Korona'nın dijital devrimi

Covit'i başımıza musallat eden o mendebur Çinli, yarasayı mideye indirirken hiç aklına gelmiş midir
acaba dünyada dijital devrimde benim de payım olacak diye?
Kabul ediyorum. Daha önce de internetten ticaret ülkemizde tercihler arasındaydı. Ama yine de evde karantina günlerini doldurmayı beklerken, elde telefon alışveriş sitelerinde gezmek hepimizi cezbetmedi mi?
Kaldı ki pazarlama dehaları bu çaresizliğimizden faydalanıp muhteşem haftalar, kutsal günler, kaçırılmayacak saatler diyerek fırsat üstüne fırsat ile karşımıza çıktılar.

Türkiye'de 2019 yılının ilk altı ayına kıyasla 2020 yılının ilk altı ayında e-ticaret hacminde %64'lük bir artış yaşanmış. 2020 yılının ilk altı ayında 91,7 milyar TL ticaret gerçekleşmiş. Genel ticaret hacmi içerisinde bu oran 2019 yılının ilk altı ayında ortalama % 8,4 iken, 2020 yılının aynı dönemi içerisinde % 14,6'ya çıkmış. Tahmin edebileceğiniz gibi bu artış içindeki en büyük pay, süpermarket gıda alışverişinde. Onu yazılım ve ev dekorasyon alışverişi izliyor. Düşünün ki, beyaz eşya alışverişinde yaptığımız harcamalar, giyime verdiğimiz paranın önüne geçmiş.
Her şey artmıyor tabi ki, azalan harcamalar tahmin edeceğiniz üzere; tatil, ulaşım, eğlence ve araç kiralamalar.
Haliyle iş yapış şekillerimize de yansıdı bu garip düzen. Evde 1 saat daha fazla uyku için çalar saati tekmeleyen bizler, şimdi ofise gidemeden evde oturmanın sıkıntısını çekiyoruz.
Evde iş mi olur yahu...
Salın bizi ofislere.

Dijital devrim ağır ağır geliyordu zaten. Yerlerimizi robotlar, yazılımlar alıyordu. Böyle ani bir şoklama hiçbirimize yaramadı. İnsan faktörü giderek önemini yitirip, robotlar ile ölümüne savaşa girmeden bir yüzyıl daha devirseydik keşke.
Kendi mesleğimi düşünüyorum. Sigortacılık alanında yaklaşık 20 seneyi geride bırakacağım. Bu 20 sene içerisinde müşterilere giderken, rakiplerimiz hep bizim gibiydiler. En azından insan faktörü üzerine güzellemeler yaparak satış kavgası yapardık.

Şimdi rakip dediğimiz müşterinin parmaklarının ucunda ve biz daha sahaya çıkmadan kararlar verilmiş oluyor. Kabul edelim halen hasar sürecini yönetebilecek robotları yapamadıkları için 1-0 önde gözüküyoruz ama, ATM'lerden ilk kez fatura yatırılmaya başlandığında, telefonlardan ilk defa kredi başvuruları yapıldığında, bankacılarda aynı şeyi düşünüyordu. "1-0 öndeyiz."
Neyse mesleki bunalımlarımı sizlerin bunalımlarına harmanladıktan sonra aklımda tek soru;
İnsan faktörü dijital ekonomik yapıda sadece tüketen olarak mı kalacak?
Bir yazılım. Bir tuş. Ve alışveriş.
Son zamanların aşı komplosu da aslında bu soruyu peşinden getirmiyor mu?

Bill Gates'in hepimize yerleştireceği şu meşhur çip.

Bizi izleyecek.

Bizi yönlendirecek.

Bizi yönetecek.
Aslında iyi tarafından bakmak lazım. Belki aptalca hatalar yapmadan, birileri tarafından uzaktan yönetilerek yaşarız. Kimseyi yaptığımız hatalar yüzünden suçlamamıza da gerek kalmaz.

Çip öyle yaptırıyor der, Gates'e atarız suçu.
Ya hiç olmadı "Güncellemeyi daha yüklemedim" der yırtarız.

Versiyon eski deriz.
O değil de format atabilecek miyiz bakalım?
Lan !!! Reset tuşu diye yoksa...

Yine de şuna eminim. Karantina günlerini geride bıraktığımızda, evden çıkamadan dışarıyı seyrettiğimiz saatleri tükettikten sonra; özgürlüğe arenaya salınmış boğa misali çıkacağız.

O zaman çarşılar, pazarlar bizi beklesin işte.