Milli Takım ve Bursaspor

A Milli takımımız deplasmanda Ermenistan’ı 2-1 yendi.

İşin ilginç yanı ise üç golü bizim atmamızdı.

Bursa kökenli futbolculardan Enes Ünal 85 dakika sahada kalırken, İsmail Yüksek ise son 20 dakikalık bölümde oynama şansı buldu. Zeki Çelik ise üçlü savunma sistemi olunca yedek kulübesinde kaldı.

Beni üzen en büyük olayların başında aynı Diyarbakır’da tribünleri dolduran Amed Sportifli taraftarlar olduğu gibi Ermenilerin de Milli Marşımızı ıslıklarıyla protesto etmeleri, tribünlerde Yunan bayrağı açmaları da tuz birer ekti diyebilirim.

Her neyse her şeyin ilki zorduk.

Kolay görünen ve favori olduğun bir rakip karşısında, özellikle inanılmaz sert oynayıp tekmeler atan İspanyol hakemin de buna göz yumduğu mücadelede Ermenistan’ı yenerek UEFA 2024 Avrupa Şampiyonası D Grubu’na üç puanla başlayabilmek önemliydi.

A Milli takımımız da bunu başardı.

Oynanan futbolu eleştirmek bana göre haksızlık olur.

Böyle ortamlarda kazanmak önemliydi. Türkiye olarak bunu başardık.

Şimdi Salı günü Bursa’da grubun favori takımları arasında yer alan Hırvatistan’ı 21.45’te Büyükşehir Belediye Stadı’nda konuk edeceğiz.

Bana göre önemli olan bu maç.

Ancak Türkiye Futbol Federasyonu ve kurullarının Bursaspor’u hedef alarak verdiği kararlara Bursalıların tepkisi büyük oldu.

Stefan Kuntz’un dediği gibi ‘Bursalılar futbolcu tutkuyla seviyor. Desteklerine ihtiyacımız var’ demesi çok güzel de kağıt bilet yerine sadece Bursa’da pretoste korkusu ile passolig kartında direten mensubu olduğu federasyonu eleştirmiş olsa bana göre daha güzel ve şık olurdu.

Bursasporlular özellikle destek istediği Teksaslılar tribünde olur mu? bilemem.  Onlar tepkilerini dile getirip, TFF’nin davetini geri çevirmişti. Ancak maça gelecek sponsorların tiyatro, sinema izler gibi maçı takip edeceklerinden hiç şüphem yok.

Bu ayıp Bursasporluların değil, her şeyin en iyisini ben yaparım diyen Türkiye Futbol Federasyonu’na aittir.

Bir küçük not daha;

Bursaspor’un Özlüce İbrahim Yazıcı Tesisleri’nde Ersel Altıparmak sahası sıfırdan yapılmıştı. Halı gibi görünen bir zemine sahip. Burası TFF’ye A Milli Takımın yapacağı antrenmanlar için önerilmiş, onlar da kabul etmemiş. Onlar ise tercihlerini sezon sonunda değişecek olan Mesut Şen sahasını istemişler.

Oranın da baştan sona yenilendiğini iyi bir bakım yapıldığını da belirtmekte fayda var.

Ne diyeyim karar futbolu bilmeyen futbolu Ankara’dan gelen talimatlarla yürüten federasyonundur.

Hatta her kurumdan bir kişiyi basın tribüne alınacağının söylenmesi üzerine bende aynı gün saat 20.00’de Frutti Extra Bursaspor’un karşılaşmasını izlemek için Nilüfer’deki Tofaş Salonu’nda olacağım.

Tüm Bursasporluları da oraya bekliyorum.

BURSASPOR’A GELİNCE

Bu sezon ilk kez Bursaspor’un bir karşılaşmasını, takip ettiğim lig maçlarına denk gelmesi nedeniyle izleyemedim.

Bu sabah maçın özetini izledim.

İzledikçe kahroldum.

Bir takımın golcüsünün ne denli önemli olduğunu o kısacık 7-8 dakikalık bölümde gördüm.

Hasan Sabri Karaca’nın golün asistini yaparak sakatlanması, 7. dakikada sahadan çıkması Bursaspor’un gol yollarındaki en büyük kaybı olmuş.

Üç şutta top kale direklerinden geri dönmüş.

Kaçırılan net gol sayısını sayarken unuttum.

Golcün olmayınca maalesef sonuç ta bu oluyor.

Maalesef kalecilerimiz bu sezon formda değil.

Gerçekten, Bursaspor’un bana göre en önemli iki ismi Özer Hurmacı ile Enver Cenk Şahin bu maçta olsaydı, son çok daha farklı olurdu.

Bir de aklıma takılan filiz lisans ile oynadığı belirtilen ve savunmamızı hallaç pamuğu gibi atan Suriyeli bir isim Mohammed Lith Alzın var. Kısa bir araştırma yapınca TC vatandaşı olduğu gördüm.

Alt liglerde yabancı uyruklu oynaması yasak değil mi?

BURSASPOR U 19 ÜZDÜ

Maalesef son yıllarda alt yapıya oyuncu alabilmek için filiz lisans için yasak var. Böyle olunca, alt yapı takımlarına takviye yapılamadı. Hatta Ömer Furkan yönetimi bir amatör kulübü alarak, oradan alt yapıya alınacak isimler için hazırlık yapmaya başladı.

U 19 takımında yer alması gereken oyuncuların büyük bölümü Bursaspor A Takımı ile birlikte 2. Lig’de oynayınca, maalesef ortaya böyle kabullenmesi zor bir sonuç ortaya çıktı.

Çok üzüldüm.

Ancak bu işin baş sorumlusu, alt yapılarda görev yapan Gençlik ve Geliştirme Programı Sorumluları ne Hakan Cenkçiler, ne de Faruk Korkmaz. Sorumsuz harcamalar yaparak kulübü borç batağına saplayan, borçlarını ödemeyip, kulübe transfer yasağı getiren Bursaspor’da görev yapan başkan ve sorumlu yöneticilerdir.

Aslında en büyük eleştirileri bu yönde yapmamız gerekir diye düşünüyorum.