Çare “TEKBİİİİRRR” değil “TEDBİİİİRRR”

Fay kırıklarından kaçsan, zemine fore kazık çaksan, betonarmeyi nervürlü demirle örsen, çevrsine etriyeleri pazar filesi gibi dizsen, betonu C40 atsan ne yazar?

İnşaatı iş bilmez taşeronlara m³/kg hesabı götürü teslim edersen, denetleme firmasının kontrol mühendislerine imzayı yemekte attırırsan, bir koyundan üç beş deri çıkarma peşinde koşarsan, sonunda yıkılırsın.

Çok geriye gitmeyeceğim.

99 depremi ardından  “ bundan sonra neler yapılması gerektiğini” yetkili yetkisiz, bilgili bilgisiz,  bütün ağızlardan söylendi ama biz şeyimizle dinledik ve unuttuk.

Siyaset bizim balık hafızamıza güvenerek tek bir adım atmadı.

Aslında sorunu çözmek ne kadar kolay değil mi?

Arsayı seçerken, binayı yaparken dürüst olacaksın!

Arsa yerini seçerken fay kırığına kıçının yarığı muamelesi yaparak belediye meclisi kararı ile git öteye demeyeceksin.

Binayı yaparken de malzeme ve işçilikten çalmayacaksın.

Bunları dini imanı olmayan Japonlar yapıyor da biz Müslümanlar niye yapamıyoruz diye kendini sorgulayacaksın.

Onların faturayı havale edecekleri bir Allah’ı olmadığından sorunlarını kendileri çözmek zorundalar, çözemeyenler ise sadece istifa etmiyor harakiri yapıyor.

Biz işimiz Japonlara göre çok kolay oluyor.

Önce Allah’ın takdiri diyerek ön hazırlık yapılıyor.

Kaderin önüne geçilmez, alında ne yazılırsa o olur  fetvaları veriliyor.

Sorumlu olarak Allah’ı tutanlar, kendi sorumluluklarından sıyrıldığı için istifa falan etmezler.

Yüce Allah TEDBİR diyor.

Hz. Peygamberimiz bir deve için bile TEDBİR diyor.

Ama biz onu TEKBİRRR anlıyoruz ve başımıza gelenlerin ardından tekbir getiriyoruz.

Afetin nereden geldiği önemli değildir.

Hangisi başımıza gelse sorunun çözümü böyle olur.

Üniversitelerimiz bilimden uzaklaştığı için aynı konuda üç ayrı uzman(!) görüşü ile kafalar karıştırılıyor.

Bunu gollük pası değerlendiren Manisalı sözde İmam “ Deprem Spil Dağı’ndan üzerimize doğru gelirken Allah ile konuştum üç kez bize gelmesin dedim ve elimle doğuya doğru ittim.” diyerek golü atıyor.

Ardından tribünlerden TEKBİRRR sesleri geliyor.

Allah’a şirk koşmak olur mu?

Son deprem felaketinden sonra da benzeri şeyler olmadı mı?

Resmi ağız, depremden hemen sonra güvenlik güçleri sahada idi diyor ama iki gün sonra gittiğim Hatay’da yağmalanmayan tek bir market, eczane ve telefoncu mağazası görmedim.

İlk olmazsa olmazın çadır, ilaç ve kuru gıda olduğunu haykırdım.

15 gün geçti hala güvenlik, çadır ve WC eksiği varsa istifa da olmalıdır.

Bir bakanın “kurtarma çalışmaları bitti, enkaz kaldırma çalışmalarına başlıyoruz” demesinden sonra onlarca canın kurtarıldığını biliyorsunuz değil mi?

Manisalı Hoca bu depremde yoktu ama daha feci bir şeye tanık olduk.

Daha enkaz kaldırma çalışmaları bitmeden, mesleği avukatlık olan bir K. Maraş Milletvekili, Müteahhit arkadaşlarına helvacı kağıdının üzerine Kahramanmaraş’ın yeni imar planını(!) açıklıyor.

Definler bitmeden, deprem üzerinden siyaset başladı bile…

Bu kafalar ile önümüzdeki felaketlerde aynı konuları yazmak, çizmek ve görüşmek üzere…