel besinlerden yüksek, yağ kaynağı zeytinyağı olan, orta derece balık ve deniz ürünleri, kümes hayvanları, yumurta ve süt ürünleri (özellikle yoğurt ve peynir) tüketimi olan, düşük miktar kırmızı et ve orta derecede alkol tüketimi (özellikle şarap) ile tanımlanan bir diyet modelidir. Akdeniz diyetinin temeli besin çeşitliliğine sahip olmasıdır. Akdeniz diyeti genel olarak minimum seviyede ya da hiç işlenmiş yiyeceklerin yer almadığı bir diyet türüdür.
Akdeniz diyetinde tahıllar, tam tane tercih edilmelidir. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Yeşilliklere bol bol yer verilmelidir. Süt grubunda yarım yağlı veya yağsız olanlar tercih edilmelidir. Diyetin yağ kaynağı zeytinyağı olmalıdır. Zeytinyağı (özellikle ekstra sızma zeytinyağı), yüksek besin kalitesine sahiptir. Zeytin ve yağlı tohumların her gün bir avuç tüketimi önerilmektedir. Tuz azaltılmalıdır. Akdeniz diyetinde hayvansal kaynaklı besinlere sınırlı yer verilmektedir. Haftada en az 2 kere baklagil tüketimi en az 2 kere balık tüketimi sağlanmalıdır. Su tüketimi en az 1,5 -2 litre sağlanmalıdır.
Obezite dünya çapında git gide artış göstermektedir ve diyabet ise obeziteyi takip etmektedir. Tip 2 diyabet ve yüksek oranda yağlanma arasında arasında birçok ilişki bulunmaktadır. Bunun ana sebebi ise sağlıksız beslenmedir. Akdeniz diyetinde yapılan çalışmalar sonucunda; ağırlık kazanımını, insülin direncini ve beta hücre fonksiyon bozukluğunu önleyebileceği gösterilmiştir.
Akdeniz diyetinin obezite, hipertansiyon, diyabet ve metabolik sendrom gibi hastalıklarda olumlu etkisi bulunmaktadır. Esposito ve arkadaşları İtalya'da Akdeniz diyetinin değerlendirildiği klinik çalışmalar yapmışlardır, bunlardan ilki hipertansiyon, diyabet ve hiperlipidemi vb. hastalıkları bulunmayan menopoz öncesi kadınlarda, ikincisi metabolik sendrom hastalarında, son çalışma ise kilolu ve obez insanlar üzerinde yapılmıştır. Tüm çalışmalarda, Akdeniz diyetine uyumlu beslenen katılımcıların vücut ağırlığı, kontrol grubundaki kişilerin vücut ağırlığından daha düşük çıkmıştır. Üstelik bu katılımcılarda diğerlerine göre inflamatuar belirteçleri, insülin direnci ve koroner risk ölçümleri düşük çıkmıştır. Akdeniz diyeti, bilinen en sağlıklı diyet modellerinden biridir. Ancak sağlıklı bir diyet, kişiye özgü olmalıdır.