SON DAKİKA
Hava Durumu

Neden tarlada "5" tezgâhta "15" oluyor?

Yazının Giriş Tarihi: 20.10.2021 09:51

Bu sorunun cevabını aslında herkes biliyor ama yüreği yetip de söyleyene rastlamadık.

Hayat pahalığının ölçüsünü aldığımız mezura yanlış olunca körün fili tarif ettiği gibi neresine yapışırsak öyle tanımlıyoruz.

Kasaba giden kasabı, tavuk almaya giden tavukçuyu, markete giden marketçiyi, pazara giden pazarcıyı, mezara giden mezarcıyı suçlu ilan ediyor.

Üretirken yem, ilaç ve gübrenin, tarlayı sürüp ardından nakliye yaparken akaryakıtın, ürünü korurken enerji fiyatlarının alayının dolara endeksli olduğunu biliyoruz ama ifade etmiyoruz.

Döviz patlayınca maaşları dövizle almıyoruz ki diyen şebelekler, artış fiyatlara yansıyıp filesi dolmayınca patatesçiyi, soğancıyı terörist ilan ediveriyor.

En fazla desteği hak eden tarım sektöründe teşvikler dönüm başına birkaç lira ile ifade edilirken, yandaşlara oluk oluk akıtılıyor.

Ve dünyada tarım ürünleri kendine yeten birkaç ülkeden biri iken, itina ile gıdasını neredeyse tamamını ithal eden ülke haline getirildik.

İthal ettiğimiz ürünler bize öpücük ile değil dolar ile fiyatlanıp geliyor.

Şimdi fiyatları "terbiye(!) edecek" alternatif marketler kurulması dillendiriliyor.

Kurulacağını sanmıyorum ama kurulsa bile ölesiye rekabet içinde olan marketlerin fiyatlarından aşağı mal satacaklarına inanmıyorum.

Serbest piyasa koşullarında işletmelerde etikete ne yazarsan yaz diye bir mantık çalışmaz ve batırır.

Marketçilik tam tersine minimum stok, düşük kar marjı ve raf devir hızı üzerine kurulu bir sistemdir.

Tedarikçilerde aynı mantık içerisinde yüksek siparişlere özel indirimler ve kampanyalar yaptıkları için bir bakkalın süper market fiyatları ile rekabet etmesi mümkün değildir.

Bu sistemde tecrübe, iyi eğitimli bir kadro ve teknik altyapı olması gerekir ki; dünyada devlet eliyle başarılmış böyle bir sistem olmamıştır.

Devlet yazılımı ben yapacağım dediğinde, yazılıma arge yatırımı yapan birçok firmayı tedirgin etti.

Oysa tek yazılım dünyanın en pahalı ürünüdür ve ancak yasal olarak kopyalanıp satıldıkça fiyatı düşer ve piyasada yer bulur.

Ürün fiyatları düşsün diye malı denize dökme devirleri kapanalı çok zaman oldu.

Eğer öyle görüntüler servis ediliyorsa bilin ki; çoğu bozulmuş ürünlerdir ve bu operasyonlar doları protesto için sahte dolar yakan kurnazların işidir.

Serbest piyasa deyip, gerçekleri kuma gömmek için marketler, kasaplar gibi uyduruk suçlular yaratırsak dünyanın en önemli yatırımlarını birer birer kaybederiz.

Opel, Toyota, Honda'dan sonra dünyanın en büyük sanayi şirketlerinden biri olan Thyssenkrupp'un, Türkiye'deki en önemli işinden çıkmasının sebebini düşününce sıkıntının güven ve istikrar da olduğunu görüyorsunuz.

Bizi G 20'nin 16.ncı sırasından bugün 20'den aşağı düşüren anlayış, haçlı anlayışı değil, olmaması gereken işleri ben yaptım oldu diyenlere alkış tutan anlayıştır.

Merkez Bankasındaki "Döviz - Faiz" tokuşturulmasından ekonomimiz büyük yaralar aldı ama bu tokuşmadan açıktan nemalananlar kimlerdir diye düşünmeden edemiyorum.

Ben marketçi, tavukçu, kasap, pazarcı değilim ama yanlışları göremeyecek kadar da ahmak değilim.

Demem o ki; satılmasın rafta dursun olduğu yerde kazanırım devrine kimse özenmesin ve özendirmesin.

Ve de benim ülkemde dolar artarken de azalırken de akaryakıt fiyatlarının neden arttığını bir söyleyiversin.

Devlet iş dünyasında oyunun kurallarını koyar, denetler ve icraat yaparken asla yalan söylemez..

Arzın talebi geçtiği dünyada bu anlayış mevta olmuştur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.