Öncelikle ben ithal aday değilim diyor ve Bursa’da TOGG ile taksiye çıktığına, düğün arabası olduğuna, yanında Ömür şef olsa da Cantık fırınında çalıştığına göre ithal aday kompleksimi yendiğimi söyleyeyim.
Davetine icabet etmek için Rize’den vazgeçtiğim Mustafa Varank’ı dinlerken, her şey pek de güzel olarak devam ediyor diye düşünüyorsun ama Bursa’nın gerçekler öyle mi?
Tarım arazilerine bırakın çivi çaktırmayı, çivi çakmanın düşünülmesine bile izin vermeyeceğiz derken mutlu oluyorsunuz ama an itibari ile toprağı tarım pırlantası olan Aksungur köyünde yapımı süren devasa fabrika inşaatı aklınıza gelince eski tas eski hamam olduğunu anlıyorsunuz.
Varank’a göre Bursa’mızın bir derdi yok, dert üstü murat üstü yaşayıp gidiyoruz.
YHT çok önemli olmadığını söyledi ve ikamesi olarak İstanbul - İzmir otoyolunun en çok Bursa’dan geçtiğinin altını çizdi.
Bursa’yı transit bir il olmaya mahkum ettiğini ve Bursa ekonomisine bir katkısı olmadığını söylemeyi unuttu.
Bir hatip olarak beğendim.
Hatta soru bile hazırlamıştım ama kısa kesince bir metin olarak kendisine teslim ettim.
Bursa’yı biraz daha tanımasında fayda var.
Onun otomotiv ve makine sektörünün başkenti ilan ettiği Bursa, siyaseten tercih edilen değil iş gücü ve kalifiye işçi kalitesiyle kendisini seçtirmiş bir kenttir.
Bugün makine sektörünün liderlerinin babaları bir zamanlar Kayhan Demirciler Çarşısında, kara tezgah dokuma ve şerit testereli marangoz makinaları yaparlardı.
Oto Yan Sanayi liderlerinin babaları Eski Yalova yolunda at arabalarına teker kasnağı, ok mili, eski otomobilleri kesip kamyonet, eski otobüslere tıpkısının aynısı yeni karoseri imalatı yaparlardı.
İpekçilik ile başlayan tekstil, balkan göçüye birlikte sabahlara kadar çalışan kara tezgahların çalıştığı mahaller yarattı.
Bugünün emek yoğun yapısı ile istihdam yaratan ihracatta yüz akı olan Bursa tekstilinin çıkış noktası budur.
Otomobil, makine ihracatını elbette çok önemsiyorum ama biri patent, diğeri kaliteli çelik ve yazılım olarak ithal girdileri yok yüksek olan sektörlerdir.
Sayın Bakan, 0,80 USD girişi olan ithal kumaşın, tamamen yerli ve milli olarak boya, terbiye ve konfeksiyon ile dış pazarlara ortalama 4.5 EURO olarak çıkmaktadır.
Bu yüksek katma değere rağmen ve AB’nin bize biçtiği tedarikçi rolüne rağmen, desteklenmek yerine üvey evlat muamelesi görmesi nedendir diye soracaktım.
Aslında kendilerine sunduğum soruları okurlarımla paylaşmak en doğrusudur diye düşünüyorum.
Sayın Bakanım
Bursa tekstili iş dünyası;
* Özellikle tekstil ve konfeksiyon ihracatçısı büyük sıkıntı yaşıyor… Tekstil ve konfeksiyon emek yoğun üretim biçimiyle istihdam yaratması ve dışa bağımlı olmayan yüksek katma değeri ile üvey evlat olarak görülmeyi hak etmiyor.
* %45 döviz artışına karşı, döviz olarak %200 ana üretim girdi zamları ( doğalgaz –elektrik) gelince dış piyasada rekabet şansını kaybediyorlar.
* Dövize baskı politikası, dövizin birden fazla fiyatı olması ve ihracat dövizinin önemli kısmını TL ye döndürme zorunluluğu işletmelerin öz sermayesini tüketiyor.
* Bu sürecin devam etmesi ihracatı, ihracatçıyı ve turizmi bitirir.
* Bürokratlar siyasi otoriteye dert anlatmamıza izin vermediği gibi önümüzü kesmekten, ihracatçıyı potansiyel suçlu görmekten vazgeçmiyorlar.
* Doğalgaz ve Elektriğe yapılan afaki zamlardan sonra geri dönüşleri olumlu buluyoruz ama üretim için kullanılan doğal gaz ve elektrik asla sübvansiyon destek kalemi olmamalıdır.
* Çarklar durduğu bir ekonomide doğalgazı bedava da verseniz tencere kaynamaz.
Diyor da siz ne diyorsunuz Sayın Bakanım?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman Gürçay
Varank’ı dinledim gözlerim açık!
Öncelikle ben ithal aday değilim diyor ve Bursa’da TOGG ile taksiye çıktığına, düğün arabası olduğuna, yanında Ömür şef olsa da Cantık fırınında çalıştığına göre ithal aday kompleksimi yendiğimi söyleyeyim.
Davetine icabet etmek için Rize’den vazgeçtiğim Mustafa Varank’ı dinlerken, her şey pek de güzel olarak devam ediyor diye düşünüyorsun ama Bursa’nın gerçekler öyle mi?
Tarım arazilerine bırakın çivi çaktırmayı, çivi çakmanın düşünülmesine bile izin vermeyeceğiz derken mutlu oluyorsunuz ama an itibari ile toprağı tarım pırlantası olan Aksungur köyünde yapımı süren devasa fabrika inşaatı aklınıza gelince eski tas eski hamam olduğunu anlıyorsunuz.
Varank’a göre Bursa’mızın bir derdi yok, dert üstü murat üstü yaşayıp gidiyoruz.
YHT çok önemli olmadığını söyledi ve ikamesi olarak İstanbul - İzmir otoyolunun en çok Bursa’dan geçtiğinin altını çizdi.
Bursa’yı transit bir il olmaya mahkum ettiğini ve Bursa ekonomisine bir katkısı olmadığını söylemeyi unuttu.
Bir hatip olarak beğendim.
Hatta soru bile hazırlamıştım ama kısa kesince bir metin olarak kendisine teslim ettim.
Bursa’yı biraz daha tanımasında fayda var.
Onun otomotiv ve makine sektörünün başkenti ilan ettiği Bursa, siyaseten tercih edilen değil iş gücü ve kalifiye işçi kalitesiyle kendisini seçtirmiş bir kenttir.
Bugün makine sektörünün liderlerinin babaları bir zamanlar Kayhan Demirciler Çarşısında, kara tezgah dokuma ve şerit testereli marangoz makinaları yaparlardı.
Oto Yan Sanayi liderlerinin babaları Eski Yalova yolunda at arabalarına teker kasnağı, ok mili, eski otomobilleri kesip kamyonet, eski otobüslere tıpkısının aynısı yeni karoseri imalatı yaparlardı.
İpekçilik ile başlayan tekstil, balkan göçüye birlikte sabahlara kadar çalışan kara tezgahların çalıştığı mahaller yarattı.
Bugünün emek yoğun yapısı ile istihdam yaratan ihracatta yüz akı olan Bursa tekstilinin çıkış noktası budur.
Otomobil, makine ihracatını elbette çok önemsiyorum ama biri patent, diğeri kaliteli çelik ve yazılım olarak ithal girdileri yok yüksek olan sektörlerdir.
Sayın Bakan, 0,80 USD girişi olan ithal kumaşın, tamamen yerli ve milli olarak boya, terbiye ve konfeksiyon ile dış pazarlara ortalama 4.5 EURO olarak çıkmaktadır.
Bu yüksek katma değere rağmen ve AB’nin bize biçtiği tedarikçi rolüne rağmen, desteklenmek yerine üvey evlat muamelesi görmesi nedendir diye soracaktım.
Aslında kendilerine sunduğum soruları okurlarımla paylaşmak en doğrusudur diye düşünüyorum.
Sayın Bakanım
Bursa tekstili iş dünyası;
* Özellikle tekstil ve konfeksiyon ihracatçısı büyük sıkıntı yaşıyor… Tekstil ve konfeksiyon emek yoğun üretim biçimiyle istihdam yaratması ve dışa bağımlı olmayan yüksek katma değeri ile üvey evlat olarak görülmeyi hak etmiyor.
* %45 döviz artışına karşı, döviz olarak %200 ana üretim girdi zamları ( doğalgaz –elektrik) gelince dış piyasada rekabet şansını kaybediyorlar.
* Dövize baskı politikası, dövizin birden fazla fiyatı olması ve ihracat dövizinin önemli kısmını TL ye döndürme zorunluluğu işletmelerin öz sermayesini tüketiyor.
* Bu sürecin devam etmesi ihracatı, ihracatçıyı ve turizmi bitirir.
* Bürokratlar siyasi otoriteye dert anlatmamıza izin vermediği gibi önümüzü kesmekten, ihracatçıyı potansiyel suçlu görmekten vazgeçmiyorlar.
* Doğalgaz ve Elektriğe yapılan afaki zamlardan sonra geri dönüşleri olumlu buluyoruz ama üretim için kullanılan doğal gaz ve elektrik asla sübvansiyon destek kalemi olmamalıdır.
* Çarklar durduğu bir ekonomide doğalgazı bedava da verseniz tencere kaynamaz.
Diyor da siz ne diyorsunuz Sayın Bakanım?