” Kadın olmak, kadın doğmak” ne kadar zor bir işmiş. Bazen kadın olmakla gurur duyarken, bazen cinsiyet değiştiresim geliyor.
İstanbul Sözleşmesi, kadın cinayetleri, tacizleri, tecavüzleri ülke sorunlarının en başına oturmuş durumda. Fakat ben size bunların hiç birinden bahsetmeyeceğim bu yazıda.
Evli yada bekar sürekli mücadeleci evi çekip çeviren toparlayıcı konumda olan kadınlığını unutanlardan, unutmak zorunda kalanlardan bahsedeceğim
Kadın edasıyla yaşarken erkeğin bir sürü rolünü de üstlenip yaşama devam etmek nasıl keyifli değil mi?. Tabii bu şakaydı. Bazı kadınların kaderi bu sanırım!
Bazı hemcinslerimiz analarından şanşlı doğuyor ve hayatlarını hep kadın gibi yaşıyorlar!
Güzellik ve estetik salonları, alış-veriş merkezleri, seyahatler,konken partileri vs.
Bir çok şımarıklık içindeler…
Üretmek yok, mücadele yok tüket babam tüket.
En çok kızdığım ise bu tarz kadınların çalışan, hayat mücadelesi veren emekçi kadınları beğenmemeleri, hakir görmeleri.
Ahh o üstten bakışlar yok mu….
Kadının kıyafetine ve saçına kadar eleştiren bakışlar.
Bu zavallı kadıncıklar kendilerine sunulan imkanlarla sadece bedenlerini değiştirebiliyorlar. Ama o küçücük beyinlerini geliştirmek için çabalamak, onlar için oldukça zahmetli, uzak ve zor. Laf aramızda zaten düşünmüyorlar bile. Kendilerini seçilmiş kişi olarak görüyorlar.
Bu kadar olmasa da zaman zaman “Kadın olduğumu hissetmek ve bunun sefasını sürmek istiyorum. Ne yalan söyleyeyim.” dediğinizi duyar gibiyim. Yalnız bu işin sefası her kadına göre değişken.
Ben sadece yaşamla iç içe mücadele veren kadınların da etraflarında ” Kadın” olduklarının hatırlanmasını istiyorum.
O kadar çok kadın var ki bunu yaşayamayan.
Onlar için derinden üzülüyorum.
Dedim ya ” Kadın olmak, kadın doğmak” zor iş.
Yaz yaz bitmez ama ben burada bitiriyorum .
Kadınlığınızı unutmadan yaşamanız dileğiyle….
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özlem Üney
Kadın olmak, kadın doğmak…
” Kadın olmak, kadın doğmak” ne kadar zor bir işmiş. Bazen kadın olmakla gurur duyarken, bazen cinsiyet değiştiresim geliyor.
İstanbul Sözleşmesi, kadın cinayetleri, tacizleri, tecavüzleri ülke sorunlarının en başına oturmuş durumda. Fakat ben size bunların hiç birinden bahsetmeyeceğim bu yazıda.
Evli yada bekar sürekli mücadeleci evi çekip çeviren toparlayıcı konumda olan kadınlığını unutanlardan, unutmak zorunda kalanlardan bahsedeceğim
Kadın edasıyla yaşarken erkeğin bir sürü rolünü de üstlenip yaşama devam etmek nasıl keyifli değil mi?. Tabii bu şakaydı. Bazı kadınların kaderi bu sanırım!
Bazı hemcinslerimiz analarından şanşlı doğuyor ve hayatlarını hep kadın gibi yaşıyorlar!
Güzellik ve estetik salonları, alış-veriş merkezleri, seyahatler,konken partileri vs.
Bir çok şımarıklık içindeler…
Üretmek yok, mücadele yok tüket babam tüket.
En çok kızdığım ise bu tarz kadınların çalışan, hayat mücadelesi veren emekçi kadınları beğenmemeleri, hakir görmeleri.
Ahh o üstten bakışlar yok mu….
Kadının kıyafetine ve saçına kadar eleştiren bakışlar.
Bu zavallı kadıncıklar kendilerine sunulan imkanlarla sadece bedenlerini değiştirebiliyorlar. Ama o küçücük beyinlerini geliştirmek için çabalamak, onlar için oldukça zahmetli, uzak ve zor. Laf aramızda zaten düşünmüyorlar bile. Kendilerini seçilmiş kişi olarak görüyorlar.
Bu kadar olmasa da zaman zaman “Kadın olduğumu hissetmek ve bunun sefasını sürmek istiyorum. Ne yalan söyleyeyim.” dediğinizi duyar gibiyim. Yalnız bu işin sefası her kadına göre değişken.
Ben sadece yaşamla iç içe mücadele veren kadınların da etraflarında ” Kadın” olduklarının hatırlanmasını istiyorum.
O kadar çok kadın var ki bunu yaşayamayan.
Onlar için derinden üzülüyorum.
Dedim ya ” Kadın olmak, kadın doğmak” zor iş.
Yaz yaz bitmez ama ben burada bitiriyorum .
Kadınlığınızı unutmadan yaşamanız dileğiyle….