Zeki Müren'i sahne ve medya dünyası gözüyle yorumladığınızda, ihtişamı, lüksü seven ve bu yönünü çoğunu kendi tasarladığı abartılı sahne kostümlerinde gösterdiğini düşünürsünüz.
Beni rahatsız etmemesine rağmen en azından ben öyle düşünürdüm.
Aslında işin doğrusunu doğduğu ve kabrinin olduğu Bursa'da öğrenmek varken, Bodrum'da öğrenmek içimi acıtmadı değil...
Bütün mal varlığını sağlığında ve sonrasında hiçbir tartışmaya sebep olmayacak kadar net olarak T.E.V. ile Mehmetçik Vakfı'na bırakacak kadar "PAŞA" olan bu değerli hemşerimize Bursa olarak yeterince sahip çıkamamanın hüznünü yaşadım.
Zeki Paşa, Bodrum'da evinin duvarında asılı şiirinde kendisini şöyle ifade ediyor.
Kimsesizlerin kimsesiziyim; kimsesizim
Yalnızların yalnızıyım; yalnızım
Dertlilerin dertlisiyim; dertliyim
Âşıkların aşkıyım; âşıkım...
İsmim Mesut, göbek adım Bahtiyar
Yıllarca hep böyle bildiniz siz
Mesut Bahtiyar'dan şarkılar dinlediniz
Zeki Müren gibi sözü senet, her biri birer sanat eseri olan kostümleri ile sahneye çıktığında zamanın ve servisin durduğu, her programını masaları aylar öncesinden kapatılmış mekanlarda yapan ve döneminin en çok kazanan sanatçısının evini hayal etmek ne kadar zor iştir değil mi?
Hele bir kasetle kendini dünya starı görerek, mobilyasını, seramiklerini ve mutfağını İtalya'dan, salon takımını Fransa'dan getirttiğini ballandırarak anlatan yeni yetmelerin açtığı pencereden bakarsanız...
Zeki Müren'in evinin değil dünyanın, galaksinin en değerli ve ihtişamlı ürünleri ile donatıldığını düşünürsünüz.
Zeki Müren'in Bursa'da sergilenen kostümleri de gereken özen gösterilmediği için onun iç dünyasını yansıtmamaktadır.
Güzel Sanatlar Akademisi mezunu yorumcu, bestekâr, şair, desinatör, iç mimar olan Zeki Müren kalitesini Bodrum'daki evindeki sadelikte görüyorsunuz.
Ve o anda anlıyorsunuz ki;
Her birine ayrı isim verdiği pahalı taşlarla bezenmiş, ince oyalarla işlenmiş, ışıltılı kostümleri kendisi için değil, onu izleyenler, sevenler için diktirmiştir.
Zeki Müren'in Bodrum'daki sadelik, ev kokan müzesini gezerken aslında onun ne kadar komplekssiz ve dingin bir ruhu olduğuna tanık oluyorsunuz.
O Bodrum'da bu evin sahibi olduğu dönemde, Bodrum yarımadasının resmi kurum binaları ve hazine arazileri hariç yarısını alacak gücü olan bir insan sadece yaşamak için bir ev yaptırıyor.
Zeki Müren'e Bursa olarak sahip çıkamayıp, anılarını yaşatmayan, hatta üç beş kostümünü bile gerektiği gibi koruyamamanın ezikliğini yaşadım.
Ölüm yıldönümlerinde TEV in organize ettiği mezarı başında anma ve mevlit etkinlikleri olmasa Zeki Müren sanki Bursa'da hiç yaşamamış olacaktı.
Bizim ona sahip çıkmamız onun değerine bir şey katmaz aksine Bursa kent hafızasının sanat sayfasına altın harflerle yazılı bir eser eklemiş olur.
O kadar sade döşenmiş bir evi çok geç görüp ancak yazabildiğim için PAŞA'mızın affına sığınıyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Osman Gürçay
Zeki Müren Paşa ve Evi...
Zeki Müren'i sahne ve medya dünyası gözüyle yorumladığınızda, ihtişamı, lüksü seven ve bu yönünü çoğunu kendi tasarladığı abartılı sahne kostümlerinde gösterdiğini düşünürsünüz.
Beni rahatsız etmemesine rağmen en azından ben öyle düşünürdüm.
Aslında işin doğrusunu doğduğu ve kabrinin olduğu Bursa'da öğrenmek varken, Bodrum'da öğrenmek içimi acıtmadı değil...
Bütün mal varlığını sağlığında ve sonrasında hiçbir tartışmaya sebep olmayacak kadar net olarak T.E.V. ile Mehmetçik Vakfı'na bırakacak kadar "PAŞA" olan bu değerli hemşerimize Bursa olarak yeterince sahip çıkamamanın hüznünü yaşadım.
Zeki Paşa, Bodrum'da evinin duvarında asılı şiirinde kendisini şöyle ifade ediyor.
Kimsesizlerin kimsesiziyim; kimsesizim
Yalnızların yalnızıyım; yalnızım
Dertlilerin dertlisiyim; dertliyim
Âşıkların aşkıyım; âşıkım...
İsmim Mesut, göbek adım Bahtiyar
Yıllarca hep böyle bildiniz siz
Mesut Bahtiyar'dan şarkılar dinlediniz
Zeki Müren gibi sözü senet, her biri birer sanat eseri olan kostümleri ile sahneye çıktığında zamanın ve servisin durduğu, her programını masaları aylar öncesinden kapatılmış mekanlarda yapan ve döneminin en çok kazanan sanatçısının evini hayal etmek ne kadar zor iştir değil mi?
Hele bir kasetle kendini dünya starı görerek, mobilyasını, seramiklerini ve mutfağını İtalya'dan, salon takımını Fransa'dan getirttiğini ballandırarak anlatan yeni yetmelerin açtığı pencereden bakarsanız...
Zeki Müren'in evinin değil dünyanın, galaksinin en değerli ve ihtişamlı ürünleri ile donatıldığını düşünürsünüz.
Zeki Müren'in Bursa'da sergilenen kostümleri de gereken özen gösterilmediği için onun iç dünyasını yansıtmamaktadır.
Güzel Sanatlar Akademisi mezunu yorumcu, bestekâr, şair, desinatör, iç mimar olan Zeki Müren kalitesini Bodrum'daki evindeki sadelikte görüyorsunuz.
Ve o anda anlıyorsunuz ki;
Her birine ayrı isim verdiği pahalı taşlarla bezenmiş, ince oyalarla işlenmiş, ışıltılı kostümleri kendisi için değil, onu izleyenler, sevenler için diktirmiştir.
Zeki Müren'in Bodrum'daki sadelik, ev kokan müzesini gezerken aslında onun ne kadar komplekssiz ve dingin bir ruhu olduğuna tanık oluyorsunuz.
O Bodrum'da bu evin sahibi olduğu dönemde, Bodrum yarımadasının resmi kurum binaları ve hazine arazileri hariç yarısını alacak gücü olan bir insan sadece yaşamak için bir ev yaptırıyor.
Zeki Müren'e Bursa olarak sahip çıkamayıp, anılarını yaşatmayan, hatta üç beş kostümünü bile gerektiği gibi koruyamamanın ezikliğini yaşadım.
Ölüm yıldönümlerinde TEV in organize ettiği mezarı başında anma ve mevlit etkinlikleri olmasa Zeki Müren sanki Bursa'da hiç yaşamamış olacaktı.
Bizim ona sahip çıkmamız onun değerine bir şey katmaz aksine Bursa kent hafızasının sanat sayfasına altın harflerle yazılı bir eser eklemiş olur.
O kadar sade döşenmiş bir evi çok geç görüp ancak yazabildiğim için PAŞA'mızın affına sığınıyorum.