Bugüne kadar sürekli spor ile ilgili yazılar yazıyordum. Kovit-19 hastalığı denilen illet eninde sonunda beni de buldu. Eşimden temaslıydım karantinadaydım. Sonrasında baş ağrısı nedeniyle gittim Uludağ Üniversitesi'ne. Test yapıldı ve pozitif çıktı.
Şimdi bende 10 günlük karantinaya alındım.
Güzel. Sağlığımız için bunlar elbette çok önemli. Benim bir başka sorunum daha vardı. Çok ağır bir kalp krizi geçirmiştim. Kalbimdeki inmeler nedeniyle yüzde 50'lik bir kayıp olduğu söylendi. Ritim bozukluğu, kroner arter denilen damar bozukluğu, yüksek tansiyon, şeker denen illetler de yakama yapışmıştı.
Tam 23 yılı aşan bir süredir bu hastalıklarla boğuşuyorum. Verilen diyetleri uygulayıp hem kilo verdim, hem de yaşamımı sürdürdüm. Ancak şekerle gelen sıkıntılar zaman içerisinde ölçüler kaçınca ortaya çıkıyor.
Dün Uludağ Üniversitesi'ndeki test sonrası beni saat 17.38 gibi Nilüfer Sağlık Müdürlüğü'nden aradılar. Testimin pozitif çıktığı belirtildi. Sonrasında görevli doktor aradı.
Ona yaşadığım hastalıkları ve sıkıntılarımı tek tek anlattım.
Bana doktoruma danışmamı ve kan sulandırıcı iğne yapmam önerildi.
Saatin geçtiğini ve Aile Hekimliği'nin kapandığını ve kan sulandırıcı iğneyi alamayacağımı, yasaklı olmam nedeniyle hastaneye giderek o ilacı yazdıramayacağımı söyledim.
Bu sabah yeniden Sağlık Bakanlığı'nın kovit danışma hattını aradım. Kullandığım ilaçları tek tek anlattım. Yetkiliye sordular ve kan sulandırıcı kullanmam gerektiğinin şart olduğu söylendi.
Getirilmesi istedim.
Kimse getirmedi.
Sen gidip yazdır denildi. Sonuçta ben kovitli olarak Uludağ Üniversitesi Hastanesi Acil Pandemi Kliniğine gittim. Orada kan sulandırıcı yazdırıp geri geldim.
Sağlıkta gerçekten çağ atladığımızı söyleyip duruyor politikacılarımız. Ama biz bir arpa boyu yol alamamışız. Şu iki günde yaşadıklarımı görünce.
Allah'tan arabam var. Arabamla gittim. İlacı alıp geldim. Kan sulandırıcı iğnemi kendim yaptım.
Ya olmayanlar. Onlar Allah'a emanet. İki gün bekleyecek. Kovit damarlarını bozarsa ölüme doğru gidecek.
GELELİM BURSASPOR'A
Konu Bursaspor olunca insanlar bir bardak suda fırtına yaratmayı çok iyi biliyor.
Buna birde menajerlerle iş yapan Bursalı gazeteciler ve spor yazarları da eklenince atılan bir tweet, İstanbul'da gazetelerin manşetlerini süslüyor. Bursaspor maalesef ortada bir şey yokken idam sehpasına oturtuyor.
En kötü yanı ise sahada verdiği mücadele ile Türkiye'nin en sevdiği takımı olan, reyting rekorları kıran Bursaspor'u karalamak, gözden düşürmek için adeta düğmeye basılıyor. Bu benim içimi acıtıyor. Sizlerin acıtmıyor mu sevgili Bursalılar ve Bursasporlular.
Sosyal medyada da Transfer Tahtası için sürekli paylaşımlar yapılıyor. Ancak şu bir gerçek, geçtiğimiz sezon Mesut Mestan'a tahtayı açtırmak için verilen desteğin onda biri Erkan Kamat ve yönetimine verilmedi ve verilmiyor.
Sözüm ona iktidar partisinin kalesi Bursa.
Ama tahtası açılmayan tek takım ise o kale denilen şehrin en büyük markası olan Bursaspor.
Ben oy verdiğim için utanıyorum. Bursaspor'u sevenler utanıyor mu merak ediyorum doğrusu.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cemal Ekentok
Kronik hastalıklar ve Covid
Bugüne kadar sürekli spor ile ilgili yazılar yazıyordum.
Kovit-19 hastalığı denilen illet eninde sonunda beni de buldu. Eşimden temaslıydım karantinadaydım. Sonrasında baş ağrısı nedeniyle gittim Uludağ Üniversitesi'ne. Test yapıldı ve pozitif çıktı.
Şimdi bende 10 günlük karantinaya alındım.
Güzel. Sağlığımız için bunlar elbette çok önemli.
Benim bir başka sorunum daha vardı. Çok ağır bir kalp krizi geçirmiştim. Kalbimdeki inmeler nedeniyle yüzde 50'lik bir kayıp olduğu söylendi. Ritim bozukluğu, kroner arter denilen damar bozukluğu, yüksek tansiyon, şeker denen illetler de yakama yapışmıştı.
Tam 23 yılı aşan bir süredir bu hastalıklarla boğuşuyorum. Verilen diyetleri uygulayıp hem kilo verdim, hem de yaşamımı sürdürdüm. Ancak şekerle gelen sıkıntılar zaman içerisinde ölçüler kaçınca ortaya çıkıyor.
Dün Uludağ Üniversitesi'ndeki test sonrası beni saat 17.38 gibi Nilüfer Sağlık Müdürlüğü'nden aradılar. Testimin pozitif çıktığı belirtildi. Sonrasında görevli doktor aradı.
Ona yaşadığım hastalıkları ve sıkıntılarımı tek tek anlattım.
Bana doktoruma danışmamı ve kan sulandırıcı iğne yapmam önerildi.
Saatin geçtiğini ve Aile Hekimliği'nin kapandığını ve kan sulandırıcı iğneyi alamayacağımı, yasaklı olmam nedeniyle hastaneye giderek o ilacı yazdıramayacağımı söyledim.
Bu sabah yeniden Sağlık Bakanlığı'nın kovit danışma hattını aradım. Kullandığım ilaçları tek tek anlattım. Yetkiliye sordular ve kan sulandırıcı kullanmam gerektiğinin şart olduğu söylendi.
Getirilmesi istedim.
Kimse getirmedi.
Sen gidip yazdır denildi.
Sonuçta ben kovitli olarak Uludağ Üniversitesi Hastanesi Acil Pandemi Kliniğine gittim. Orada kan sulandırıcı yazdırıp geri geldim.
Sağlıkta gerçekten çağ atladığımızı söyleyip duruyor politikacılarımız. Ama biz bir arpa boyu yol alamamışız. Şu iki günde yaşadıklarımı görünce.
Allah'tan arabam var. Arabamla gittim. İlacı alıp geldim. Kan sulandırıcı iğnemi kendim yaptım.
Ya olmayanlar. Onlar Allah'a emanet. İki gün bekleyecek. Kovit damarlarını bozarsa ölüme doğru gidecek.
GELELİM BURSASPOR'A
Konu Bursaspor olunca insanlar bir bardak suda fırtına yaratmayı çok iyi biliyor.
Buna birde menajerlerle iş yapan Bursalı gazeteciler ve spor yazarları da eklenince atılan bir tweet, İstanbul'da gazetelerin manşetlerini süslüyor. Bursaspor maalesef ortada bir şey yokken idam sehpasına oturtuyor.
En kötü yanı ise sahada verdiği mücadele ile Türkiye'nin en sevdiği takımı olan, reyting rekorları kıran Bursaspor'u karalamak, gözden düşürmek için adeta düğmeye basılıyor. Bu benim içimi acıtıyor. Sizlerin acıtmıyor mu sevgili Bursalılar ve Bursasporlular.
Sosyal medyada da Transfer Tahtası için sürekli paylaşımlar yapılıyor. Ancak şu bir gerçek, geçtiğimiz sezon Mesut Mestan'a tahtayı açtırmak için verilen desteğin onda biri Erkan Kamat ve yönetimine verilmedi ve verilmiyor.
Sözüm ona iktidar partisinin kalesi Bursa.
Ama tahtası açılmayan tek takım ise o kale denilen şehrin en büyük markası olan Bursaspor.
Ben oy verdiğim için utanıyorum.
Bursaspor'u sevenler utanıyor mu merak ediyorum doğrusu.