SON DAKİKA
Hava Durumu

Güneşi "gören" adam; Göynükbelenli Salih!

Yazının Giriş Tarihi: 04.06.2021 11:40

Beş yıl kadar önce doğa sevdalısı Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Ener Hocam aradı ve Göynükbelen' de tanıştığı bir vatandaşın Blue Beryy (Mavi Yemiş) yetiştirdiğini bunu haber yapabilir miyiz ve tanıtımına destek olabilir miyiz diye sordu.

Serdar Hocam, Sınır Tanımayan Dağcılar grubu ile doğa yürüyüşü yaptığımız Mezitler parkurunda yağmurla karışık ortamda ve bana göre zorlu yollarda benim su kaynattığımı görüp, kendi yüküne ilaveten benim sırt çantamı omuzlayarak üç kilometre taşımıştır. Parkur bitip de köy kahvesinde çay içerken sürgünden vatana dönen gurbetçi gibi sevinçten gözlerim dolmuştu.

Onun ricası boynumun borcudur diye düşündüm ve "Beni arasın hocam" dedim.

Birkaç dakika sonra telefonum çaldı ve sımsıcak bir ses " Abey ben Göynükbelenli Salih Arsil, Serdar Hocam aramamı söyledi" dedi.

  • "Evet sen Blue Beryy üretimi yapıyormuşsun" dedim.
  • O Frenkçesidir. Senin anlayacağın Yaban Mersini yetiştiriyorum. Ben Tahtakale'ye mal götürüyorum. Birkaç siparişim de var. Sana uğrayayım görüşelim dedi.

Orhaneli yolu Eker Park karşısındaki benzinlikte buluşmak üzere sözleştik.

Elinde iki paket yaban mersini ile tam vaktinde geldi.

Ayaküstü sohbette iki yıldır ürün almaya başladığını ve siparişlerin yanı sıra Tahtakale'de satış yaptığını ancak ürünün her yıl katlayarak arttığı için bir yere bağlanarak toptan vermek istediğini söyledi.

Daha önemlisi bu ürünün insan sağlığı açısından çok değerli olduğu kadar, ekonomik getirisinin de yüksek olduğu için tanıtımının yapılmasının ve ekiminin desteklenmesinin önemini vurguladı.

Göynükbelenli Salih'i dinlerken kendimi işinin ehli bir Tarım Bakanından brifing alan bir Başbakan gibi hissettim.

Elimden geleni yaparım Salih dedim ve vedalaşmak istedim ama bahçeye gelme sözünü vermeden gitmem dedi.

Elimde iki paket ile doğru kırk yıllık dostlarım olan Özhan Marketler Zinciri deposuna gittim.

Mustafa Uluçay elimdeki Yaban Mersinini paketlerini görünce nereden aldın dedi.

Durumu kısaca anlattım.

O da düşünmeden, uzatmadan, fiyat bile sormadan günlük ne kadar toplarsa hepsini getirsin.

Göynükbelenli Salih'i aradım ve malını topla götür paranı al dedim.

O günden sonra artık dost olduk.

Bahçeye her yıl birkaç kez giderim ve bahçede kendi topladıklarımı orada yerim.

Yengemin haşladığı bıldırcın yumurtası büyüklüğünde dağ patateslerinin tadını anlatamam.

Bu öyküyü gazetede tam sayfa haber yapınca, yerel, ulusal medya grupları Göynükbelenli Salih ile röportaj yapmaya başladılar.

Medya ağzı ile patladı gitti.

Bu gün Göynükbelenli Salih'i Googlelarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Her şeyi araştıran, bilgiye aç, tanıtım ve P&R ın ne kadar önemli olduğunu düşünen kaç köy insanı tanıdınız?

Ona bu merak ve yenilik sevdasının nedenini sordum.

Güneşin kıymetini en çok ben bilirim de ondan dedi.

Güneş herkese aynı değil mi?

Senin farkın nedir diye sordum.

"Ben yirmi sene yeraltında madende çalıştım abey! Galeriye her girişimde güneşi bir daha görebilecek miyim diye düşünüyordum ve her görüşümde de şükürler ediyordum" dedi.

Yıpranma payı ile erken emekli olduktan güneşi kaybetmemek için burada bir düzen kurdum.

Adamın karısı ömrünün yarısı derler ya!

Hanım da bana uydu geçinip gidiyorduk amaaaa

Çilek ekip Allah'a emanet ediyorduk da bazen fiyat oluyor bazen olmuyor. Bazen dolu vurup yaralıyor, emeğin tadını kaçırıyor dedi.

Bir şeyler yapmalı diye düşünürken, Bursa BŞB yaban mersini fidanı dağıtımı yapınca aklım yattı ve bu işe girdim dedi.

Fideleri alırken kimseye bedava fide vermeyin, bedava malın kıymeti bilinmez üç kuruş da olsa bizden fide parası alın diyor.

Bu işe ilk destek veren Recep Altepe'yi ve devamında geliştiren Alinur Aktaş'ı da hayır ve minnetle anlatıyor.

Yaban Mersininin yanı sıra Ahududu fideleri de ekiyor ve artık Göynükbelenli Salih ulusal marka yolunda ilerliyor.

Göynükbelen'de toprağı uygun olan herkese destek oluyor ve hatta kooperatif kurarak mallarını satmaya başladılar.

Ahududu fidelerini ve ekim tekniğini incelemek için Bosna Hersek 'e gidiyor ve bütün Avrupa'ya ahududunun Bosna Hersek tarafından satıldığını öğrenince hırs yapıyor.

Geçen gün yine beni aradı ve bir derdim var ilacı sensin dedi.

Estağfurullah Salih'im buyur dedim.

Abey satışlarımız iyidir ama bir eksiğimiz var.

Bizim yörede yetişen Yaban Mersini ve Ahududu, tadı, aroması, dolgunluğu ile eşsizdir. Buna bir marka oluşturmalıyız ve dünyaya tanıtmalıyız dediğinde beynim yandı.

Abartmadan söylüyorum.

Bu adamı Beştepe'ye tarımsal üretim başdanışmanı yapacaksın.

Tarım Bakanını da bu adama bağlayacaksın.

Türkiye'de toprağı analiz edilmemiş, ekilecek ürünü belirlenmemiş bir karış toprak kalmaz ve köylü yine bu milletin efendisi olur.

Hodri meydan!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.