Uzunca bir yürüyüşün ardından, Kız Kulesi'ne karşı biraz kahve, biraz yan masa sohbetleri...
Güzel bir gün oldu bugün…
Sanat dolu!
Önce Sirkeci’den Karaköy’e,
Tünel...
Ve Beyoğlu...
Galata tarafına giderken hemen karşıma çıkan,
Galata'ya her gelişimde önünden geçtiğim, ama her seferinde gezmeyi ertelediğim Galata Mevlevihanesi’ni bu kez es geçmedim.
Müzekart geçiyor burada.
Bu denli büyük ve kapsamlı bir yer beklemiyordum açıkçası.
Bir saatten önce çıkamadım.
İstanbul’un ilk Mevlevihanesi imiş, şimdilerde ise müze.
İlgi duyanlar için iyi bir kaynak.
Mevlevilik tarihi ve tüm detayları kalem kalem işlenmiş.
Enstrümanlar Bölümü’nde şimdiye kadar gördüğüm en süslü zurna aklımda kalanlardan oldu.
Botter Apartmanı
Beyoğlu, yani zamanın Pera’sı imparatorluğun Avrupa'ya açılan kapısı olsa da ve bugün dahi ruhunu bilenler için Avrupai bir his verse de, aynı Beyoğlu’nda 6/7 Eylül faciasının yaşandığını bilerek gezmek, insanın yüreğini eziyor.
Yağmalanan işyerleri, paramparça edilen tezgahlar, kumaş topları, öldürülen ve yaralanan onlarca insan…
6/7 Eylül utancının yaşandığı bir ülkede daima eksik kalacağız!
Tabi Beyoğlu, okuduğum kitaplardaki gibi değil artık.
Mağazalar ve pek çok popüler yeme içme mekanının şatafatının etkisinde.
Markiz, tozlu pencerelerin ardında boynu bükük…
Lebon deseniz artık yok!
Şehirler ruhuyla güzel.
Gerçekler biraz tatsız…
Bu düşüncelerle gezdim yenice açılmış olan Casa Botter’i…
Yani İmparatorluğun terzisi olan Hollandalı Botter’in evini…
Pek çok sergiye ev sahipliği yapmaya başladı bu güzel yapı.
İstiklal’e bir sanat durağı daha eklendi böylece…
İstiklal Sanat Galerisi’nde Uluslararası Poster Sergisi'ni gördüm daha sonra.
Jüri üyeleri arasında Gürbüz Doğan Ekşioğlu hocayı da görünce, daha bir severek gezdim sergiyi.
Derken derken Taksim’e, bir AKM havası alıp oradan geze geze Beşiktaş’a…
Dolmabahçe’yi selamlayarak…
OZAN AKTUNÇ PİYANO RESİTALİ
Anmadan geçemeyeceğim.
Geçtiğimiz günlerde All Saints Moda Kilisesi’nde katıldığımız Ozan Aktunç Piyano Resitali de ruhumuza iyi gelenlerdendi.
Beethoven, Chopin ve Rachmaninoff dinledik Ozan'dan bu güzel mekanda, Barış Manço'nun evinin tam karşısında.
Sevgili Ozan’ın umuyorum ki nice konserlerini dinlemeye devam edeceğiz.
Benim vapurum da kalkıyor yenice..
Öyle ya Kız Kulesi açıldı.
Alı alına, moru moruna karıştı!
Birazdan son halini görüp, buraya iliştireceğim…
Üsküdar Nev Mekan’da Üsküdarlı Ressam Hoca Ali Rıza sergisi ve sonra Kız Kulesi…
İstanbul güzel,
Sanat güzel…
Kalın sağlıcakla.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Büşra Ekim
Sirkeci'den Üsküdar'a... İstanbul Günlükleri
Akşama doğru…
Beşiktaş İskelesi Vapur Kafe...
İstanbul Kitapçısı da hemen yanı başımızda.
Ne çok severim yayınlarını…
Bir Adalar vapuru daha kalktı şimdi.
Bugün tenhadır Adalar…
İstanbul serin ve esintili.
Deniz biraz gri biraz yeşil...
Uzunca bir yürüyüşün ardından, Kız Kulesi'ne karşı biraz kahve, biraz yan masa sohbetleri...
Güzel bir gün oldu bugün…
Sanat dolu!
Önce Sirkeci’den Karaköy’e,
Tünel...
Ve Beyoğlu...
Galata tarafına giderken hemen karşıma çıkan,
Galata'ya her gelişimde önünden geçtiğim, ama her seferinde gezmeyi ertelediğim Galata Mevlevihanesi’ni bu kez es geçmedim.
Müzekart geçiyor burada.
Bu denli büyük ve kapsamlı bir yer beklemiyordum açıkçası.
Bir saatten önce çıkamadım.
İstanbul’un ilk Mevlevihanesi imiş, şimdilerde ise müze.
İlgi duyanlar için iyi bir kaynak.
Mevlevilik tarihi ve tüm detayları kalem kalem işlenmiş.
Enstrümanlar Bölümü’nde şimdiye kadar gördüğüm en süslü zurna aklımda kalanlardan oldu.
Botter Apartmanı
Beyoğlu, yani zamanın Pera’sı imparatorluğun Avrupa'ya açılan kapısı olsa da ve bugün dahi ruhunu bilenler için Avrupai bir his verse de, aynı Beyoğlu’nda 6/7 Eylül faciasının yaşandığını bilerek gezmek, insanın yüreğini eziyor.
Beyoğlu’nda binalara bakınca eşsiz mimariyi görüyor, sokaklarına bakınca faşizanlığı hissediyorum ben.
Yağmalanan işyerleri, paramparça edilen tezgahlar, kumaş topları, öldürülen ve yaralanan onlarca insan…
6/7 Eylül utancının yaşandığı bir ülkede daima eksik kalacağız!
Tabi Beyoğlu, okuduğum kitaplardaki gibi değil artık.
Mağazalar ve pek çok popüler yeme içme mekanının şatafatının etkisinde.
Markiz, tozlu pencerelerin ardında boynu bükük…
Lebon deseniz artık yok!
Şehirler ruhuyla güzel.
Gerçekler biraz tatsız…
Bu düşüncelerle gezdim yenice açılmış olan Casa Botter’i…
Yani İmparatorluğun terzisi olan Hollandalı Botter’in evini…
Pek çok sergiye ev sahipliği yapmaya başladı bu güzel yapı.
İstiklal’e bir sanat durağı daha eklendi böylece…
İstiklal Sanat Galerisi’nde Uluslararası Poster Sergisi'ni gördüm daha sonra.
Jüri üyeleri arasında Gürbüz Doğan Ekşioğlu hocayı da görünce, daha bir severek gezdim sergiyi.
Derken derken Taksim’e, bir AKM havası alıp oradan geze geze Beşiktaş’a…
Dolmabahçe’yi selamlayarak…
OZAN AKTUNÇ PİYANO RESİTALİ
Anmadan geçemeyeceğim.
Geçtiğimiz günlerde All Saints Moda Kilisesi’nde katıldığımız Ozan Aktunç Piyano Resitali de ruhumuza iyi gelenlerdendi.
Beethoven, Chopin ve Rachmaninoff dinledik Ozan'dan bu güzel mekanda, Barış Manço'nun evinin tam karşısında.
Sevgili Ozan’ın umuyorum ki nice konserlerini dinlemeye devam edeceğiz.
Benim vapurum da kalkıyor yenice..
Öyle ya Kız Kulesi açıldı.
Alı alına, moru moruna karıştı!
Birazdan son halini görüp, buraya iliştireceğim…
Üsküdar Nev Mekan’da Üsküdarlı Ressam Hoca Ali Rıza sergisi ve sonra Kız Kulesi…
İstanbul güzel,
Sanat güzel…
Kalın sağlıcakla.