Diyabet, kan şekeri dengesinin bozulduğu kronik bir hastalıktır ve halk arasında şeker hastalığı olarak bilinmektedir. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 2021 yılında yaptığı çalışmada 10 yetişkinden birinin diyabet hastası olduğunu saptanmıştır.
Maalesef neredeyse diyabetli bireylerin yarıya yakını (%44) henüz hastalığının farkında değildir. Diyabetli bireylerin beslenmesi, hastalığın seyri ile yakından ilişkilidir. Bu kişilerin beslenmesi bireysel olmalıdır. Ancak 3 önemli noktaya dikkat ederek diyabetten korunabilir veya kan şekeri düzenlenmenizi sağlayabilirsiniz.
-KARBONHİDRAT DEĞİL SEÇİMLER SUÇLU
Karbonhidratlar, insülin kan seviyelerinin yükselmesine neden olan ana uyarıcıdır. Ancak karbonhidratın doğru kaynakları iyi bir çözünür lif kaynağıdır. Meyve , sebze, baklagiller, tam tane tahıllar kan şekerini yükseltme etkisi olsa da beslenmenin vazgeçilmez öğeleridir. Bu nedenle gün içine dağıtılarak tüketimi sağlanmalıdır.
Ancak ilave şeker , rafine tahıllar kan şekerini hızla yükselterek insülin duyarlılığını azaltmaktadır. Özellikle fruktoz şurubu ve yüksek fruktoz alımının insülin direncine neden olduğu saptanmıştır. Düşük glisemik indeksli diyetin insülin duyarlılığını arttıracağına yönelik güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Düşük glisemik indeksli beslenme için Lifebursa’daki yazılarıma göz atabilirsiniz.
-ÇÖZÜNÜR LİF KAYNAKLARINA BESLENMENİZDE YER VERİN
Diyet lifleri genel olarak çözünür ve çözünmez olarak iki çeşittedir. Çözünmeyen lif, genellikle barsak hareketlerini düzenleme konusunda kullanılmaktadır. Çözünür lifler ise kolesterolün düşürülmesi, doygunluğun sağlanması ve insülin duyarlılığını arttırma gibi bir çok alanda kullanılmaktadır. 264 kadını kapsayan bir çalışma, daha fazla çözünür lif tüketenlerin, insülin direncinin önemli ölçüde daha düşük seviyelerine sahip olduğunu bulmuştur.
Çözünür lif açısından zengin besinler arasında baklagiller, yulaf ezmesi, keten tohumu, brüksel lahanası gibi sebzeler ve portakal gibi meyveler bulunmaktadır.
-EGZERSİZ YAPIN
Düzenli egzersiz, insülin duyarlılığını artırmanın en iyi yollarından biridir.
Şekerin depolanmak üzere kaslara taşınmasına yardımcı olur ve egzersize bağlı olarak 2-48 saat süren insülin duyarlılığındaki kısa süreli ani artışı destekler. Kardiyo egzersizlerine ek olarak direnç egzersizlerinin insülin duyarlılığını geliştirmeye katkı sağladığını gösteren çalışmalar mevcuttur.
Diyabeti olmayan obezitesi olan erkek bireylerle yapılan bir çalışmada 3 ay boyunca düzenli direnç egzersizinin ağırlık kaybı dışında da insülin duyarlılığını iyileştirdiği bulunmuştur. Günlük rutine direnç ve kardiyo egzersizlerinin kombine olarak eklenmesi, insülin duyarlılığını arttıracağı için önerilmektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Burcu Negizsoy
Diyabetle savaşta 3 önemli adım
Diyabet, kan şekeri dengesinin bozulduğu kronik bir hastalıktır ve halk arasında şeker hastalığı olarak bilinmektedir. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 2021 yılında yaptığı çalışmada 10 yetişkinden birinin diyabet hastası olduğunu saptanmıştır.
Maalesef neredeyse diyabetli bireylerin yarıya yakını (%44) henüz hastalığının farkında değildir. Diyabetli bireylerin beslenmesi, hastalığın seyri ile yakından ilişkilidir. Bu kişilerin beslenmesi bireysel olmalıdır. Ancak 3 önemli noktaya dikkat ederek diyabetten korunabilir veya kan şekeri düzenlenmenizi sağlayabilirsiniz.
-KARBONHİDRAT DEĞİL SEÇİMLER SUÇLU
Karbonhidratlar, insülin kan seviyelerinin yükselmesine neden olan ana uyarıcıdır. Ancak karbonhidratın doğru kaynakları iyi bir çözünür lif kaynağıdır. Meyve , sebze, baklagiller, tam tane tahıllar kan şekerini yükseltme etkisi olsa da beslenmenin vazgeçilmez öğeleridir. Bu nedenle gün içine dağıtılarak tüketimi sağlanmalıdır.
Ancak ilave şeker , rafine tahıllar kan şekerini hızla yükselterek insülin duyarlılığını azaltmaktadır. Özellikle fruktoz şurubu ve yüksek fruktoz alımının insülin direncine neden olduğu saptanmıştır. Düşük glisemik indeksli diyetin insülin duyarlılığını arttıracağına yönelik güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Düşük glisemik indeksli beslenme için Lifebursa’daki yazılarıma göz atabilirsiniz.
-ÇÖZÜNÜR LİF KAYNAKLARINA BESLENMENİZDE YER VERİN
Diyet lifleri genel olarak çözünür ve çözünmez olarak iki çeşittedir. Çözünmeyen lif, genellikle barsak hareketlerini düzenleme konusunda kullanılmaktadır. Çözünür lifler ise kolesterolün düşürülmesi, doygunluğun sağlanması ve insülin duyarlılığını arttırma gibi bir çok alanda kullanılmaktadır. 264 kadını kapsayan bir çalışma, daha fazla çözünür lif tüketenlerin, insülin direncinin önemli ölçüde daha düşük seviyelerine sahip olduğunu bulmuştur.
Çözünür lif açısından zengin besinler arasında baklagiller, yulaf ezmesi, keten tohumu, brüksel lahanası gibi sebzeler ve portakal gibi meyveler bulunmaktadır.
-EGZERSİZ YAPIN
Düzenli egzersiz, insülin duyarlılığını artırmanın en iyi yollarından biridir.
Şekerin depolanmak üzere kaslara taşınmasına yardımcı olur ve egzersize bağlı olarak 2-48 saat süren insülin duyarlılığındaki kısa süreli ani artışı destekler. Kardiyo egzersizlerine ek olarak direnç egzersizlerinin insülin duyarlılığını geliştirmeye katkı sağladığını gösteren çalışmalar mevcuttur.
Diyabeti olmayan obezitesi olan erkek bireylerle yapılan bir çalışmada 3 ay boyunca düzenli direnç egzersizinin ağırlık kaybı dışında da insülin duyarlılığını iyileştirdiği bulunmuştur. Günlük rutine direnç ve kardiyo egzersizlerinin kombine olarak eklenmesi, insülin duyarlılığını arttıracağı için önerilmektedir.