SON DAKİKA
Hava Durumu

Köşe yazmak zordur!

Yazının Giriş Tarihi: 25.11.2020 16:49

Okuma yazmayı yeni söktüğümüz günlerde, şiirin kafiyeden ibaret olduğunu düşündüğümüz yıllarda hepimiz birer şair değil miydik?

Ya da çoğunu sahibine gönderemediğimiz aşk mektuplarının yazarları olarak kendi yazdıklarımızı okurduk.

Dalga geçmiyorum.

O mektupları yazamayanlar için " en güzel aşk mektupları" diye satılık kitaplar vardı. Al kağıdı eline, kitaptan kopya çek ve altına imzanı at ve sevgiliye gönder.

Şimdinin "copy paste" sistemi gibi...

Ben profesyonel olarak on seneden fazla gazetelerde köşe yazıyorum. Bunun altı yılı yazılı basında geçti.

İlk sorduğum şey nasıl yazıyorum oldu.

O zamanlar genç ve güzelce bir kadın olan, babadan "Genel Müdüre" bana buz gibi sesle " Sıkıntı olsa yazdırmayız, ederin olmasa para vermeyiz" demişti.

Oysa tek duymak istediğim "İyi yazıyorsun abi" idi.

Suratsız Yazı İşleri Müdürüne derdimi açayım dedim bin pişman oldum. Daha beterini ondan duydum " Beğenmesem koymam ama daha önemlisi beğendim diyerek yazarın bir taraflarını kaldırmam" diyerek noktayı koymuştu.

Bir daha da kimseye bir şey sormadan on senedir aralıksız yazıyorum.

Yazdıklarımın elbette eğrisi doğrusu, iyisi kötüsü vardır ama hep inandığım şeyleri yazdım.

Bazen kırdıklarım bazen de kırıldıklarım oldu ama kimseye karşı yumruğumu sıkmadım. En fazla defterden sildim.

Sadece işine gelmediği, çorbası soğuduğu için beni Nasrettin Hoca'nın eşeğine benzeten biri oldu ama kullanılmış tuvalet kağıdına ne yapmak gerekiyorsa benden o muameleyi gördü.

Sifonu çekiverdim.

Ona artık zıplayamayan, bacakları kesilmiş pire bile demedim.

Bir gün yazmasam eksik kalıyorum

Hatta bazen günde iki tane attırıveriyorum.

Benden istendiği için değil, gündem yoğun, benim için artık vakit dar, menzil uzun olduğundan...

Yazarken derdim doğduğum, büyüdüğüm, doyduğum ve sonunda büyük bir olasılıkla toprak olup bir çiçeğine yürüyeceğim Bursa oldu.

Bursa, gündem sıkıntısı olmayan bir şehir olduğundan konu sıkıntısı olmaz ama yazdıklarınızdan yarısı memnun olur yarısı memnun olmaz.

Almanak gibi yazmadığım ve Bursa için yazdığımdan her yazıma bir tepki alıyorum.

Bazen sahipleri değil de kapısındakiler çemkirince sadece üzülüyorum.

Sanki Bursa kendilerine miras verilmiş gibi...

Okurlarım beni yalnız bırakmıyor şükürler olsun...

Dört aydan bu yana OTTO MEDYA lifebursa.com internet gazetesinde yazıyorum ve yazarken özgür olmanın keyfini yaşıyorum.

Genel Yayın Yönetmeni olarak da görev yaptığım lifebursa.com'da profesyonel olarak köşe yazan yol arkadaşlarımıza anlamlı telif ödüyoruz.

Bunun yanında kendi alanlarında ciddi başarılara imza atmış olan dostlarımız konuk yazar olmak isterken "ben çok iyi köşe yazarım" diyorlar.

Kendi uzmanlık konularında yazdıkları ile ilgili olarak bir şey demiyorum ama gazetede yazmak konusunda bilmedikleri şey " Bir köşe yazısı yazıldıktan yayınlanana kadar yazarındır. Yayınlandıktan sonra yazı artık okurlarındır."

Okuma, okumama, beğeni, eleştiri, kızma, sevme artık okurun tekelindedir.

Siz yazınızı arz edersiniz, talep beklersiniz.

Herkes "bir kere" çok iyi köşe yazısı yazar. Konsantre olduğu bir konu ile ilgili olarak aklındakileri kaleme döker. Hele bir de okumuşluğu varsa bal gibi olur.

Bundan hiç şüphem yoktur ama sürekli yazamaz.

Bu işin kolay olduğunu düşünen dostlarım, ben haftada iki üç yazı yazıp atarım derler.

Haftada bir yeter dediğimde az olmaz mı derler ama ikinci hafta arayıp yazıyı 15 güne çıkarsak nasıl olur sorusunu sorarlar.

Diyeceğim o ki; yazdıklarınızın okunmasıdır yazıyı değerli kılan ve değerini bulan, para için yazmak değil...

Ben çok iyi bir köşe yazarı değilim elbet ama on yılı aşkın zamandır yazılarımla okurları bıktırmadığım için yazdıklarım benim için değerlidir.

Gerisi kendiliğinden geliyor...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.