Ormanların güvenliği için deve mi kesmeli?

Güzel ülkemde yaklaşık 10 gündür yangın felaketi yaşıyoruz.

Türkiye'min en güzel sahilleri ve ormanları cayır cayır yanıyor.

Özellikle Ege ve Akdeniz'de toprağa aylarca tek damla yağmur düşmemesinin üzerine gelen sıra dışı sıcaklar yangın felaketinin habercisi idi.

Ve korkulan oldu.

Sadece ülkemizde değil Akdeniz sahilindeki ülkelerde de büyük ve kontrol altına alınması güç yangınlar yaşanmaya başlandı.

Böyle felaketlere ekip ve ekipman olarak hazır mıyız?

Değiliz!

Çaresiz kaldık mı?

Kaldık!

Tedbir almakta geciktik mi?

Geciktik!

Her şey gibi bu felakete de siyaset katıp sulandırdık mı?

Sulandırdık!

Önceliğimizin yangını söndürmek ve lojistik destek vermek olması gerekirken, yangını fatura edecek bir adres aranmasını ibretle görüyoruz.

Bu orman yangını ilk değildir ama 60 yıllık hayatımda ülkemde yaşanan en büyük orman yangını felaketidir.

Ne orman idaresi, ne itfaiye teşkilatı ve havacılık desteği olarak eksiklerimizi görüp başımızı öne eğerek ülkemizin yarınları için çalışmalıyız.

Bir yangının kaderi DELİ MEMED rüzgarının kesilmesine ya da yön değiştirmesine bağlanamaz.

Hele ki aynı bölgede iki termik santral olması durumun ciddiyetini daha da artırmaktadır.

Kemerköy Termik Santrali, Muğla ili Milas ilçesinde, linyit ile çalışan termik santral. Muğla'nın en büyük, Türkiye'nin ise 30. elektrik santrali ve 4. linyit santralidir. Santral, 630 MW kurulu gücü ile ortalama yıllık 2.642 GWh elektrik üretir. 210 MW güce sahip üç üniteden oluşur ve yakıt olarak günde toplam 21.600 ton yerli linyit tüketir.

Yeniköy Termik Santrali 2 adet üniteden oluşmakta olup ünitelerin her biri 210 MW gücünde ve santral toplamda 420 MW gücündedir. 1. Ünite 1986 yılında ve 2. Ünite de 1987 yılında işletmeye açılmışlardır. Santralin nominal üretim kapasitesi yıllık 2.730.000.000 kWh'dir.

Ana yakıt olarak yerli linyit kullanılmakta olup santralin günlük yakıt ihtiyacı 13.600 tondur.

Yangının santrali tehdit etme ihtimalinden günler önce bilinmesine rağmen, çare olarak sadece DELİ MEMED rüzgarının yön değiştirmesi olarak ifade edildi.

Son olarak rüzgarın yön değiştirdiği ve termik santralin tehdit altında olmadığının ifade edilmesinden 2 gün sonra yangın santralin içine girdi.

Demek ki neymiş; DELİ MEMED rüzgarına güvenmeyecekmişsin!

Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri özelleştirmeden IC İÇTAŞ ve LİMAK ORTAKLIĞI tarafından almış ve çalıştırılmaktadır.

Bu tesislerde yangın çıkma durumunda ve özellikle stok kömürler tutuştuğunda nelere mal olacağını bilmemek olmaz.

Aslında bir orman yangını çıkma ihtimaline karşı önceden santral çevresinde ateşin sıçramaması için hendekler açılmış olması gerekirken, yangının elini kolunu sallaya sallaya santrale girmesini kimse akıl yoluyla izah edemez.

Yangın tehdidi başladığında biraz fantezi olacak ama santrallerin çevresini buzdan duvarla örmek dahil her türlü önlemin alınması gerekmez miydi?

Bir Karadeniz fıkrasında yerdeki muzu kabuğunu gören Laz'ın birazdan düşeceğim demesi gibi biz de termik santrallerini yangından korumak için değil, yanması üzerine tezler oluşturduğumuz için sonunda onu da becerdik.

Bu da bana sigortadan para almak için kendi işyerini kundaklayan şeytanları düşündürdü.

An itibariyle alınan tedbirler, yangının başlangıcında alınsaydı bu kadar ağaç, hayvan ve insan canı yanmazdı. Bunun adına da liyakat deniyor.

Her soruna siyaseten bakmanın çukurlaştığı nokta ise MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter'in film karakteri Recep İvedik' i gerçek sanarak attığı TWEET tir.

Şahan Gökbakar'ın canlı 90 bin kişi eşliğinde verdiği edebi ve sosyal içerikli ders niteliğinde cevap ve verdiği ayar ise "İzzet Ulvi Amcasını" sanırım kendine getirmiştir.

Siyaset adamları ne denmeyeceğini çok iyi bilmezse kendileri bir kenara bırakılsa bile partilerini barajda boğarlar.

Bütün bunlar yapılırken yangın devam ediyordu...