Sakın oyları bölmeyin!

Aç kalırsınız.

Kaldık!

Açıkta kalırsınız.

Kaldık!

Demokrasisiz kalırsınız.

Kaldık!

Enflasyona ezilirsiniz.

Ezildik!

İrtica hortlar.

Hortladı!

Beka sorunu yaşanır.

Yaşanıyor!

Gelecekten umudunuz kalmaz.

Kalmadı.

Soygun, talan ve çalan kıymetli olur.

Oldu.

……

……

Bunların hepsi neden oldu biliyor musunuz?

Bu yalanlara inanıp, üstü kapalı tehditlerden korkup, inandığımız partiler küçük, oylar çöpe gitmesin diye oyları bölmediğimiz için başımıza geldi.

Bize parmak sallayanların hepsi siyaset insanı falan değil, sermayesi bizim umutlarımız olan siyaseti meslek edinmiş siyaset esnaflarıdır.

Bize oyları bölmeyin diyenlere elli yıldır bakıyorum, kendileri sürekli olarak amip gibi bölünerek yaşamlarını sürdürüyorlar.

Böyle olmasa “Züğürt Ağa” partileri hepi topu tane olarak üçü beşi geçmeyen oyları ile ittifaklarda yer bulabilirler mi?

Oy pusulası kefen bezi gibi metre ile ölçülür mü?

Peki, biz ne oluyoruz?

Hem sermaye, hem mal, hem de müşteri!

Ne güzel dünya değil mi?

Solun çiçek hastalığıdır içten bölünmek…

Marksist – Leninist

Troçkist

Maoist

Devrimci

Karşı devrimci

Oportünist

Revizyonist

1940’ların Meksika’sında erken kalkanın darbe yaptığı gibi solda da erken kalkan klik kurar, klik nüfusu beşi geçince fraksiyona geçilir ardından o tekrar bölünür ve bu süreç Pİ sayısındaki 3.14 devamı gibi sonsuza dek uzayıp giderdi.

Sol yapar da sağ yapmaz mı?

Sağcılar…

Merkez sağcılar…

Ilımlı sağcılar…

Aşırı sağcılar…

Radikal sağcılar…

Din eksenli sağcılar…

Milliyetçi sağcılar…

İki cenahında tek amacı siyaset esnafı olarak suyun başını tutup yandaşıyla, yoldaşıyla küpünü doldurmaktır.

Biri “Sandıktan biz çıkmazsak, siyasi darbe olmuş olur” diyor.

Öbürü “ Listelere falan kafa yormayın, köprüden önce son çıkıştır, tıpış tıpış oyunuzu bize atacaksınız.” diye parmak sallıyor.

Hanginiz bizden daha akıllı da; bize kime nasıl oy vereceğimizi dikte ediyor?

Umut veren yok, tehdit ile karışık sadaka dağıtan çok…

Kimin parasıyla?

Örneğin 25 yıl önce emekli olduğu halde hala çalışan ve gerçek bordrosu üzerinden vergi ödeyen benim paramla…

Öptüm hepinizi!

Yazı yazarken gördüğünü değil, söyleneni ve isteneni yazarsan senden iyisi yok.

İşine gelmeyen kaç para aldığını soruyor.

Efendiler!

Bursa, Bayburt değildir!

Bursa’da iş, ekmek, üretim, sanayi, ihracat ve üretilen yüksek katma değerin yanında TBMM’de 20 vekili vardır.

Ak Parti Bursa Milletvekili adayı Bakan, fabrika yemekhanelerinde karavana yiyip dert dinleyeceğine TOGG ile taksiye çıkarak, düğün arabası olarak siyaset yapıyorsa Bursa ile kafa buluyor demektir.

Tekstil İhracatçısı hem istihdam, hem katma değer yaratıyor, bir de üstüne zarar ediyor.

Dövizi yıllık % 45’te tutmak için baskı yaparken, doğalgaz, elektrik , işçilik gibi üretimin ana girdilerine yapılan % 200 zammı anlayamadıkları gibi yabancılara da anlatamıyorlar.

Bu ülkede emek yoğun sektör olan tekstil ve konfeksiyonu yapılan uygulamalarla adeta gözden çıkarmak akıl ile izah edilemez.

Bursalılık BTSO da konuşurken CANTIK-BABA- HEYKEL üçlemesi ile tarif edilmez…

Listelerde arıza var…

Deyince

Hemen öteki mahalleli derler.

Öteki mahallede durum aynı ile vakidir!

Adeta hangimiz daha kötü liste yaparız diye yarışa girmişler.

Örneğin; CHP 7 Milletvekili çıkarmış olsun.

Gün sonunda evli evine, köylü köyüne gidince kasada yine beş kalacak.

Soru şu!

İttifakın katma değeri nerede?

Ağa ile marabasının kasabaya giderken yaptığı işlem hacmi hesabına benzemiyor mu?

Bunu soramazsın çünkü senden akıllı olduğunu düşünen birileri “Bunları düşünmene gerek yok sen oyunu bize at, gerisine kafanı yorma” diye parmak sallıyor.

Haa! Muharrem beyin, birtakım şartlar öne sürüp Çankaya falan istemeden destek olurum lafına tav olmayın. Çankaya’yı istemez ama fıtratı gereği dershane kurmak için Beştepe’yi isteyebilir.

Bu kafa ile 20 yılda 11 yenilgi aldığınıza göre, çok zeki olduğunuzu düşünmenizde sorun yok ama sakın ola ki; halkı ahmak sanmayın.

Birazda yazıma itiraz edenlere cevap verelim.

Bu seçimlerde İYİ Parti’nin oy patlaması yapacağını ve Meral Hanımın “Ben başbakan olacağım”  iddiasının altını doldurabilecek bir sonuç alabileceği görüşümü ifade etmiş ve yazmıştım.

Ama sanırım Bursa İYİ Parti ya buna inanmamış ya da çantada keklik diyerek Meral hanımın sırtına binmiş, lay lay lom bir halde STK ların akşam yemeklerinde boy göstererek seçimlere giriyor.

Ya da ben yanılıyorum.

Ben mitingi meydana hakim bir terastan baştan sona izledim.

Ve gördüklerimi tek satırına fitne sokmadan yazdım.

Görüşüme katılmayan ve görüşlerini bildirenlere saygı duyarım ancak; benim, şimdi İYİ Parti’yi destekleyenlerden ve hatta listede olanlardan daha çok elini taş altına koyarak, bir zamanlar fikir önderi olduğu MHP den ayrılmış, İYİ Parti’ye gönül vermiş elli yıllık ülkücü dostlarım var.

Yazımı okuyup mesaj atmışlar benim tespitlerimden daha vahim ifadeleri var.

Burada yayınlamam ama ismi bende saklı kalmak üzere meraklısına telefonumdan gösterebilirim.

Bursa, bir Balıkesir de değildir. 

Bursa, Balıkesir’in iki katından iki fazla Milletvekili çıkarıyor.

Balıkesir İYİ Parti Milletvekili Adayı Dr. Turan Çömez’in ne zaman uyuduğunu ve hatta yemek yediğini gerçekten merak ediyorum.

Bir gün içinde hem birkaç televizyonda canlı yayına, hem de il ilçe ve köylere nasıl yetişiyor inanın aklım almıyor.

Futbolda bile performans başarısı koşu mesafesi ile ölçülürken İYİ Parti Bursa’dan böyle başarılı bir örnek gösterebilirler mi?

Bu performans ile TBMM’ye gidenler yedek oyuncu olarak sadece parmak kaldırırken, Çömez doğal olarak onların karar vericisi ve teknik direktörü olacaktır.

Bir Bursalı olarak bütün duygularımı en samimi şekilde onuncu köyden ifade ettiğimi sanıyorum.

Ve ben bile yaş 70 ‘e bir kala, seçimlerde finale 10’ kala oyları bölmeli miyim, yoksa bölmemeli miyim diye düşünürken gençler ne yapsın?

Kime oy atmayacağımı biliyorum, ama kime oy atacağımı hala bilmiyorum.