Bundan sonra her hafta sizler ile ekonomiyi biraz deşelemek için buradayım.
Söz veriyorum sade ve anlaşılır bir üslup ile satırları yazacağım.
Şikayetçi misiniz?
Elektronik posta adresim köşede. Beklerim...
Para - çokomel eğrisini Cem Yılmaz'dan duymayan kalmamıştır. Kesinlikle bir yerlere gönderme yapmadan yazıyorum.
Temeli basit; parayı ver çokomeli al. Paranın olması ana unsur.
Peki, parayı para yapan ana unsur ya da paranın piyasaya gelmesini sağlayan ana unsur ne sizce?
Güven!
Piyasaya, siyasete, ülkeye, vaatlere...
Makrodan mikroya indirelim.
Hayatımıza!
Ekonomik durumunun iyiye gitmediğini bildiğimiz, sürekli bir borç sarmalı içinde yaşadığını gözlemlediğimiz hatta iş hayatında sıkıntı yaşadığını görebildiğimiz biri sizden borç istediğinde ne kadar cesaret
gösterebilirsiniz borç vermeye ya da verdiğiniz paranın dönmeyeceğini bilerek verebilir misiniz?
Bunu biraz daha geliştirelim. Bu kişinin size gelip artık değiştiğini, çok düzgün bir insan olduğunu, bir işe yatırım yaptığını ve o yatırım sonunda büyük para kazanacağını ama öz sermayede biraz sıkıştığını ve sizden bir miktar borç istediğini düşünün ve desin ki tekrar;
"Bu iş kesin tutacak eski borçlarımı da bir anda kapatacağım." Şimdi gözünüz kapalı verir misiniz?
Bu borç isteme işi sert oldu biraz belki. Örneği biraz değiştirelim. Kredi notu iyi de olmayan hatta ortaklarının da çok da iyi kredi notuna sahip olmadığı bir şirket sahibisiniz. Bankalar size kredi vermekte ne kadar bonkör olur?
Yahu artık taksitle ev eşyası alırken bile şeceresine göre değer gösterilen bir sisteme sahibiz. Güvenip de eşya bile vermiyoruz. Kısaca ekonomiye para akışının en önemli unsuru güven.
Şimdi filmi çok değil 2 hafta önceye saralım.
Merkez Bankası Başkanı'nız bir gece yarısı görevden alınıyor. Akabinde, Hazine ve Maliye Bakanı'nız sosyal medya üzerinden garip bir şekilde istifa ediyor. Eski Kalkınma Bakanı bir anda Hazine ve Maliye Bakanı olmuş. Merkez Bankası içinde hiç görev almamış eski Maliye Bakanı da bir anda Merkez Bankası Başkanı olmuş.
Merkez Bankası'nın aslında bağımsız olduğunu, yönümüzün AB yönü olduğunu, Eyyy Fransa'nın aslında müttefikimiz, dünya ile bütünleşmiş bir Türkiye'nin gerek ekonomik gerek hukuk alanında reformlara hazırlandığını da duydunuz.
Yok, yoook... Rüya değil. Gerçekten son 2 haftada bunlar oldu.
Tutarlı ekonomik koşulları sağlayamamış olduğumuzu düşünürsek, gelecek yabancı yatırımcı beklentimiz bize en çok zarar veren sıcak paradan öteye gitmeyecektir. Hele pandemi süreci içinde Çin'den sekmesini beklediğimiz yatırımcı, reform konusunda sadece vaatlerde bulunan ve aynı kısır döngü içinde zaman kaybeden bir ülkeyi kazanç olarak görmeyecektir. Kazanç sadece faiz, döviz arbitrajından kazananlarda toplanacaktır. Bu da bizim hayalini kurduğumuz büyümenin yanına sadece rakam olarak yaklaştıracak, reel ekonomiye yansımayacaktır.
Güven mi?
Bu durumda hala daha güven duymuyorsanız sizde problem var.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Emre Balıca
Güvenimsel problemler
Merhaba değerli Life Bursa okurları,
Bundan sonra her hafta sizler ile ekonomiyi biraz deşelemek için buradayım.
Söz veriyorum sade ve anlaşılır bir üslup ile satırları yazacağım.
Şikayetçi misiniz?
Elektronik posta adresim köşede. Beklerim...
Para - çokomel eğrisini Cem Yılmaz'dan duymayan kalmamıştır. Kesinlikle bir yerlere gönderme yapmadan yazıyorum.
Temeli basit; parayı ver çokomeli al. Paranın olması ana unsur.
Peki, parayı para yapan ana unsur ya da paranın piyasaya gelmesini sağlayan ana unsur ne sizce?
Güven!
Piyasaya, siyasete, ülkeye, vaatlere...
Makrodan mikroya indirelim.
Hayatımıza!
Ekonomik durumunun iyiye gitmediğini bildiğimiz, sürekli bir borç sarmalı içinde yaşadığını gözlemlediğimiz hatta iş hayatında sıkıntı yaşadığını görebildiğimiz biri sizden borç istediğinde ne kadar cesaret
gösterebilirsiniz borç vermeye ya da verdiğiniz paranın dönmeyeceğini bilerek verebilir misiniz?
Bunu biraz daha geliştirelim. Bu kişinin size gelip artık değiştiğini, çok düzgün bir insan olduğunu, bir işe yatırım yaptığını ve o yatırım sonunda büyük para kazanacağını ama öz sermayede biraz sıkıştığını ve sizden bir miktar borç istediğini düşünün ve desin ki tekrar;
"Bu iş kesin tutacak eski borçlarımı da bir anda kapatacağım." Şimdi gözünüz kapalı verir misiniz?
Bu borç isteme işi sert oldu biraz belki. Örneği biraz değiştirelim. Kredi notu iyi de olmayan hatta ortaklarının da çok da iyi kredi notuna sahip olmadığı bir şirket sahibisiniz. Bankalar size kredi vermekte ne kadar bonkör olur?
Yahu artık taksitle ev eşyası alırken bile şeceresine göre değer gösterilen bir sisteme sahibiz. Güvenip de eşya bile vermiyoruz.
Kısaca ekonomiye para akışının en önemli unsuru güven.
Şimdi filmi çok değil 2 hafta önceye saralım.
Merkez Bankası Başkanı'nız bir gece yarısı görevden alınıyor. Akabinde, Hazine ve Maliye Bakanı'nız sosyal medya üzerinden garip bir şekilde istifa ediyor. Eski Kalkınma Bakanı bir anda Hazine ve Maliye Bakanı olmuş. Merkez Bankası içinde hiç görev almamış eski Maliye Bakanı da bir anda Merkez Bankası Başkanı olmuş.
Merkez Bankası'nın aslında bağımsız olduğunu, yönümüzün AB yönü olduğunu, Eyyy Fransa'nın aslında müttefikimiz, dünya ile bütünleşmiş bir Türkiye'nin gerek ekonomik gerek hukuk alanında reformlara hazırlandığını da duydunuz.
Yok, yoook... Rüya değil. Gerçekten son 2 haftada bunlar oldu.
Tutarlı ekonomik koşulları sağlayamamış olduğumuzu düşünürsek, gelecek yabancı yatırımcı beklentimiz bize en çok zarar veren sıcak paradan öteye gitmeyecektir. Hele pandemi süreci içinde Çin'den sekmesini beklediğimiz yatırımcı, reform konusunda sadece vaatlerde bulunan ve aynı kısır döngü içinde zaman kaybeden bir ülkeyi kazanç olarak görmeyecektir. Kazanç sadece faiz, döviz arbitrajından kazananlarda toplanacaktır. Bu da bizim hayalini kurduğumuz büyümenin yanına sadece rakam olarak yaklaştıracak, reel ekonomiye yansımayacaktır.
Güven mi?
Bu durumda hala daha güven duymuyorsanız sizde problem var.