Çeyrek asra yaklaşan AK Parti iktidarına ilk günden bu yana en büyük desteği veren şehirdir Bursa...
Ak Parti, cumhurbaşkanı hükümet sistemi dahil girdiği ilk seçimden bugüne kadar Bursa'da hiçbir seçimi kaybetmemiştir.
Bu aşırı öz güvenin Bursa'ya dönüşü ise kapasitesi ve kişilikleri tartışmalı olan birçok ismin milletvekili veya belediye başkanı olarak halkın önüne dayatılması şeklinde olmuştur.
Bursa, yıllardır tercih edilen ve bize dayatılan siyasi figürlerin çoğunun kentin problemlerine çözüm bulmaktan çok uzak kişilerden olmasının sancıları ile kıvranmaktadır.
Bunun sonucunda Bursa "yağma Hasan böreğine" döndürülmüştür.
Yıllarca bu şehir için en üst siyasi figür olarak gösterilen siyaset eskisinin dahi hatırlanan en büyük icraatı aile şirketi tarafından Bursa'nın muhtelif yerlerinde yaptıkları inşaatlardan haksız imar rantı devşirmesi ve zenginleşmek olmuştur.
Bu siyaset eskisi Bursa'nın sorunlarına odaklanmaktan ziyade mesaisi ve aklını yıllarca Bursa'da ki kupon arazilerden başka hiç bir şeye de ne yazık ki yormamıştır.
Uludağ'ın eteklerinde, ormanlık alan içerisine kaçak villa yapacak kadar da çevre dostu(!) bir kişiliktir.
Diğer bakan eskilerini saymaya ise gerek bile yoktur.
Hepsi Bursa listesinden devşirme bir şekilde milletvekili ve bakan yapılmışlar; bakanlık ve milletvekillikleri bitince ise Bursa'nın yolundan dahi geçmemişlerdir.
Eski ve mevcut belediye başkanların seçimi ise ne yazık ki çok daha garabettir.
Atanan veya halkın önüne dayatılan belediye başkanlarının ortak özellikleri; vasıfsız, silik kişilikli, Bursa için doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilecek cesaretten yoksun ve ne yazık ki kendi mevki ve makamlarından başka hiç bir şey düşünmeyen insanlar olmuştur.
Bursa için yerel yönetim organizasyonları ve kentsel dönüşüm kararları yıllardır Ankara'dan alınır olmuştur.
-Doğanbey TOKİ, dünyanın her yerinde bir şehre yapılabilecek en büyük ihanet olarak tarihe geçer.
- Bursa'nın yeşil silüeti son çeyrek asırlık dönemde yerini gri betona bırakmıştır.
-Bursa ovası ve tarım arazileri korunamamıştır.
-Ovadaki ruhsatsız fabrikalara gerekli yaptırım ve denetim yapılmadığı için Bursa'nın tüm yer altı ve yer üstü suyu arıtılmayan sanayi atıkları ile zehirlenmiştir.
- Uludağ eteklerinden çıkan kaynak suları 3-4 tane firmaya belediyelerce peşkeş çekilmiş, Bursa Türkiye'nin şişe suyu ihtiyacının büyük kısmını karşılarken Bursa halkı çeşmesinden akan temiz içme suyuna ve köylüsü tarlasını sulayacak suya muhtaç hale getirilmiştir.
-Kentsel dönüşüm kandırmacası ile Bursa'nın batı bölgesinde müteahhitler belediye eli ile servetlerine servet katmışlar ve süreci rantsal dönüşüme çevirmişlerdir.
-Plansız şehirleşme ve plansız büyüme nedeni ile Bursa artık sosyal ve yaşanabilir bir şehir olmaktan uzun zaman önce çıkmıştır.
-Yıllardır tramvay hattı projesi tamamlanmamıştır.
- Bursa ovasını köstebek yuvasına çeviren ve ovanın ortasını beton yığınları ile dolduran VE 2016 yılında bitecek denilen Yüksek Hızlı Tren "YHT" projesi hayalet proje haline gelirken, proje Hızlı Tren' e "HT" dönüştürülerek maksattan uzaklaşmıştır.
-Bursaspor'un stadyumu yıllardır bitirilmemiştir. Bitecek gibi de görünmemektedir.
-Havaalanının yer seçimi hatalı yapıldığı için atıl kalmıştır. Bursa halkı Sabiha Gökçen havaalanına Yenişehir Havaalanına göre daha çabuk ve daha kolay ulaşabilmektedir.
-Trafik sorunu ise artık içinden çıkılmaz ve Bursa halkının ruh sağlığını bozacak boyutlara gelmiştir.
Bursa için problemler saymak ile bitecek gibi değildir.
Burada üzerinde durulması gereken ise bu problemlerin çözümü için Bursalı siyasetçilerin duruşu ve ne yap'a'madıklarıdır?
Hangisi! Kendilerine emanet edilen temsil yetkisinin bilincinde hareket ederek bu şehir ve şehrin problemleri için gereken kavgayı vermektedir?
Bursa'mız üretim, istihdam ve ihracat açısından Gayri Safi Milli Hasılaya ülke genelinde en büyük katkıyı koyan 2.nci şehirdir.
Koyduğu bu katkıya rağmen ise hizmetlerden faydalanma sıralamasında 20. sıradaki şehirdir.
Ve ne acıdır ki; aynı Bursa'nın Türkiye haritasında yeri, varlığı ve gücü Ankara tarafından çoktandır unutulmuş ve hatta terk edilmiştir.
2017 referandumuna "evet" oyu kullanan bu şehir Osmanlı' nın kurulduğu yıl olan 1299 tarihinden günümüze; kendisini hiç bu kadar yalnız ve bu kadar zavallı hissetmemiştir
Cumhuriyet tarihinde ilk defa Bursa'nın bu hükümet içerisinde bir bakanı yoktur.
Halkın derdini anlatabileceği güçte kudrette tek bir siyasi figürü de ne yazık ki bulunmamaktadır.
Ülke, şu an Trabzon ve Rize menşeli Bakan, Bakan Yardımcıları ve bürokratlar tarafından yönetilmektedir. Ülkenin üst aklı, tüm devlet kadrolarında Karadenizlilere emanet edilmiştir.
Türkiye, "Hemşericilik Cumhuriyetine" dönmüş vaziyetteyken, Bursa iş dünyası, derdini anlatmak sorunlarını çözmek için, Ankara'da devletin bir memurundan bile randevu alamama noktasına gelmiştir.
Bu süreçte Bursa'nın payına düşen ise, hizmetsizlik, yalnızlık, bizim vergilerimiz ile maaş alan bankamatik belediye başkanları ve milletvekilleri olmuştur.
Bursa, bu iktidara karşı şimdiye kadar hep hayırlı bir evlat olmuştur.
Ancak yıllardır üvey baba ilgisizliğini ve zulmünü yaşamaktadır.
1999 depreminde hepimizin içine dokunan ve simgesel hale gelen bir cümle vardı. "Sesimi duyan var mı?"
Bursa, yıllardır hizmet alamamaktan dolayı büyük bir deprem yaşıyor.
Türkiye'nin en büyük 4.ncü, reel üretim, katma değer ve ihracat rakamlarına göre 2.nci şehrinden sizlere sesleniyoruz!"
Eyy Ankara! Bizim burada nefesimiz kesildi!
Işığımız, umudumuz kalmadı!
Oradan bizim sesimizi duyan var mı!?
Saygılarımla..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hakan Dinçtürk
Üvey evlat; Bursa
Çeyrek asra yaklaşan AK Parti iktidarına ilk günden bu yana en büyük desteği veren şehirdir Bursa...
Ak Parti, cumhurbaşkanı hükümet sistemi dahil girdiği ilk seçimden bugüne kadar Bursa'da hiçbir seçimi kaybetmemiştir.
Bu aşırı öz güvenin Bursa'ya dönüşü ise kapasitesi ve kişilikleri tartışmalı olan birçok ismin milletvekili veya belediye başkanı olarak halkın önüne dayatılması şeklinde olmuştur.
Bursa, yıllardır tercih edilen ve bize dayatılan siyasi figürlerin çoğunun kentin problemlerine çözüm bulmaktan çok uzak kişilerden olmasının sancıları ile kıvranmaktadır.
Bunun sonucunda Bursa "yağma Hasan böreğine" döndürülmüştür.
Yıllarca bu şehir için en üst siyasi figür olarak gösterilen siyaset eskisinin dahi hatırlanan en büyük icraatı aile şirketi tarafından Bursa'nın muhtelif yerlerinde yaptıkları inşaatlardan haksız imar rantı devşirmesi ve zenginleşmek olmuştur.
Bu siyaset eskisi Bursa'nın sorunlarına odaklanmaktan ziyade mesaisi ve aklını yıllarca Bursa'da ki kupon arazilerden başka hiç bir şeye de ne yazık ki yormamıştır.
Uludağ'ın eteklerinde, ormanlık alan içerisine kaçak villa yapacak kadar da çevre dostu(!) bir kişiliktir.
Diğer bakan eskilerini saymaya ise gerek bile yoktur.
Hepsi Bursa listesinden devşirme bir şekilde milletvekili ve bakan yapılmışlar; bakanlık ve milletvekillikleri bitince ise Bursa'nın yolundan dahi geçmemişlerdir.
Eski ve mevcut belediye başkanların seçimi ise ne yazık ki çok daha garabettir.
Atanan veya halkın önüne dayatılan belediye başkanlarının ortak özellikleri; vasıfsız, silik kişilikli, Bursa için doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilecek cesaretten yoksun ve ne yazık ki kendi mevki ve makamlarından başka hiç bir şey düşünmeyen insanlar olmuştur.
Bursa için yerel yönetim organizasyonları ve kentsel dönüşüm kararları yıllardır Ankara'dan alınır olmuştur.
-Doğanbey TOKİ, dünyanın her yerinde bir şehre yapılabilecek en büyük ihanet olarak tarihe geçer.
- Bursa'nın yeşil silüeti son çeyrek asırlık dönemde yerini gri betona bırakmıştır.
-Bursa ovası ve tarım arazileri korunamamıştır.
-Ovadaki ruhsatsız fabrikalara gerekli yaptırım ve denetim yapılmadığı için Bursa'nın tüm yer altı ve yer üstü suyu arıtılmayan sanayi atıkları ile zehirlenmiştir.
- Uludağ eteklerinden çıkan kaynak suları 3-4 tane firmaya belediyelerce peşkeş çekilmiş, Bursa Türkiye'nin şişe suyu ihtiyacının büyük kısmını karşılarken Bursa halkı çeşmesinden akan temiz içme suyuna ve köylüsü tarlasını sulayacak suya muhtaç hale getirilmiştir.
-Kentsel dönüşüm kandırmacası ile Bursa'nın batı bölgesinde müteahhitler belediye eli ile servetlerine servet katmışlar ve süreci rantsal dönüşüme çevirmişlerdir.
-Plansız şehirleşme ve plansız büyüme nedeni ile Bursa artık sosyal ve yaşanabilir bir şehir olmaktan uzun zaman önce çıkmıştır.
-Yıllardır tramvay hattı projesi tamamlanmamıştır.
- Bursa ovasını köstebek yuvasına çeviren ve ovanın ortasını beton yığınları ile dolduran VE 2016 yılında bitecek denilen Yüksek Hızlı Tren "YHT" projesi hayalet proje haline gelirken, proje Hızlı Tren' e "HT" dönüştürülerek maksattan uzaklaşmıştır.
-Bursaspor'un stadyumu yıllardır bitirilmemiştir. Bitecek gibi de görünmemektedir.
-Havaalanının yer seçimi hatalı yapıldığı için atıl kalmıştır. Bursa halkı Sabiha Gökçen havaalanına Yenişehir Havaalanına göre daha çabuk ve daha kolay ulaşabilmektedir.
-Trafik sorunu ise artık içinden çıkılmaz ve Bursa halkının ruh sağlığını bozacak boyutlara gelmiştir.
Bursa için problemler saymak ile bitecek gibi değildir.
Burada üzerinde durulması gereken ise bu problemlerin çözümü için Bursalı siyasetçilerin duruşu ve ne yap'a'madıklarıdır?
Hangisi! Kendilerine emanet edilen temsil yetkisinin bilincinde hareket ederek bu şehir ve şehrin problemleri için gereken kavgayı vermektedir?
Bursa'mız üretim, istihdam ve ihracat açısından Gayri Safi Milli Hasılaya ülke genelinde en büyük katkıyı koyan 2.nci şehirdir.
Koyduğu bu katkıya rağmen ise hizmetlerden faydalanma sıralamasında 20. sıradaki şehirdir.
Ve ne acıdır ki; aynı Bursa'nın Türkiye haritasında yeri, varlığı ve gücü Ankara tarafından çoktandır unutulmuş ve hatta terk edilmiştir.
2017 referandumuna "evet" oyu kullanan bu şehir Osmanlı' nın kurulduğu yıl olan 1299 tarihinden günümüze; kendisini hiç bu kadar yalnız ve bu kadar zavallı hissetmemiştir
Cumhuriyet tarihinde ilk defa Bursa'nın bu hükümet içerisinde bir bakanı yoktur.
Halkın derdini anlatabileceği güçte kudrette tek bir siyasi figürü de ne yazık ki bulunmamaktadır.
Ülke, şu an Trabzon ve Rize menşeli Bakan, Bakan Yardımcıları ve bürokratlar tarafından yönetilmektedir. Ülkenin üst aklı, tüm devlet kadrolarında Karadenizlilere emanet edilmiştir.
Türkiye, "Hemşericilik Cumhuriyetine" dönmüş vaziyetteyken, Bursa iş dünyası, derdini anlatmak sorunlarını çözmek için, Ankara'da devletin bir memurundan bile randevu alamama noktasına gelmiştir.
Bu süreçte Bursa'nın payına düşen ise, hizmetsizlik, yalnızlık, bizim vergilerimiz ile maaş alan bankamatik belediye başkanları ve milletvekilleri olmuştur.
Bursa, bu iktidara karşı şimdiye kadar hep hayırlı bir evlat olmuştur.
Ancak yıllardır üvey baba ilgisizliğini ve zulmünü yaşamaktadır.
1999 depreminde hepimizin içine dokunan ve simgesel hale gelen bir cümle vardı. "Sesimi duyan var mı?"
Bursa, yıllardır hizmet alamamaktan dolayı büyük bir deprem yaşıyor.
Türkiye'nin en büyük 4.ncü, reel üretim, katma değer ve ihracat rakamlarına göre 2.nci şehrinden sizlere sesleniyoruz!"
Eyy Ankara! Bizim burada nefesimiz kesildi!
Işığımız, umudumuz kalmadı!
Oradan bizim sesimizi duyan var mı!?
Saygılarımla..