Bu ayıp hepimizin

Bursaspor, yaklaşık 3 ayın ardından dün ilk kez kapılarını biz basın mensuplarına açtı. İnanın aylar sonra 29 Ekim Mahallesi'ndeki İbrahim Yazıcı Tesisleri'ne gitmek beni mutlu etti. Şunu belirtmek isterim ki lig maçları dışında Aralık ayından sonra ilk kez yeşil-beyazlı gençleri canlı canlı izleme şansı bulabilmiştim.

Keşke bu toplantı kazanılan maçlardan sonra yapılmış olsaydı. Altay yenilgisinden sonra keşke olmasaydı diyeceğim.

Ne kadar ilginçtir ki, bugüne kadar ne Bursaspor'un maçlarında, ne de diğer spor karşılaşmalarına (basketbol-voleybol) gelen basın mensuplarının 4-5 katının burada olması benim dikkatimi çekmedi değil.

Aslında teknik direktör Mustafa Er, göreve geldiğinin ilk gününden bu yana yaptığı açıklamalarda, bu kulübün alt yapısından yetişip, formasını terleten, kaptanlığa kadar yükselen birisi olarak, hep yüzümüze hem acı gerçekleri, hem de kalbinden geçenleri bugüne kadar olduğu gibi hiç sansürlemeden söylemesi çok güzeldi.

Ama dünkü sözleri benim içimi acıttı. Sizlerin, ben Bursasporluyum diyen insanların acaba acıttı mı?. Onları biraz düşünceye itti mi! Doğrusunu bilemiyorum ama yine Mustafa Er, dobra dobra gerçekleri yüzümüze adeta bir şamar gibi vurdu. Dinlerken benim yüzüm kızardı. Çok utandım. Yer yarılsa da içine girsem diye aklımdan geçirdim.

Acaba bu kentte para kazanan iş insanlarının yüzleri kızardı mı? Utandılar mı? Elbette utanmamışlardır. Bursaspor onların akıllarının bir köşelerinde bile yok. Onlar için varsa yoksa İstanbul'un üç semt takımı ve onların başarıları yer alır.

ACI GERÇEKLER

Mustafa Er, "Altay maçında gelen scoutları gördünüz. Avrupa'nın büyük liglerinden büyük takımlardan isimler Türkiye'ye geliyor. Ama benim en çok üzüldüğüm nokta, biz bu oyuncu grubunu Bursaspor olarak maalesef biz kullanamadık" diyerek öyle devam etmişti.

Mustafa Er'in devamındaki sözleri gerçekten çok ama çok düşündürücüydü. İşte o sözler:

"Bu çocuklarla çok farklı bir hikaye yazılabilirdi. Bu şehir, bu camia, bu çocuklara maddi manevi destek çıksın istedim. Bursaspor camiası maalesef paramparça. Hala da bir etkileşim yok. Zaten maddi anlamda çok büyük külfeti yok bu takımın. Ama maddi, manevi bu çocukları sarıp kucaklayamadık. En çok üzüldüğüm nokta bu. Şehrin ileri gelenlerine takılmış herkes. Onlar yapmadı da siz ne yaptınız. Herkesin kendini sorgulaması lazım. O kadar değerli bir takımımız var ki Türkiye ve Avrupa konuşuyor. Ama biz doğru yönetemedik. Neticede de buraya geldik. Taraftarımızın mutlu olduğu oyunlar oynadık. Çok güzel eforlar sarfettiler."

Sonrasında Taha Altıkardeş'in Bereket Sigorta Ümraniyespor maçında oynayabileceğini öğrenirken, İsmail Çokçalış ile geçtiğimiz hafta sonu antrenmanda sakatlanan Cüneyt Köz'ün Pazar ve Perşembe günleri forma şanslarının zor olduğunu öğrendim.

Vefa Temel'i yeniden sahada görebilmek dün beni mutlu eden gelişmelerden birisi oldu. En büyük temennim genç oyuncunun yeniden formasına kavuşup sahalara dönmesidir.