Bursa'nın su meselesi çok önemlidir ve üzerinde kafa yormak ve de boş konuşmamak gerekir. Yıllarca Türkiye'de çeşmeden akan su sorunu olmayan, bununla beraber Uludağ'ın eteklerinden süzülen pınarlardan belki de dünyanın en lezzetli suyu ile Türkiye'nin susuzluğunu gideren şehirdir Bursa...
Türkiye'nin en değerli markalarının kaynağı olan pınarlarımızın peşkeş çekilmesi sözüne şiddetle itirazım var.
Hele hele Bursa BŞB sinin suyu satmasına ihanet diyenleri reddediyorum.
Kırk yıl kadar önce Devekuşu Kabare Tiyatrosunda Sakıp Sabancı taklidini yapan Zeki Alasya " Allah'ın suyunu plastik şişelere koyup sokacağız pardon satacağız bu halka " dediğinde gülmüştük ama inanmamıştık.
O espri birkaç yıl sonra karşımıza pet şişede ŞAŞAL olarak çıkmıştı.
Sözün özü eskiden şaşkınlıkla Araplarda su benzinden daha pahalı dediğimiz günleri bugün biz yaşıyoruz.
Bildiğim kadarı ile ciddi anlamda ihracat bile yapıyoruz. Hem de ithalat olarak ham madde girişi (PET dışında) olmadan tamamı ihracat gelir kaleminde net olarak yerini alıyor.
Çeşmeden akan sular ile bu pınarların bir ilgisi olmadığı gibi Bursa'nın toplam su rezervinin 2,7 sini şişeleyip satıyoruz ve Bursa'ya katma değer sağlıyoruz.
Özel su şirketlerinde sayaçlar var ve çekecekleri su miktarı belli olarak ruhsatlanmış durumdadır. Bunun üzerinden belediyeye para ödedikleri gibi istihdam ve katma değer sağlıyorlar.
Hatta fabrika çıkışlarında kantar ölçüsü ile fabrika girişindeki su sayacından işletmeye giren su miktarı karşılaştırılarak çek ediliyor.
Yani bana göre bu devirde su işinde para olduğuna göre yapmayalım demekle verimli bir tarlayı ekmemek arasında bir fark yoktur.
Bursa BŞB önceki dönemde Jeotermal A.Ş. bünyesinde Muradiye Su işletmesini kurmuştu. Jeotermal derken bir konuyu atlamayalım. Eğer Jeotermal A.Ş. sondajla termal kaplıca suyu çıkarmasaydı, o dünya markası otellerden hiçbiri Bursa'ya gelmezdi.
Konumuz içme suyu deyip devam edelim.
Alinur Aktaş göreve geldiğinde özellikle zarar eden bazı belediye şirketlerini kapatacağını. Bazı tesisleri satacağını kesin bir dille ifade etmişti.
Bunlardan birisi de Muradiye Su idi.
Gerçek değerini verecek bir alıcı çıkmadığından üretim devam etti. O gün satsaydı birine peşkeş mi çekti diyenler olacaktı. Üretim ve satışa devam ederek yıllık 40 milyonluk bir ciro yakaladı.
İşletmelerde yatırıma devam etmezseniz gerilersiniz.
BŞB de başka bir kaynaktan Muradiye Su' ya kardeş olarak BURSASU markasını güzel bir tanıtım ile su pazarına arz etti. Beklenen yıllık gelir ise 100 milyon olarak hedeflendi.
Başa dönersek, Bursa BŞB Alinur Başkan "sakalık" yapmaya meraklı olmadı ama ciddi yatırım yapılan bir işletmeyi de Bursa adına yaşatmak zorundadır.
Dünya'ya su ihracatı yaptığı için iç piyasada yok satan Tokat Niksar Ayvaz suyunu Niksar Belediyesi işletiyor.
Eskişehir, Ankara ve İstanbul Belediyelerinin de su tesislerinin olduğunu altını çizelim.
Bence de kâr ettiğine göre Bursa'nın şişe suyunu Jeotermal A.Ş. nin işletmesi doğrudur.
Alinur Başkan Muradiye Su'yu ederine satsaydı da peşkeş çekti diyenler bugünden daha az olmazdı.
Su konusu üzerinde muhalefet yapmanın hiçbir karşılığı yoktur.
Madem konumuz su devam edelim.
Bursa'daki yoğun nüfus artışı, kentsel dönüşümün getirdiği su kullanma konforunun yanı sıra mevsimin yağmursuz geçmesi Doğancı ve Nilüfer Barajlarındaki su seviyesini kritik seviyelere indirdi.
Bursa barajlar yapıldıktan sonra hiç yaşamadığı susuzluk sorunu ile bu yıl karşı karşıya kalabilir.
Öncelikle su tasarruf etmenin bilinen her yolunu denemeliyiz ve olmayan suyun en pahalı su olduğunu unutmamalıyız.
BUSKİ tasarrufu desteklemeli ve suyun kritik seviyede olduğu konusunda bilgilendirme çalışmaları yapmalıdır.
Hepsinden önemlisi Alinur Aktaş'ın öncelikli projelerinin başında gelen Çınarcık Barajından hakkımız olan suyun isale hattının döşenmesi çalışmasıdır.
Bir projenin sahibi onu tasarlayan değil gerçekleştirendir.
Çınarcık Barajından su kullanmaya başladığımızda 30 yıl su sorunu olmayan bir şehir olacağız düşüncesini hayal gibi görenler, geçmişte Doğancı ve Nilüfer Barajlarına da inanmamışlardı.
Bursa 'su' dan ibarettir sözü edileli asırlar oluyor ama Bursa'nın suyu değerini hep korurken, biz konuyu sulandırmayalım.
Son olarak ülke olarak bilinden aksine su fakiri bir coğrafyada yaşıyoruz. Susuzluğumuzu giderecek en değerli kaynağın su tasarruf olduğu bilincini aklımızdan çıkarmayalım.
Sevgili dostlar! Bizim Bursa diye bir derdimiz, eğriye eğri doğruya doğru diyecek cesaretimiz vardır.
Su konusu ciddi konudur lütfen sulandırmayalım!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman Gürçay
Bursa'nın suyunu bulandırmayalım...
Bursa'nın su meselesi çok önemlidir ve üzerinde kafa yormak ve de boş konuşmamak gerekir. Yıllarca Türkiye'de çeşmeden akan su sorunu olmayan, bununla beraber Uludağ'ın eteklerinden süzülen pınarlardan belki de dünyanın en lezzetli suyu ile Türkiye'nin susuzluğunu gideren şehirdir Bursa...
Türkiye'nin en değerli markalarının kaynağı olan pınarlarımızın peşkeş çekilmesi sözüne şiddetle itirazım var.
Hele hele Bursa BŞB sinin suyu satmasına ihanet diyenleri reddediyorum.
Kırk yıl kadar önce Devekuşu Kabare Tiyatrosunda Sakıp Sabancı taklidini yapan Zeki Alasya " Allah'ın suyunu plastik şişelere koyup sokacağız pardon satacağız bu halka " dediğinde gülmüştük ama inanmamıştık.
O espri birkaç yıl sonra karşımıza pet şişede ŞAŞAL olarak çıkmıştı.
Sözün özü eskiden şaşkınlıkla Araplarda su benzinden daha pahalı dediğimiz günleri bugün biz yaşıyoruz.
Bildiğim kadarı ile ciddi anlamda ihracat bile yapıyoruz. Hem de ithalat olarak ham madde girişi (PET dışında) olmadan tamamı ihracat gelir kaleminde net olarak yerini alıyor.
Çeşmeden akan sular ile bu pınarların bir ilgisi olmadığı gibi Bursa'nın toplam su rezervinin 2,7 sini şişeleyip satıyoruz ve Bursa'ya katma değer sağlıyoruz.
Özel su şirketlerinde sayaçlar var ve çekecekleri su miktarı belli olarak ruhsatlanmış durumdadır. Bunun üzerinden belediyeye para ödedikleri gibi istihdam ve katma değer sağlıyorlar.
Hatta fabrika çıkışlarında kantar ölçüsü ile fabrika girişindeki su sayacından işletmeye giren su miktarı karşılaştırılarak çek ediliyor.
Yani bana göre bu devirde su işinde para olduğuna göre yapmayalım demekle verimli bir tarlayı ekmemek arasında bir fark yoktur.
Bursa BŞB önceki dönemde Jeotermal A.Ş. bünyesinde Muradiye Su işletmesini kurmuştu. Jeotermal derken bir konuyu atlamayalım. Eğer Jeotermal A.Ş. sondajla termal kaplıca suyu çıkarmasaydı, o dünya markası otellerden hiçbiri Bursa'ya gelmezdi.
Konumuz içme suyu deyip devam edelim.
Alinur Aktaş göreve geldiğinde özellikle zarar eden bazı belediye şirketlerini kapatacağını. Bazı tesisleri satacağını kesin bir dille ifade etmişti.
Bunlardan birisi de Muradiye Su idi.
Gerçek değerini verecek bir alıcı çıkmadığından üretim devam etti. O gün satsaydı birine peşkeş mi çekti diyenler olacaktı. Üretim ve satışa devam ederek yıllık 40 milyonluk bir ciro yakaladı.
İşletmelerde yatırıma devam etmezseniz gerilersiniz.
BŞB de başka bir kaynaktan Muradiye Su' ya kardeş olarak BURSASU markasını güzel bir tanıtım ile su pazarına arz etti. Beklenen yıllık gelir ise 100 milyon olarak hedeflendi.
Başa dönersek, Bursa BŞB Alinur Başkan "sakalık" yapmaya meraklı olmadı ama ciddi yatırım yapılan bir işletmeyi de Bursa adına yaşatmak zorundadır.
Dünya'ya su ihracatı yaptığı için iç piyasada yok satan Tokat Niksar Ayvaz suyunu Niksar Belediyesi işletiyor.
Eskişehir, Ankara ve İstanbul Belediyelerinin de su tesislerinin olduğunu altını çizelim.
Bence de kâr ettiğine göre Bursa'nın şişe suyunu Jeotermal A.Ş. nin işletmesi doğrudur.
Alinur Başkan Muradiye Su'yu ederine satsaydı da peşkeş çekti diyenler bugünden daha az olmazdı.
Su konusu üzerinde muhalefet yapmanın hiçbir karşılığı yoktur.
Madem konumuz su devam edelim.
Bursa'daki yoğun nüfus artışı, kentsel dönüşümün getirdiği su kullanma konforunun yanı sıra mevsimin yağmursuz geçmesi Doğancı ve Nilüfer Barajlarındaki su seviyesini kritik seviyelere indirdi.
Bursa barajlar yapıldıktan sonra hiç yaşamadığı susuzluk sorunu ile bu yıl karşı karşıya kalabilir.
Öncelikle su tasarruf etmenin bilinen her yolunu denemeliyiz ve olmayan suyun en pahalı su olduğunu unutmamalıyız.
BUSKİ tasarrufu desteklemeli ve suyun kritik seviyede olduğu konusunda bilgilendirme çalışmaları yapmalıdır.
Hepsinden önemlisi Alinur Aktaş'ın öncelikli projelerinin başında gelen Çınarcık Barajından hakkımız olan suyun isale hattının döşenmesi çalışmasıdır.
Bir projenin sahibi onu tasarlayan değil gerçekleştirendir.
Çınarcık Barajından su kullanmaya başladığımızda 30 yıl su sorunu olmayan bir şehir olacağız düşüncesini hayal gibi görenler, geçmişte Doğancı ve Nilüfer Barajlarına da inanmamışlardı.
Bursa 'su' dan ibarettir sözü edileli asırlar oluyor ama Bursa'nın suyu değerini hep korurken, biz konuyu sulandırmayalım.
Son olarak ülke olarak bilinden aksine su fakiri bir coğrafyada yaşıyoruz. Susuzluğumuzu giderecek en değerli kaynağın su tasarruf olduğu bilincini aklımızdan çıkarmayalım.
Sevgili dostlar! Bizim Bursa diye bir derdimiz, eğriye eğri doğruya doğru diyecek cesaretimiz vardır.
Su konusu ciddi konudur lütfen sulandırmayalım!