SON DAKİKA
Hava Durumu

Barışçı bir isyandır türküler…

Yazının Giriş Tarihi: 14.02.2022 14:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.02.2022 04:10

Üzerimize doğan güneşin verdiği şanstır türküler... 

Karanlığa inat parlayan yıldızların kutsallığıdır türküler... 

Söylendiği vakit; tek bir an'a tek bir güne ait olmadıklarını hatırlatır türküler... 

Günlere varışın kıymetini,

Can dediklerimizin varlığını,

Nefesin en derininde benimsemektir, 

Yaşamı, yaşamayı onlar için istemektir türküler.

Dışlamayan, ayrıştırmayan, kınamayandır türküler...

Hayallerin eşit oranda yaşanmasını ister türküler...

Kirlenmemiş duyguları, beklentisiz aşkları, çıkarsız sevgileri, buram buram hasret kokan anıları, heyecanla beklenen sevinçleri anlatandır türküler... 

Aynı duyguları ortak dilden konuşan, gözleri dolu dolu eden bayram neşesini hissettirendir türküler... 

Gökyüzüne denize bakmadan, gözyaşında, karlı dağların ayazında, bir somun ekmeğin kokusunda, bir tas tarhana çorbasının tadında, silinen alınterinde, düşüpte kalktığın yerde, kırılan kalbin tamirinde, bitti gitti denilende, çıkmazın tam ortasında, gülün ömrünü uzattığında, Ana da, baba da, evlat da, yar da, can da görebilirsin türküleri.

Güven daima türkülerde;

İncitmeden selamlaşmadır türkü, 

Dinleyerek konuşmaktır türkü, 

Gönül köprülerini onarmaktır türkü, 

Sevgi ve saygının olmadığı yerde; yaprakların yeşermeyeceğini, otun dahi bitmeyeceğini bilendir türkü, 

Hoşgörüye yaslanmaktır türkü.

Halk ezgileri, ezgisel buluşların ve bazen insanüstü yaratışların harman olduğu eserlerdir. Türkülerimiz hakikati olduğu gibi görüp söylemekten asla çekinmeyen ermiş ve cesur kimselerin söylemleridir. 

Türk insanının düşünen, soran; seven, küsen; gülen, ağlayan; kalbinin içini görürüz türkülerde. Onlar bizim romanımızdır, bizi anlatır asırlardır bizlere.

Türküler bir kültürün en insancıl, en öznel olan parçasıdır. 

Bir milletin türküsü yoksa sevgi saygı tükenmiş insanlık yok olmuş demektir. Türkü yoksa toprak kurur, su acıya çalar, hava katıya döner, ay yıldız küser, güneş zifire boyanır.

Türküler tek bir kişin duygularına tercüman olmaz, duygularını anlatamayan milyonlarca yaralı yüreğin barışçı isyanıdır. 

Türkülerle duygularını anlatanlar hep bir adım ileridedir.

Hayatın koşturmacasından, günün yorgunluğundan, haftanın yoğunluğundan uzak, sıkıntılardan belirsizliklerden, kaygılardan sıyrılıp türkülerle olmak yaşamın pause düğmesine basıp soluklanmak dinlenmek demek. 

Hüzünle başlayıp tebessümle biten; 2 senelik hayatın ağır koşullarında türkülerle iyileşmeyi diledi Yurt Ezgileri Topluluğu...

Pandemi sürecinde yeniden buluşabilmek için çalışmalarına online olarak devam etti, bir araya gelip maske mesafe kurallarına uyarak  Facebook, İnstagram üzerinden türkü sevenlere moral vermek adına canlı yayınlar ile türkülerini seslendirdiler.

Yurt Ezgileri Topluluğu; Şehirler, köyler, ormanlar, denizler, dağlar şahit olsun ki türkülerden bir adım öteye gidemedik, bu yüzden bizde herşey ne kadarsa türkülerde bizde o kadar...

Bizde türkü çok ya sizin türkünüz nerede? 

"Gelin hep beraber bir 'türkü' içelim, ölürsek hepimizi aynı mısraya gömsünler'' diyerek 9 Şubat akşamı Uğur Mumcu Sahnesinde senenin ilk konserini şarkı-türkü olarak gerçekleştirdi.

Konser Aynur Aydın'ın renk kattığı sunumuyla başladı, enstrümanlar Hüseyin saz seması ile açılışı yaparken;  koro "Senden bilirim yok bana bir faide ey gül" şarkısını seslendirdi.

Hemen devamında Bozkırın mütevazı kişiliği ile yaşamı boyunca özünü kaybetmeyen, İç Anadolu'nun sesi Neşet Ertaş'ın dağlanmış yarasına derman aradığı türküsünde; Neriman Keskin gökyüzündeki yıldızla da yeryüzünde ki taşla da bağ kurup "Gönül Dağı"nı yağan yağmurun damlasında, toprağa düşen tohumda, kelimelerin sırrına varan duygusunda aradı.  Dil gizli, yol gizli, öz gizli, sevda gizli dedi. 

Öyle ya! Garibanın hikayesini dinlemek için yine garip kulağı gerek.

Zira hayata aynı açıdan değil, aynı acıdan bakanlar anlaşabilir.

Koro "Akşam oldu hüzünlendim ben yine" diyerek sevgiliye çağrıda bulundu... Akşam olur karanlığa kalırsın türküsüyle Ümit Kara sevdalı gelinin hikayesine dokundu.

Cehaletin, ihanetin, yalnızlığın, ezilmişliğin ve sevginin teması "Fikrimin ince gülü" şarkısını koro seslendirirken; 

Bağlamasıyla bütünleşen Fatma Aktürk "Fikrimden geceler yatabilmirem" türküsü ile Azerilerin hayatına ağrı keder getiren ayrılıktan dem vurdu.

Gecenin sessizliğini anlatan, Balıkesir yöresine ait "Ayva çiçek açmış" duygu yüklü türküsünün ardından yine çeşitleme olarak "Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek" (Ayaş yolları) hikayesi acı da olsa hareketli olarak bilenen türkünün akabinde,  Zeki Müren'den severek dinlediğimiz "Gönlüme gir doğ güneşim" şarkısıyla koro dinleyenleri mest etti. Sonrasında hem neşe hem hüzün hem kahkaha hem gözyaşı, ne oluyorsa hayatta; "Bir gönüle aşk girince" oluyor, dünyanın mihrakı değişiyor demenin yolunu okuduğu türkü ile anlattı Yılmaz Alpaslan.

Koro; "Buna er meydanı derler" ile mehteranın da duygusuna ortak oldu. "Zahit bizi tan eyleme" ayıplama, yargılama, yerme gibi anlamlar ile dinsel ve felsefi olarak tasavvufa büründü. Devamında "Ben razı değilem hicrana gama" dedi ve söyleyen olursa dinleyenin efkarına efkar katma potansiyeli olan, dizeleri çaresizliğin son halini anlatan ve can yakan Erzurum türküsüyle vücut oldu.

Koristler; Yarim seni vermem vermem seni vermem ellere, paylaşılamayan tek duygunun aşk olduğunu söyleyip "Al goncayı deremedim" dediler ve destan oldular dillere... 

Saba makamı beni etkiler bu türküde tıpkı diğerleri gibi gelip yine yüreğime oturur diyenlere Yunus Biçer "Yeşil yaprak arasında" türküsüyle dinleyenleri Elazığ yöresine götürdü.

Koronun soprano sesi Elif Aydoğdu "Bülbül kasidesi" ile ruhunun bedende mahpus kaldığını ve kanatlanıp uçmak istediğini, Yunus'un ruhuna kulak verip yakarışını kendine has yorumuyla ten kafesinde yaşayanlara seslendi. 

"Bülbülüm altın kafeste" şarkısını üç ses olarak okuyan koro, klasik müzik tınılarıyla sevenlerin kulağına gönlüne hitap etti. 

Koronun narinciyesi Ayşe Albayrak "Tutam yar elinden tutam" şarkısını ince telli özü sözüyle, 

kalbinde ki hassasiyetle tıpkı elini bağrına vuramadan ağlayan bir kadının sesi gibi etkiledi

ve ciğerler sökülür demeyi anlattı. 

Dağ başında kalmış, yol geçmeyen, kuş uçmayan, yoksul, garip, mahmum, mahzun, ve kavruk bir coğrafyayı ve bu coğrafyaya eşlik eden, uyum sağlayan, bir olmuş gönülleri "Tutam yar elinden tutam" türküsünü, insanın içinde buruk bir acı bırakan sızılı melodiyle Gıyas Atik okudu.

Koro "Fırın üstünde fırın" türküsüyle iki sesin verdiği yansımaları insanlığa armağan etti.

Yurt Ezgileri Topluluğu'nun kuruluşunda emekleri olan ve koro için fedakarlıktan hiçbir zaman kaçınmayan vefalı isim Murat Ergenoğlu, ahirete göçmüş annemi düşünerek onun o nur pür yüzünü hayal ederek okudum dediği, Abdülhak Hamit Tarhan'ın ölümsüz eseri "Makber" güçlü sesiyle yaşattı.

Konser; "Şu dağları delmeli" "Aman avcı" "Mehleden geçen oğlan" parçaları ile sonlanırken, "Yurt Ezgileri Topluluğu" kulaklarda hoş sedalar, şarkılara türkülere gönül vermiş yüreklerde zihinlerde tebessümle hatırlanacak eda bıraktılar.

Dinleyenler; "Ah bir türkü daha olsaydı şimdi ne güzel giderdi" dediği konserden ışıltılı gözlerle, memnuniyet dolu tebrikler ile ayrıldılar. 

Binlerce yıllık artık modası geçti denilen TRT türkülerini seçen, Anadolu sazını ve ezgilerini yeniden dirilten bir öğretmen o.

Sazın teline değil, yüreğinde ki tellere vuran kendi içinde bir dağ olan adam...

Gönlünü ezgilere dökenlerin acısıyla ağlayan, neşeli halleriyle gülen, ozanların her bir duygusunu Yurt Ezgileri Topluluğu'na benimsetip o duyguları dinleyenlerinde özünde yoğuran Yaşar Kemal Alim'e türkülerin yaşı kadar sanat yaşamı diliyor, nota sayısı kadar teşekkür ediyorum.

Mutluluğun, hüznün, kederin, sevincin, kırgınlığın, aşkın resmini ancak şarkılarda türkülerde çizebilirsin diyen her biri farklı renk de Koristler: Nuray Doğan, Sultan Kaya, Nuran Altın, Ayşe Albayrak, Neşe Cihan, Aylin Yalman, Haşime Çalışkan, Naciye Benek, Elif Aydoğdu, Meryem Kader, Ayhan Aksu, Neriman Keskin, Murat Ergenoğlu, Ümit Kara, Yunus Biçer, Gıyas Atik, Ekrem Bayrak, Şükrü Ergin, Yılmaz Alpaslan, Erhan Taşçıoğlu, Zekeriya Özkan ve  Sürmeli Selçuk Söğüt.

Yalnızım deme; sen varsın ya, siz varsınız ya, biz varız ya! 

Kendini onu bunu şunu sizi bizi sev, sev ki yüreğin çarpsın türküler yaşasın demenin yoludur enstrümanlar... 

Bağlama: Yaşar Kemal Alim, Fatma Aktürk

Kaval: Veli Kenan Şimşek

Bas gitar: İlker Ermiş

Kabak kemane de: Ahmet Ali Çakır

Klarnet: Tarkan Zurna

Kanun: Cenk Samanlıoğlu

Keman: Feridun Kiviz

Ritim: Haydar Demir 

"İnsanlar gelir geçer, bıraktığı türküler nesilden nesile miras kalır."

Yurt Ezgileri Topluluğu'da türkü yakan gönülleri taşıyor, bıraktıkları mirası sonrakilere aktarmaya gayret gösteriyor.

"Yurt Ezgileri Topluluğu"

Bakmasını bilen gören gözlerden,

Huzuru yaşatan duygulardan, 

Sevgiyle çarpan kalplerden ayrılmamanız ve sevgiye susamış yüreklere su vermeniz dileğimle...

Ağzınıza, yüreğinize sağlık…

Başarılarınız daimi olsun.

 Virgülü noktası hiç olmaz düşlerin; düşündüren ünlemi, soru işaretleri yoktur türkülerin, özgürdür nağmeler, insanı özgürleştiren nağmelerde yeniden buluşmayı diliyorum. Türkülere selam veren; kalbi güzelleştiren, ruhun kırışmasını engelleyen bedene gıda takviyesi yapan, okuyan, dinleyen herkese tüm samimiyetimle  teşekkür ediyorum.

Kentlere sığmayan yüreğini Anadolu topraklarına sığdırmayı yeğlemiş insanlara sevgi selam olsun. 

İyi düşünün öyle sevin...

Bu hayatın türküsü..!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.