Einstein der ki; bir problemi aynı yöntemle çözmeye çalışırsan hep aynı sonucu alırsın.
Bu da demek oluyor ki, biz hala aynı yerde sayıyoruz!
11 Mart 2020'den itibaren maske vardı, mesafe vardı, hijyen vardı, insanlar 4-5 kez aşılandı.
Buna rağmen vaka sayıları azalmış gibi görünse de dünya genelinde genç-yaşlı demeden 6 milyona yakın insan hayatını kaybetti.
Aşılanmaların sonrasında maske ve mesafeler kalktı, yeni varyantları ile son bir buçuk ayda vaka sayısı 100 binlere ulaştı.
Sürekli renk değiştiren Koronavirüs bağışıklığa göre farklı belirtilerle ortaya çıkıyor.
Sanki genizleri kıl yumağı sarmış, nefes alıp verirken soluk borusu tozdan dolmuş hissi veriyor...
Boğazda kuruluk, yanma, baş ağrısı, kas ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı baş gösteriyor.
Covid vakaları yeniden artışa geçti...
Çok hızlı yükseliş...
Aslında bu yükselişin sebebi nedir desek!
Bayramlaşmalar, düğün ve turizm sezonunun açılması yanıtını alırız!
Günlerdir ailem ve ben kuru öksürük, boğaz ağrısı ve boğaz ağrısına bağlı kusma şikayeti yaşayan bir hasta olarak, Dr. İlhan Korkmaz'a sordum: Hocam aşılı olmamıza rağmen Covid olduk, değişken halleri her fırsatta yakamıza yapışıyor! Virüsün pozitiften negatife dönme süresi mi değişti, yoksa bu rahatsızlıkların sebebi aşıların yan etkisi mi?
ALDIĞIM CEVAP ADETA PANDEMİNİN TARİHÇESİNİ ANLATIYORDU
* Aşı olunduktan sonra Biontech'ler için en fazla 6 ay, Sinovac-Turkovac gibi inaktif aşılar için ise en fazla 3 ay kadar max. koruyuculuk söz konusu ve bu koruyuculuk da % 60-80 arası olmakta…
Yani 3-6 ayı her geçen ay için koruyuculuk azalmakta ve zaten bildiğimiz üzere bu tür grip aşılarının gerçek amacı ağır hastalık formundan korumaktır ve asla grip aşısı olanlar gribe yakalanmayacak anlamına gelmemektedir.
(Covid-İnfluenza vb. hangisi için olursa olsun, bu böyledir ve değişmez)
* Artık bu varyantın hangi tipi ve ne kadar çok bu tip vakaların sayısal artışı olursa olsun, infeksiyözite dediğimiz bulaşıcılığının aşırı artışı olmasına rağmen virulansı dediğimiz semptomatik hastalık yapıcı patojenitesi fazla olmadığından ve tıpkı Rhinovirusler gibi soğuk algınlığı benzeri hafif formların rol oynadığı bir hastalık sürecinde, ağır hastalık evresine giren kişilerin popülasyonu fazla artmayacaktır.
İnfluenza türü gripal enfeksiyonların bile covid-19 öncesi dönemlerde olduğu gibi on yıllar boyunca her yıl tüm dünyada en az 4 milyona yakın kişinin influenza sonrası zatürrelere yakalanarak ölümlerine yol açtığı bilindiğinde, bu omicron yeni varyantlarının yol açtığı güncel vaka ve ölüm sayılarının asla o zamanların oranlarına ulaşamayacağı da bilinmelidir.
Üstelik de interferans ( RNA-İ RNA İnterferaz ) dediğimiz virüsler arası yarışmalı inhibisyon mekanizması ile omicron gibi aşırı hızla artan bir virüs dolaşımda iken, influenza gibi daha yüksek virulanslı bir virüs de dolaşıma giremeyeceği için normal mevsimsel griplerin bile görülme olasılığının çok düştüğü ve ilerideki yaz sonu sonbahar-kış ayları mevsimlerinde de düşeceği ve ölümlerin o nedenle de artmayacağı varsayıldığında paniğe kesinlikle gerek bulunmayıp aksine durumun stabil olduğu kabul edilmelidir.
* Yeter ki bu bilince tüm sağlık yönetimleri olarak sahip olabilelim ve universal viral hastalıkların inovatif algoritmalarının uygulanmasını sağlayabilelim. Yoğun bakımlar öncelerinde ve YBÜ evrelerindeki MAS ( Makrofaj Aktivasyon Sendromu ) ve Sepsis ile Endotel disfonksiyonları ve koagülopatilerin yol açtığı Çoklu organ yetmezlikleri ile spesifik tedavileri yapabilelim ve MAS-Sepsis geçişi sırasındaki o birkaç saatlik zamanı çok iyi tespit edebilelim ve hastamız daha mas başlangıcı evresinden sepsise girmeden gerekli müdahaleyi o birkaç saat içinde yapabilelim…
* İşte o andan itibaren sadece epigenetik immünolojik profil defektli hastaların haricinde ARDS ile başlayan ağır hastalık evresine girilemeyerek ve sadece bilinci kapalı hastalarda endotrakeal entübasyonlara başvurduğumuzda da yoğun bakımlardaki entübasyon komplikasyonları ( VİP vb. ) ile heparin tedavisi ilişkili pıhtı artışları ( HIT ) komplikasyonları da çok az görülecek ve potansiyel kalp krizleri artışları bastırılarak minimal düzeylerde kalmaları ile yaşam kayıpları asla artmayarak, belli bir çekirdek azınlıkta kalması sağlanarak endişe ve paniğe mahal bırakılmayacaktır.
Naçizane Arz ederim...
Mütevazı kişiliği ile Covid-19 hakkında bilgi ve birikimlerini kitabında toplayan, bu bilgilerin birçok insana ulaşıp bilinçlenmesi adına sosyal medya hesabından da sıkça bolca paylaşan hekimimize bilim adına daha nice başarı dolu yıllar diliyorum ve sonsuz teşekkür ediyorum...
Soracağım soruların cevabını diğer bilim adamlarımızdan da duymayı öğrenmeyi ümit ediyorum!
-Aşılama devam ettikçe yeni varyantlar ve bu sıvılara bağlı olarak yeni virüsler mi çıkacak?
--Sonuç olarak her 3-4 ayda bir aşılanacak mıyız?
-İlaç firmaları tıp sistemini ele geçirdi de, tıp fakültelerinin müfredatını belirleyen, kitaplarını yazdıran ilaç firmaları mı?
-Gizemli hepatitler (!) suya, toprağa, havaya karışıyor da yabancı maddeleri mi yiyor, içiyor, soluyoruz?
- Hiçlikten her şeyliğe, her şeylikten hiçliğe giden yolda mıyız?
Sanırım gizemli virüsler değil de esasen esrarengiz düşünceler durdurulmazsa daha fazla yorucu yıpratıcı durumlar ve hastalıklar ortalıkta dolaşacak gibi duruyor.
Yine de biz biz olalım; yediğimize, içtiğimize, hijyenimize, bağışıklığımıza dikkat edelim, bir soğan, sarımsak, limon, sirke gibi doğal antibiyotiğimizle korunmaya çalışalım!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Neriman Keskin
Covid Geri Geldi Hoş Gelmedi
Einstein der ki; bir problemi aynı yöntemle çözmeye çalışırsan hep aynı sonucu alırsın.
Bu da demek oluyor ki, biz hala aynı yerde sayıyoruz!
11 Mart 2020'den itibaren maske vardı, mesafe vardı, hijyen vardı, insanlar 4-5 kez aşılandı.
Buna rağmen vaka sayıları azalmış gibi görünse de dünya genelinde genç-yaşlı demeden 6 milyona yakın insan hayatını kaybetti.
Aşılanmaların sonrasında maske ve mesafeler kalktı, yeni varyantları ile son bir buçuk ayda vaka sayısı 100 binlere ulaştı.
Sürekli renk değiştiren Koronavirüs bağışıklığa göre farklı belirtilerle ortaya çıkıyor.
Sanki genizleri kıl yumağı sarmış, nefes alıp verirken soluk borusu tozdan dolmuş hissi veriyor...
Boğazda kuruluk, yanma, baş ağrısı, kas ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı baş gösteriyor.
Covid vakaları yeniden artışa geçti...
Çok hızlı yükseliş...
Aslında bu yükselişin sebebi nedir desek!
Bayramlaşmalar, düğün ve turizm sezonunun açılması yanıtını alırız!
Günlerdir ailem ve ben kuru öksürük, boğaz ağrısı ve boğaz ağrısına bağlı kusma şikayeti yaşayan bir hasta olarak, Dr. İlhan Korkmaz'a sordum: Hocam aşılı olmamıza rağmen Covid olduk, değişken halleri her fırsatta yakamıza yapışıyor! Virüsün pozitiften negatife dönme süresi mi değişti, yoksa bu rahatsızlıkların sebebi aşıların yan etkisi mi?
ALDIĞIM CEVAP ADETA PANDEMİNİN TARİHÇESİNİ ANLATIYORDU
* Aşı olunduktan sonra Biontech'ler için en fazla 6 ay, Sinovac-Turkovac gibi inaktif aşılar için ise en fazla 3 ay kadar max. koruyuculuk söz konusu ve bu koruyuculuk da % 60-80 arası olmakta…
Yani 3-6 ayı her geçen ay için koruyuculuk azalmakta ve zaten bildiğimiz üzere bu tür grip aşılarının gerçek amacı ağır hastalık formundan korumaktır ve asla grip aşısı olanlar gribe yakalanmayacak anlamına gelmemektedir.
(Covid-İnfluenza vb. hangisi için olursa olsun, bu böyledir ve değişmez)
* Artık bu varyantın hangi tipi ve ne kadar çok bu tip vakaların sayısal artışı olursa olsun, infeksiyözite dediğimiz bulaşıcılığının aşırı artışı olmasına rağmen virulansı dediğimiz semptomatik hastalık yapıcı patojenitesi fazla olmadığından ve tıpkı Rhinovirusler gibi soğuk algınlığı benzeri hafif formların rol oynadığı bir hastalık sürecinde, ağır hastalık evresine giren kişilerin popülasyonu fazla artmayacaktır.
İnfluenza türü gripal enfeksiyonların bile covid-19 öncesi dönemlerde olduğu gibi on yıllar boyunca her yıl tüm dünyada en az 4 milyona yakın kişinin influenza sonrası zatürrelere yakalanarak ölümlerine yol açtığı bilindiğinde, bu omicron yeni varyantlarının yol açtığı güncel vaka ve ölüm sayılarının asla o zamanların oranlarına ulaşamayacağı da bilinmelidir.
Üstelik de interferans ( RNA-İ RNA İnterferaz ) dediğimiz virüsler arası yarışmalı inhibisyon mekanizması ile omicron gibi aşırı hızla artan bir virüs dolaşımda iken, influenza gibi daha yüksek virulanslı bir virüs de dolaşıma giremeyeceği için normal mevsimsel griplerin bile görülme olasılığının çok düştüğü ve ilerideki yaz sonu sonbahar-kış ayları mevsimlerinde de düşeceği ve ölümlerin o nedenle de artmayacağı varsayıldığında paniğe kesinlikle gerek bulunmayıp aksine durumun stabil olduğu kabul edilmelidir.
* Yeter ki bu bilince tüm sağlık yönetimleri olarak sahip olabilelim ve universal viral hastalıkların inovatif algoritmalarının uygulanmasını sağlayabilelim. Yoğun bakımlar öncelerinde ve YBÜ evrelerindeki MAS ( Makrofaj Aktivasyon Sendromu ) ve Sepsis ile Endotel disfonksiyonları ve koagülopatilerin yol açtığı Çoklu organ yetmezlikleri ile spesifik tedavileri yapabilelim ve MAS-Sepsis geçişi sırasındaki o birkaç saatlik zamanı çok iyi tespit edebilelim ve hastamız daha mas başlangıcı evresinden sepsise girmeden gerekli müdahaleyi o birkaç saat içinde yapabilelim…
* İşte o andan itibaren sadece epigenetik immünolojik profil defektli hastaların haricinde ARDS ile başlayan ağır hastalık evresine girilemeyerek ve sadece bilinci kapalı hastalarda endotrakeal entübasyonlara başvurduğumuzda da yoğun bakımlardaki entübasyon komplikasyonları ( VİP vb. ) ile heparin tedavisi ilişkili pıhtı artışları ( HIT ) komplikasyonları da çok az görülecek ve potansiyel kalp krizleri artışları bastırılarak minimal düzeylerde kalmaları ile yaşam kayıpları asla artmayarak, belli bir çekirdek azınlıkta kalması sağlanarak endişe ve paniğe mahal bırakılmayacaktır.
Naçizane Arz ederim...
Mütevazı kişiliği ile Covid-19 hakkında bilgi ve birikimlerini kitabında toplayan, bu bilgilerin birçok insana ulaşıp bilinçlenmesi adına sosyal medya hesabından da sıkça bolca paylaşan hekimimize bilim adına daha nice başarı dolu yıllar diliyorum ve sonsuz teşekkür ediyorum...
Soracağım soruların cevabını diğer bilim adamlarımızdan da duymayı öğrenmeyi ümit ediyorum!
-Aşılama devam ettikçe yeni varyantlar ve bu sıvılara bağlı olarak yeni virüsler mi çıkacak?
--Sonuç olarak her 3-4 ayda bir aşılanacak mıyız?
-İlaç firmaları tıp sistemini ele geçirdi de, tıp fakültelerinin müfredatını belirleyen, kitaplarını yazdıran ilaç firmaları mı?
-Gizemli hepatitler (!) suya, toprağa, havaya karışıyor da yabancı maddeleri mi yiyor, içiyor, soluyoruz?
-Yıllardır havalar ısınmaya başlayınca sözde "çöl tozu" denen kireç tozlarını mı yutuyoruz?
- Hiçlikten her şeyliğe, her şeylikten hiçliğe giden yolda mıyız?
Sanırım gizemli virüsler değil de esasen esrarengiz düşünceler durdurulmazsa daha fazla yorucu yıpratıcı durumlar ve hastalıklar ortalıkta dolaşacak gibi duruyor.
Yine de biz biz olalım; yediğimize, içtiğimize, hijyenimize, bağışıklığımıza dikkat edelim, bir soğan, sarımsak, limon, sirke gibi doğal antibiyotiğimizle korunmaya çalışalım!