1- Artık gülmeliyiz, gülebilmeliyiz... Gülümsemeliyiz!
Dünya çapında bir araştırma şirketi olan Gallup her yıl dünyanın duygu durumunu ölçüyor. 2022 yılı için 143 ülkede araştırmaya katılanlara “dün hiç güldünüz mü?” gibi basit bir soru soruyorlar.
143 ülkede “hayır dün hiç gülmedim” diyenlerde bir numara Afganistan, iki numara Türkiye ve üç numara Lübnan…
Ülkemiz Irak, Bangladeş, Nepal, Zambiya halkından da az gülüyor.
Aynı soru aynı şirket tarafından dört yıl önce sorulunca Türkiye dördüncü sırada yer almaktaydı.
Geçen dört yılla birlikte artan işsizlik, pahalılık, geçimsizlik, gelecek kaygısı ve moral bozan TV haberleri sonucu gülmelerimizin git gide azaldığı gerçeği var.
Ben artık eskisi kadar haber izleyemez oldum. Ve elimde TV kumandam daha çok müzik kanallarına, belgesellere kaymaya başlıyor.
Burası Türkiye, Hayatımız Hep Çalkantılı Geçti!
“78 kuşağı” olarak tanımlanan bizlerin, öğrencilik yılları oldukça çalkantılı geçti. Darbe öncesi darbe şartlarını oluşturmaya yönelik operasyonlar, “sağ-sol çatışmaları”, aşırı politize olan ve ruh sağlığını kaybetmekte olan bir toplum.
Ve günde ortalama 20 vatandaşın can verdiği yılları yaşadık.
Oldukça sıkıntılı geçen beş yılımız, gençliğimizin en verimli yıllarına denk geldi.
Ve bu ülkenin hiçbir zaman huzurlu bir uzun dönemi olmadı.
Cennet vatanımız ve güzel insanlarımız bu durumlara hiçbir zaman müstahak değildir.
Ve artık bu ölü toprağını üzerimizden atmalıyız
Bizi yönetenler bize rağmen, katılımımız olmadan, temsilde adalet sağlanmadan bizim adımıza politika üretememeli.
Hayatımızı ilgilendiren her konuda bizlerin de seçimden öte daha katılımcı bir yapı içinde sözlerimiz duyulmalı. Ve artık bu ülkede güzel şeyler olmalı. Çünkü gülmeyi gülümsemeyi çoktan hak ettik.
Hangi görüşten olursa olsun birileri tarafından provoke edilmediyse özünde ve kültüründe son derece hoş görülü, saygılı ve olgun insanlarımızın gülmeye çok ihtiyacı var.
143 Ülke arasında duygu durumu kötü ülkeler liginden artık çıkmalıyız.
2- Olgun kişilikli olmak ve dost görünmek
Sürekli övülmekten, alkışlanmak ve onaylanmaktan ve takdir edilmekten hoşlanıyorsun. Herkes seninle ilgili olsun, seni iyi hissettiren sözler söylesin istiyorsun.
Sen ise diğerleri için “harikasın” demeyi, takdir etmeyi ve teşekkür etmeyi pek sevmezsin.
“Ben ve diğerleri” diyen kendini üstün gören, narsistik yönün ve şişkin egoya sahipsin. Adın öne çıksın, sözlerin dinlensin en çok da senin esprilerine gülünsün istersin.
Sen yapıcı da olsa, nezaketle de ifade edilse, eleştiriye hiç açık değilsin, öz eleştiri yapamazsın.
Bu durumda senin olgunlaşmamış ve sorunlu bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz.
İnsanların en zor zamanlarında fedakarlık yapmaya hazır olanlar, değer veren, önemseyen, seven ve ilgi gösteren insanlara dikkat et ki, onlar aynı zamanda gerektiğinde eleştirebilir, sana karşı da çıkabilirler. O, acı söyleyen ve doğru davranan bir dosttur.
Çıkar amaçlı sürekli alkışlayan, öven ve takdir edenler senin hatalı yönlerini başkalarıyla paylaşarak dedikodu da yapabilirler.
Kitap önerim E. Fromm “Sevme Sanatı”
Alman Psikanalist Enrich Fromm'un 1956'da kaleme aldığı “Sevme Sanatı” kitabı Felsefi Psikoloji alanında yazılmış en önemli kitaplardan biri.
İnsanın aşka, sevgiye olan yaklaşımını inceleyen kitap aynı zamanda modern insanın neden yalnızlaştığını da açıklamaya çalışıyor.
Ona göre sevmek öğretilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir.
Sevmenin analiz edilemeyen, büyülü ve gizemli bir duygu olduğu iddiasını ret ederek sevme deneyiminin insanı çaresizliğe sürüklemesinin aksine kalıcı bir varoluş olarak göstermeye çalışıyor.
E. From’a göre gerçek sevgiye ulaşabilmenin ilk evresi kişinin kendisine saygı duyması, kendisini önemsemesi ve en önemlisi kendisini sevmesiyle mümkündür.
Kendisine karşı sorumluluk alabilen bir insanın güçlü ve zayıf yönlerini fark etmesi daha kolay olacaktır. Bu dürüstlük ilkesiyle mümkündür. Böylece kendisini kibirli ve narsist bir görüşün dışında sevebilen bir birey başkasını da gerçek manada sevebilecektir.
Sevme Sanatı, günümüz kişisel gelişim kitaplarıyla karşılaştırılamayacak kadar derin bir eserdir.
Sevmenin birçok farklı türünün incelendiği kitapta sevmenin aslında bir sanat olduğunu ve sevmenin bilgiyle ilişkili olduğunu görebiliyoruz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hakkı Güleç
Dün hiç güldünüz mü?
1- Artık gülmeliyiz, gülebilmeliyiz... Gülümsemeliyiz!
Dünya çapında bir araştırma şirketi olan Gallup her yıl dünyanın duygu durumunu ölçüyor. 2022 yılı için 143 ülkede araştırmaya katılanlara “dün hiç güldünüz mü?” gibi basit bir soru soruyorlar.
143 ülkede “hayır dün hiç gülmedim” diyenlerde bir numara Afganistan, iki numara Türkiye ve üç numara Lübnan…
Ülkemiz Irak, Bangladeş, Nepal, Zambiya halkından da az gülüyor.
Aynı soru aynı şirket tarafından dört yıl önce sorulunca Türkiye dördüncü sırada yer almaktaydı.
Geçen dört yılla birlikte artan işsizlik, pahalılık, geçimsizlik, gelecek kaygısı ve moral bozan TV haberleri sonucu gülmelerimizin git gide azaldığı gerçeği var.
Ben artık eskisi kadar haber izleyemez oldum. Ve elimde TV kumandam daha çok müzik kanallarına, belgesellere kaymaya başlıyor.
Burası Türkiye, Hayatımız Hep Çalkantılı Geçti!
“78 kuşağı” olarak tanımlanan bizlerin, öğrencilik yılları oldukça çalkantılı geçti. Darbe öncesi darbe şartlarını oluşturmaya yönelik operasyonlar, “sağ-sol çatışmaları”, aşırı politize olan ve ruh sağlığını kaybetmekte olan bir toplum.
Ve günde ortalama 20 vatandaşın can verdiği yılları yaşadık.
Oldukça sıkıntılı geçen beş yılımız, gençliğimizin en verimli yıllarına denk geldi.
Ve bu ülkenin hiçbir zaman huzurlu bir uzun dönemi olmadı.
Cennet vatanımız ve güzel insanlarımız bu durumlara hiçbir zaman müstahak değildir.
Ve artık bu ölü toprağını üzerimizden atmalıyız
Bizi yönetenler bize rağmen, katılımımız olmadan, temsilde adalet sağlanmadan bizim adımıza politika üretememeli.
Hayatımızı ilgilendiren her konuda bizlerin de seçimden öte daha katılımcı bir yapı içinde sözlerimiz duyulmalı. Ve artık bu ülkede güzel şeyler olmalı. Çünkü gülmeyi gülümsemeyi çoktan hak ettik.
Hangi görüşten olursa olsun birileri tarafından provoke edilmediyse özünde ve kültüründe son derece hoş görülü, saygılı ve olgun insanlarımızın gülmeye çok ihtiyacı var.
143 Ülke arasında duygu durumu kötü ülkeler liginden artık çıkmalıyız.
2- Olgun kişilikli olmak ve dost görünmek
Sürekli övülmekten, alkışlanmak ve onaylanmaktan ve takdir edilmekten hoşlanıyorsun. Herkes seninle ilgili olsun, seni iyi hissettiren sözler söylesin istiyorsun.
Sen ise diğerleri için “harikasın” demeyi, takdir etmeyi ve teşekkür etmeyi pek sevmezsin.
“Ben ve diğerleri” diyen kendini üstün gören, narsistik yönün ve şişkin egoya sahipsin. Adın öne çıksın, sözlerin dinlensin en çok da senin esprilerine gülünsün istersin.
Sen yapıcı da olsa, nezaketle de ifade edilse, eleştiriye hiç açık değilsin, öz eleştiri yapamazsın.
Bu durumda senin olgunlaşmamış ve sorunlu bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz.
İnsanların en zor zamanlarında fedakarlık yapmaya hazır olanlar, değer veren, önemseyen, seven ve ilgi gösteren insanlara dikkat et ki, onlar aynı zamanda gerektiğinde eleştirebilir, sana karşı da çıkabilirler. O, acı söyleyen ve doğru davranan bir dosttur.
Çıkar amaçlı sürekli alkışlayan, öven ve takdir edenler senin hatalı yönlerini başkalarıyla paylaşarak dedikodu da yapabilirler.
Kitap önerim E. Fromm “Sevme Sanatı”
Alman Psikanalist Enrich Fromm'un 1956'da kaleme aldığı “Sevme Sanatı” kitabı Felsefi Psikoloji alanında yazılmış en önemli kitaplardan biri.
İnsanın aşka, sevgiye olan yaklaşımını inceleyen kitap aynı zamanda modern insanın neden yalnızlaştığını da açıklamaya çalışıyor.
Ona göre sevmek öğretilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir.
Sevmenin analiz edilemeyen, büyülü ve gizemli bir duygu olduğu iddiasını ret ederek sevme deneyiminin insanı çaresizliğe sürüklemesinin aksine kalıcı bir varoluş olarak göstermeye çalışıyor.
E. From’a göre gerçek sevgiye ulaşabilmenin ilk evresi kişinin kendisine saygı duyması, kendisini önemsemesi ve en önemlisi kendisini sevmesiyle mümkündür.
Kendisine karşı sorumluluk alabilen bir insanın güçlü ve zayıf yönlerini fark etmesi daha kolay olacaktır. Bu dürüstlük ilkesiyle mümkündür. Böylece kendisini kibirli ve narsist bir görüşün dışında sevebilen bir birey başkasını da gerçek manada sevebilecektir.
Sevme Sanatı, günümüz kişisel gelişim kitaplarıyla karşılaştırılamayacak kadar derin bir eserdir.
Sevmenin birçok farklı türünün incelendiği kitapta sevmenin aslında bir sanat olduğunu ve sevmenin bilgiyle ilişkili olduğunu görebiliyoruz.