SON DAKİKA
Hava Durumu

Durakta neler oldu?

Yazının Giriş Tarihi: 06.06.2022 17:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.06.2022 05:04

Terminalde bekleyen iki teyze; biri sağımda oturan sade giyimli, mütevazi ve doğal görünümde

Diğeri sol tarafımda alışıla gelmiş, giyim ve makyajı  düzenin dışında kalan marjinal tarz sahibi!

Solumda oturan teyze otobüsün hareket saatini sordu;  Sabiha Gökçen Havalimanına yetişeğini ve oradan da Afrika'ya uçacağını söyledi.

Sağımda oturan teyze; hayırdır Afrika ülkelerinden birinde mi yaşıyorsunuz? Diye sordu.

Sağlık için gidiyorum deyince, sorunun devamı geldi...

- Sağlık sorununuz nedir?

- Bio enerji tedavisi için gidiyorum.

- Bio enerji nelere iyi geliyor?

- Ben şimdi burada sana anlatsam anlamayacaksın, çenemi boşuna yormuş olacağım, sen anlayacağın konulara odaklan teyze.

- Siz anlatın hele ben Ata'nın kızıyım anlarım hanımefendi.

- Yok yok sen anlayamazsın görüntün buna müsait değil. Ben Almanya'da doğup büyüdüm, uzun yıllar Amerika'da yaşadım seninle aynı dili konuşamayız!

Rencide ederek cevap vermesi ayrı saygısızlık iken aynı yaş sınırları içinde olmalarına rağmen teyze demesi de ayrı kompleks sorunuydu!

İki kişi karşısında duygu durumum an itibariyle tamamen değişmişti ve kendim açıklama gereği duydum...

"Teyzeciğim hanımefendi Afrika' ya kozmik enerjilerin master seviyesindeki kişilerden yardım almak için gidiyormuş, vücuttaki tüm negatif enerjinin dışarı atılmasını sağlayan yöntem sayesinde vücut sinir sisteminin yenilenmesi ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekleyen seanslar alacakmış" der demez teyze Dünya Tarihinden başladı, 

İkinci Dünya Savaşı Tarihinden bahsedip Edebiyat Tarihinden çıktı.

Meğer rencide edilerek cevap verilen teyze emekli Tarih öğretmeniymiş.

Kendisinin bir kaç ülkede yaşadığını öne çıkartıp entelektüel olduğunu yansıtmaya çalışan ve ukala tavırla konuşan teyze sus pus oldu.

Taķındığı tavır geri tepen güçlü bir silah gibi tekrar kendisine döndü!

O ara Hz. Mevlana'nın kıyafetle "insan" olabilme erdemine varılmadığını vurgulayan, materyalizme hassas bir eleştiri olarak dokunan, üzerinde çok düşünülmesi gereken ders niteliğinde, yazmaya kalksak içi dolu kocaman bir roman ortaya çıkabilecek sözü aklıma geldi:

"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yoktu. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yoktu."

 

O an anlaşılamamak gibi bir durum söz konusu olamazdı.

Lakin insanların ön yargıları vardı.

Anlatmak mümkün değil bu duvarları yıkamazdı!

Kimse kimseye "budha" sakinliği ile kollarını açıp "her ne isen tüm varlığınla hoşgeldin dünyama" falan demiyor elbette...

Bir kişinin kendisiyle hiçbir iletişimi ve hakkında bilgi sahibi olmamasına rağmen onun hakkında kontrol dışı zihnine gelen olumsuz düşünceleri aktarmak ne kadar sağlıklıydı?

Belki de hayatta kalmaya yönelik öngörü mekanizması evrimleşip ön yargı haline dönüşmüştü. Öngörü ile arasında çok ince bir çizgi barındıran ön yargı hissi, bu ikisi düşman kardeş gibi birbirlerine karışır çoğu zaman! Felsefe de ön yargı "riskli ve mantıksız çabukluk" olarak karşılık buluyor.

Haklı çıkma payınızda var haksız çıkma payınızda.%50 yarı mantıksızlığı da bu riskten ve aceleciliğinden alıyor.

Kişi yaşadığı iyi-kötü tecrübelerden korunma içgüdülerinden kendisine güven kalkanı oluşturmak adına ön yargıda bulunabilir fakat "başka insanın canlılığını bir kavrama indirgemek, dar kalıplara sığdırmaya çalışmak acımasız bir şiddet biçimidir."

Kişinin tamamen basma kalıp sorularıyla bir başkası hakkında edindiği bilgiler ışığında ya da hiçbir temas kurmadan başkası hakkında olumsuz düşünceler ilkel bir davranıştır.

Ön yargı kibirle birleştiğinde ise daha tehlikeli bir hal, insana inanılmaz zarar veren bir duygu durumudur!

Öngörü bazen hayat kurtarsa da ön yargı düşüncenin en büyük hastalığıdır!

Maalesef bütün ömrümüzü hakkımızda en ufak bir şey bile bilmeyen ama hakkımızda her şeyi bildiklerini iddia eden insanlarla birlikte geçiriyoruz!

Her insanın zihni kendine özel filtreler içerir.

Herkesin geçmişi de geleceği de tamamen kendine özgüdür ve dünyaya bakışı tamamen kendine aittir.

Ancak garip şekilde çoğu insan dünyayı herkesin kendisi gibi algıladığını zannediyor bu sebeple başka algılar ona garip gelebiliyor.

İnsanların hepsini tek bir algıya zorlamak çatışma üretir.

Diğer insanların bizimle aynı algıya sahip olmasını beklemeden iletişim kurup onları anlamayı denemeliyiz...

Bir insanı tamamen tanıyamayız sonuçta tecrübelerimize dayanarak hareket etmeliyiz. Tanımadığı birini kendi kafasında kurdukları ile yargılamak; özellikle kişiden hoşlanmayanlar için bulunmaz bir nimet, aklı başında insanlar için en büyük düşmandır.

Kullanışlı, pratik ve "kısayol" olarak görülen; bu faydayla doğru orantılı olarak yanıltıcı yönü büyüklüğüne göre tartışılabilen; dış görünüş nedeniyle sık karşılaştığımız ön yargının sonucunu en güzel Einstein söylemiştir "İnsanların önyargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur."

Güç, bilgi, başarı, inanç, iyilik, dürüstlük kimden çıkar belli olmaz, görüntü daima yanıltır!

Atomu parçalamak zor olsa da önyargıyı parçalamak imkansız olmamalı.

Sadece izle, dinle, öğren, anla öyle karar ver!

Kıralım bence şu algılarımızı

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.