Bursaspor’u ancak “BİZ” kurtarırız!

Bursaspor paralı ve zengin olduğunu iddia edenlerin başkan olması ile ayakta durmak bir yana hayatta bile kalamayacağını öğrenemediğimiz için Ali Ay ile başlayan heyelan sürüyor ki; dibin nerede olduğunu, nereye tutunacağımızı bilemez hale geldik.

Her şeyi ben bilirim diyen ve bu günlerin zeminini hazırlayan Ali Ay denen kifayetsiz muhteristen sonrasını saymıyorum bile…

Oysa para vermişti ama verdiğinin dört katını bu kulübün sırtına yükledi gitti.

Aslında bu çöküş Erkan Körüstan döneminde yönetime giren, maalesef kulübün yönetimini emanet ettiği adamların, sonraki dönemlerdeki yıkım ekibinde de kendilerine yer bulmaları ile başlar.

Ali Ay dört adaylı ikinci seçime girerken dönemin Divan Kurulunun ikinci adamı karşılaştığım bir cenazede Ali Ay ‘a destek vermeyin geçen sene yapamadığını bu sene yapacak ve küme düşeceğiz dediğimde “Bana Lemi’ye mi bırakalım?” diyerek 1060 operasyonunun figüranı olduğunu gösterdi.

Lemi Keskin ne yapardı bilemem ama onlardan on kat daha Bursaspor sevdalısı olduğuna kefil olurum.

Sonuç olarak,  Başkanı ile, kulübü ile, tribünü ile, taraftarı ile, kent dinamikleri ile, basını ile  “ben değil biz demeyi” öğrenememenin bedelini ödemeye devam ediyoruz.

Ali Ay takıntım olduğunu düşünmeyin hiç anlamadığı konuda “biz” demeyi bilmeyen,  “ben” diyerek bu takımı yakanlara takıntılıyım.

Sosyal medya üzerinden klavye kullanan herkesin bir fikri var ama hepsi ben demekten ortak aklın doğrusuna gelmeyi bilmiyor.

Ve şehrin sanayisi, sanayicisi üzerinden çareler arıyor ama onların çukurda kaybolmasından bıktığı verdiği paralardan haberi yok.

Bursa’nın en büyük holdingi Bursa Büyükşehir Belediyesi de yanlış yaparak “ben” diyerek sahip çıktı ama sonuç ortada…

Bursaspor teknik ekibin hadlerini aşarak Bursa’ya ayar demeçleri verdiği amatör takımlara döndü.

Büyükşehir Belediyesi süreçte oyuncu değil oyun kurucu olarak rol alsaydı ne kendi yıpranırdı ne de eleştiri oklarına hedef olurdu.

Bursaspor’u artık kişiler değil,  kurumlar da kurtaramaz.

Tek çare ” ben” değil “biz” diyenlerin kuracağı, ayıbı olan herkesin eline diline sahip olup onlara destek vereceği ahlaklı ve güvenilir bir yönetimdir.

Bursaspor’u Özlüce’de babadan kalma çok hisseli mirasın üstüne oturan ama açlık çeken birine benzetiyorum.

Bursaspor’un tüm bugünkü geliri Özlüce’nin bir aylık personel  giderini karşılayamaz.

Bazen ÖTENAZİ den önce son çare vardır!

İstanbul takımlarına kriz döneminde ilaç olan tahsis edilen arazilerin üst kullanma haklarının ihyası Özlüce için düşünülmelidir.

Tabi ki çakalların eline teslim etmeden…

Eğer bütün şehir olarak “biz” diyerek karar almazsak, bir gün Özlüce arazisinin Milli Emlak idaresi tarafından canlı yayında ihaleye çıkarıldığını görebiliriz.

Birkaç sezon önce mali fair play sorunundan dolayı Avrupa’ya gidemeyen Trabzonspor bir sezon sonra transfer ve ardından Süper Lig şampiyonu nasıl oldu?

Bizim bitiremediğimiz stadı bitirdiler, satamadığımız locaları sattılar ve deve dişi gibi forma reklamları buldular.

Kimin sayesinde?

Malum ilan edilmez yaşanır…

Renault Bursa’da…

Tofaş Bursa’da…

TOGG Bursa’da…

Ve yüzlerce yan sanayi...

Tekstili ve gıdayı da ekleyin…

Hepsinin reklam bütçesi var.

Kimseden para dilenmeden o bütçeden pay almak “biz” olunca olur.

Bir Türk spor yazarının yazdığı kitapta aynen şöyle yazıyor.

“ Ahlaksız bir başkan ve menajer bir araya geldiğinde kulübün kasasını ve varlığını yok eder.”

Bursaspor’u düşünen, kulübün kasasını namus bilen ve denetlenmeyi onur sayan bizlerin olduğunu düşünmek istiyorum.

O sene bu sene demeden armanın peşinde koşan bir tribünle yol yürümek istiyorum.

Yoksa 03. 08. 2022 de ligler başlamadan yazdığım gibi futbol oynamak yerine adeta savaş edilen bu ligde de tutunamayız.