Kalabalık caddelerde dolaşırken sık sık sokak röportajlarına denk gelebilirsiniz...
Çin aşısı mı, Alman aşısı mı, mecburi olsa siz hangisini tercih edersiniz?
Sizce korona diye bir virüs var mı?
Maskenin güvenirliğine inanıyor musunuz?
Ekonomiden memnun musunuz?
Gibi soru içinde sorularla karşılaşabilirsiniz.
Bağışıklık sisteminin bedava oluşu rağbet görmez iken, reçetesiz ve parasız olması aşılar kadar konuşulmuyor.
Bu kadar tutarsızlığın, karmaşanın içinde, yüzeysel konuşmaların, bilgi ve fikir kirliliğinin çözümsüzlüğü içinde insanlar doğru, net bir cevaba ulaşmaya çalışıyor.
İnsanlık hiçbir zaman alması gereken eğitimi almadı. Verilmesi gereken eğitimi aldı.
Toplumun %60'ı hala PANDEMİYİ tesadüf olarak görüyor.
Aslında soru şu olmalı!
-Petrolden yapıldığı için gıdaya zarar vermesi sebebiyle yasaklanan siyah poşetlerin yerine aynı petrolden yapılan maskeyi gün boyu daha ne kadar ağızda burunda tutacağız?
-Testlere, aşılara ne zamana kadar tabi olacağız?
-Bu pandemi kimlerin planı? Arkasında neler yatıyor?
-Daha kaç ay, kaç yıl devam edecek ve insanlığı nasıl bir son bekliyor?
-Bünyemiz, kanımız, canımız, hazır denek iken vicdanımız, beynimiz, sabrımız yetmiyor da özgürlüğümüz de mi sınanıyor?
-Komplo teorisi falan değil kıyamet ambarı biyolojik laboratuvarların su gibi, ağaç gibi gerçeklerin arkasında siyon grubu mu var?
-Bütün dünyanın parası, gücü bunların elinde ama dertleri bu değil de, Yecüc ile Mecüc Tanrıcılığı mı oynuyorlar?
Ki bunlar büyük bir soru işaretidir ve matruşka bebek gibi iç içe birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
Kısaca, güç kimde demenin ve hakikatlerin cevabını öğrenmeye ihtiyacımız var.
Ülkeler Batacak, çökecek, bitecek, yıkım, iflas, yeni dünya düzeni, nüfus azaltma eylemi, kripto paralar, 5G, dijital cüzdan, aşı kartı, nano çipler, tek ulusal devlet gibi falan filan bir sürü teori var.
Komplo teorileri ile yol çizip karanlıkta zeytin silkiyor, samanlıkta iğne arıyor insanlık.
Geleceği tasarlayanlar komplo kurar, teoride cevap arayanların payına düşer.
Mesele; akım medya hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların sayısız çelişkiye rağmen bu konuyu özgürce, yeterince tartışmaması ve sağlık kurumlarının bilim dünyasının bağımsız yaklaşım olanaklarından yoksun bırakılmalarıdır.
Sadece aşırı sağcı grupların protestolarını görünür kılarak farklı düşünen bütün tarafları komplo teoristi (komplocu) diye katogorize edilmesidir.
Kendilerini iyi niyetliymiş gibi gösterip, insanları kandırıp çiplerle aşılarla haritadan silmek, dünyaya bir avuç beyaz adamların ve zenginlerin hakim olması demektir.
O bir avuç insan da dünyanın bütün gücünü elinde tutan küreselciler; kurdukları kapitalist düzen ve bu düzene hizmet eden sözcüleri; ticaretin en etkili hizmet alanı olan siyaseti kullanıyor olmaları!
Bill Gates, Mark Zuckerberg ve Elon Musk gibi isimler bilim adamı değil, doktor değil, cerrah değil, mikrobiyoloji uzmanı değil, göğüs hastalıkları uzmanı değil, eczacı değil, tıpla yakından alakaları yok ama uzaktan aşılarla ilgili konuşabiliyor ticaretini yapabiliyor ve insanların sağlığıyla ilgili karar verebiliyorlar!
Bu kadar bilgi kirliliğinin ve tutarsızlığın içinde bilim adamlarının yerine onlar konuşuyor, dünya sağlık bakanı onlar olmalılar! DSÖ ile birlikte adım atmaları sizce de manidar değil mi? Gerçekleri anlamak için Einstein olmaya gerek yok.
Nemrut da Tanrı gibi olmak istedi ama bir sivrisineğe yenildi!
Bunlardan büyük ders çıkarmalı!
Şeytan sonunun yaklaştığını bildiği zaman akıl almaz oyunlar sergiler...
Tüm dünyada cehaletin ve yanıltmanın en yüksek noktaya ulaştığı dönemi yaşıyoruz...
Devir akıllarını kullanarak yaşayanların devri!
Akılsızların şeytanlar karşısında yaşama ihtimali yok.
İsrail aşılandı normale döndü, Rusya kendi aşısını üretti aşı mecburiyeti koymadı, Brezilya şu an kırılıyor çünkü nüfus 210 milyon.
Avusturalya'da yılda 3 hafta kapanmanın ardından Covid bitti. 1.5 milyar nüfuslu Çin aşılanmadan gardını ördü, ürettiği aşının ticaretini yapıyor!
İngiltere, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde maske devlet tavsiyesinden ibaret, kanun değil. Kanunun o maddesi olmadığına göre mecburiyette yok.
Türkiye'de ise durum 3 ay içeri 1 ay dışarı devam ediyor...
Biraz nefes alsınlar, stres atsınlar diye serbest bırakıldık gönlümüz alındı tekrarında "beş kuruş fazla olsun ama kırmızı olsun" dedik, 3.dalganın rüzgarına kapıldık, gidiyoruz...
Oysa ne güzel rengarenk idik.
Sarı, turuncu, mavi, kırmızı.
Trafik lambası gibi kırmızıda bekle, sarıda hazır ol, yeşilde geç uygulaması tekrar başladı.
Hafta içi uyuyan virüsler hafta sonu dışarıda bekleyen virüslere tokadı çarptı mı feleğini şaşırtıyor.
Son sürat hızla kırmızıda geçen sürücüler hep içimizdeydi zaten...
Kurallara uyalım cezaları bile trafik dehşetinin önüne geçememişken, hafta sonu kuralları virüsün önüne nasıl geçecek?
Sanki havadan sürekli virüs ve zehirli gaz bırakıyorlar ve bu virüs bitmek bilmiyor.
Ne yüzsüz, arsız, yapışkan utanmaz bir şey çıktı bu covid.
Toplumsal kontrolden bireysel kontrole geçiş yaptı.
Vicdan ve merhamet terazisi doğru tartan bir Allah'ın kulu çıkıp da gerçeklerle yüzleşemiyor!
Eğer bu bir oyunsa "yeter artık bitsin bu oyun" diyemiyor hiç kimse!
Çok net delillerle konuşun da biz de nasıl bir yön çizmemiz gerektiğini bilelim, zırhımızı giyinip öyle bekleyelim, kısaca nerde nasıl duracağımızın resmini çizip haddimizi hududumuzu bilelim. Belirsizliğin içinde yuvarlanıp durmayalım.
Ne kadar yaşayacağız bir yol söyleyin de ona göre kefenimizi biçelim!
Bir yılı geçti hiçbir şeyi bilmiyoruz hem de her şeyi biliyormuş gibi kontrol edilmek isteniyoruz.
İstediğin kadar ideoloji tarihi ve din tarihi araştır, ömrünü ilime belime harca, istediğin kadar bilgi sahibi ol, "kapital" yoksa kocaman bir yalansın, bu haksız düzeni değiştiremezsin.
Anlaşıldığı üzere "yeni dünya düzeninin planlayıcıları" bu pandemi bitti demeden bitmeyecek.
Elbet bu sıkıntıdan bir şekilde sıyrılacağız, maskeyi er ya da geç illa çıkartacağız lakin mevzu o değil, mevzu gözümüzdeki perdeyi ne zaman çıkartıp gerçekleri göreceğiz?
Türkiye bugün kendi aşısını üretebilseydi Çin aşısı için denek ülkesi olmazdı.
Evet bu süreçte çok yıprandık, bezdik, eğildik büküldük, kırılıyoruz, küsüyoruz, isyan ediyoruz her seferinde toparlanıp yola devam ediyoruz.
Yaşamak için umut etmek zorundayız, belki de buna en çok bu günlerde mecburuz!
Hayata küsmeye ne hakkımız var ne de bizi üzmelerine fırsat verecek muhtaçlığımız.
Unutmayalım ve korkmayalım...
"Kul plan yaparken Tanrı gülermiş! "
İnsan bu kadar mantıksızlığı bloke ederek şeytani akılları ödüllendirmek yerine güçlü durmayı düşünmeli.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Neriman Keskin
Soru: Güç kimde?
Kalabalık caddelerde dolaşırken sık sık sokak röportajlarına denk gelebilirsiniz...
Çin aşısı mı, Alman aşısı mı, mecburi olsa siz hangisini tercih edersiniz?
Sizce korona diye bir virüs var mı?
Maskenin güvenirliğine inanıyor musunuz?
Ekonomiden memnun musunuz?
Gibi soru içinde sorularla karşılaşabilirsiniz.
Bağışıklık sisteminin bedava oluşu rağbet görmez iken, reçetesiz ve parasız olması aşılar kadar konuşulmuyor.
Bu kadar tutarsızlığın, karmaşanın içinde, yüzeysel konuşmaların, bilgi ve fikir kirliliğinin çözümsüzlüğü içinde insanlar doğru, net bir cevaba ulaşmaya çalışıyor.
İnsanlık hiçbir zaman alması gereken eğitimi almadı. Verilmesi gereken eğitimi aldı.
Ondandır ki; %10'luk kesim %90'lık kesimi yönetiyor.
Toplumun %60'ı hala PANDEMİYİ tesadüf olarak görüyor.
Aslında soru şu olmalı!
-Petrolden yapıldığı için gıdaya zarar vermesi sebebiyle yasaklanan siyah poşetlerin yerine aynı petrolden yapılan maskeyi gün boyu daha ne kadar ağızda burunda tutacağız?
-Testlere, aşılara ne zamana kadar tabi olacağız?
-Bu pandemi kimlerin planı? Arkasında neler yatıyor?
-Daha kaç ay, kaç yıl devam edecek ve insanlığı nasıl bir son bekliyor?
-Bünyemiz, kanımız, canımız, hazır denek iken vicdanımız, beynimiz, sabrımız yetmiyor da özgürlüğümüz de mi sınanıyor?
-Komplo teorisi falan değil kıyamet ambarı biyolojik laboratuvarların su gibi, ağaç gibi gerçeklerin arkasında siyon grubu mu var?
-Bütün dünyanın parası, gücü bunların elinde ama dertleri bu değil de, Yecüc ile Mecüc Tanrıcılığı mı oynuyorlar?
Ki bunlar büyük bir soru işaretidir ve matruşka bebek gibi iç içe birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
Kısaca, güç kimde demenin ve hakikatlerin cevabını öğrenmeye ihtiyacımız var.
Ülkeler Batacak, çökecek, bitecek, yıkım, iflas, yeni dünya düzeni, nüfus azaltma eylemi, kripto paralar, 5G, dijital cüzdan, aşı kartı, nano çipler, tek ulusal devlet gibi falan filan bir sürü teori var.
Komplo teorileri ile yol çizip karanlıkta zeytin silkiyor, samanlıkta iğne arıyor insanlık.
Geleceği tasarlayanlar komplo kurar, teoride cevap arayanların payına düşer.
Mesele; akım medya hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların sayısız çelişkiye rağmen bu konuyu özgürce, yeterince tartışmaması ve sağlık kurumlarının bilim dünyasının bağımsız yaklaşım olanaklarından yoksun bırakılmalarıdır.
Sadece aşırı sağcı grupların protestolarını görünür kılarak farklı düşünen bütün tarafları komplo teoristi (komplocu) diye katogorize edilmesidir.
Kendilerini iyi niyetliymiş gibi gösterip, insanları kandırıp çiplerle aşılarla haritadan silmek, dünyaya bir avuç beyaz adamların ve zenginlerin hakim olması demektir.
O bir avuç insan da dünyanın bütün gücünü elinde tutan küreselciler; kurdukları kapitalist düzen ve bu düzene hizmet eden sözcüleri; ticaretin en etkili hizmet alanı olan siyaseti kullanıyor olmaları!
Bill Gates, Mark Zuckerberg ve Elon Musk gibi isimler bilim adamı değil, doktor değil, cerrah değil, mikrobiyoloji uzmanı değil, göğüs hastalıkları uzmanı değil, eczacı değil, tıpla yakından alakaları yok ama uzaktan aşılarla ilgili konuşabiliyor ticaretini yapabiliyor ve insanların sağlığıyla ilgili karar verebiliyorlar!
Bu kadar bilgi kirliliğinin ve tutarsızlığın içinde bilim adamlarının yerine onlar konuşuyor, dünya sağlık bakanı onlar olmalılar! DSÖ ile birlikte adım atmaları sizce de manidar değil mi? Gerçekleri anlamak için Einstein olmaya gerek yok.
Nemrut da Tanrı gibi olmak istedi ama bir sivrisineğe yenildi!
Bunlardan büyük ders çıkarmalı!
Şeytan sonunun yaklaştığını bildiği zaman akıl almaz oyunlar sergiler...
Tüm dünyada cehaletin ve yanıltmanın en yüksek noktaya ulaştığı dönemi yaşıyoruz...
Devir akıllarını kullanarak yaşayanların devri!
Akılsızların şeytanlar karşısında yaşama ihtimali yok.
İsrail aşılandı normale döndü, Rusya kendi aşısını üretti aşı mecburiyeti koymadı, Brezilya şu an kırılıyor çünkü nüfus 210 milyon.
Avusturalya'da yılda 3 hafta kapanmanın ardından Covid bitti. 1.5 milyar nüfuslu Çin aşılanmadan gardını ördü, ürettiği aşının ticaretini yapıyor!
İngiltere, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde maske devlet tavsiyesinden ibaret, kanun değil. Kanunun o maddesi olmadığına göre mecburiyette yok.
Türkiye'de ise durum 3 ay içeri 1 ay dışarı devam ediyor...
Biraz nefes alsınlar, stres atsınlar diye serbest bırakıldık gönlümüz alındı tekrarında "beş kuruş fazla olsun ama kırmızı olsun" dedik, 3.dalganın rüzgarına kapıldık, gidiyoruz...
Oysa ne güzel rengarenk idik.
Sarı, turuncu, mavi, kırmızı.
Trafik lambası gibi kırmızıda bekle, sarıda hazır ol, yeşilde geç uygulaması tekrar başladı.
Hafta içi uyuyan virüsler hafta sonu dışarıda bekleyen virüslere tokadı çarptı mı feleğini şaşırtıyor.
Son sürat hızla kırmızıda geçen sürücüler hep içimizdeydi zaten...
Kurallara uyalım cezaları bile trafik dehşetinin önüne geçememişken, hafta sonu kuralları virüsün önüne nasıl geçecek?
Sanki havadan sürekli virüs ve zehirli gaz bırakıyorlar ve bu virüs bitmek bilmiyor.
Yıkıyorsun gitmiyor, ilaçlıyorsun gitmiyor, kovuyorsun gitmiyor...
Ne yüzsüz, arsız, yapışkan utanmaz bir şey çıktı bu covid.
Toplumsal kontrolden bireysel kontrole geçiş yaptı.
Vicdan ve merhamet terazisi doğru tartan bir Allah'ın kulu çıkıp da gerçeklerle yüzleşemiyor!
Eğer bu bir oyunsa "yeter artık bitsin bu oyun" diyemiyor hiç kimse!
Çok net delillerle konuşun da biz de nasıl bir yön çizmemiz gerektiğini bilelim, zırhımızı giyinip öyle bekleyelim, kısaca nerde nasıl duracağımızın resmini çizip haddimizi hududumuzu bilelim. Belirsizliğin içinde yuvarlanıp durmayalım.
Ne kadar yaşayacağız bir yol söyleyin de ona göre kefenimizi biçelim!
Bir yılı geçti hiçbir şeyi bilmiyoruz hem de her şeyi biliyormuş gibi kontrol edilmek isteniyoruz.
İstediğin kadar ideoloji tarihi ve din tarihi araştır, ömrünü ilime belime harca, istediğin kadar bilgi sahibi ol, "kapital" yoksa kocaman bir yalansın, bu haksız düzeni değiştiremezsin.
Anlaşıldığı üzere "yeni dünya düzeninin planlayıcıları" bu pandemi bitti demeden bitmeyecek.
Elbet bu sıkıntıdan bir şekilde sıyrılacağız, maskeyi er ya da geç illa çıkartacağız lakin mevzu o değil, mevzu gözümüzdeki perdeyi ne zaman çıkartıp gerçekleri göreceğiz?
Türkiye bugün kendi aşısını üretebilseydi Çin aşısı için denek ülkesi olmazdı.
Evet bu süreçte çok yıprandık, bezdik, eğildik büküldük, kırılıyoruz, küsüyoruz, isyan ediyoruz her seferinde toparlanıp yola devam ediyoruz.
Yaşamak için umut etmek zorundayız, belki de buna en çok bu günlerde mecburuz!
Hayata küsmeye ne hakkımız var ne de bizi üzmelerine fırsat verecek muhtaçlığımız.
Unutmayalım ve korkmayalım...
"Kul plan yaparken Tanrı gülermiş! "
İnsan bu kadar mantıksızlığı bloke ederek şeytani akılları ödüllendirmek yerine güçlü durmayı düşünmeli.