Bursaspor camiası basketbol ve futbolda alınan sonuçlar neticesinde güzel bir hafta sonu geçirdi.
Özellikle Amed karşılaşması sonrasında büyük bir linç kampanyasına maruz kalan Yeşil-Beyazlı camia için her iki kulvarda alınan neticeler biraz olsun moralleri yerine getirdi.
Önce futbol ile başlayalım;
Malum takım ile yaşananlar maalesef tüm Türkiye’ye yalan yanlış ve abartılı bir şekilde paylaşıldı.
Tabii burada en büyük yanlış sezonun ilk maçında Diyarbakır’da yaşananlardı.
Gencecik çocukların maç öncesi otelde maruz kaldıkları travmayı,
Zırhlı araçlar içinde stadyuma giderken yaşadıkları korkuları,
Sahaya atılan delici-kesici aletleri,
Binlerce kişinin ettiği küfürleri,
Atılan sloganları ve sallanan bayrakları tüm Türkiye’ye gösteremedik, duyuramadık.
Bu anlamda da başta kulübü yönetenler olmak üzere Bursaspor’u orada yalnız bırakan Bursa şehrindeki tüm siyasiler suçludur.
Aslında saha içi olaylara baktığımızda orada yaşananların belki de onda biri Bursa’da yaşandı. Üstelik sahaya da delici-kesici alet değil, su fırlatıldı.
Tabii ki bunların hiçbirini tasvip etmiyoruz, özellikle de açılan pankartların kabul edilmesi imkânsız. Ama atalarımızın dediği gibi “Rüzgâr ekersen, fırtına biçersin”.
Yukarıda belirttiğim gibi asıl yanlış Diyarbakır’da yaşananları ülke çağına yayamadık.
Bu yanlıştan önce yapılan daha büyük hata ise aralarındaki husumet yıllar öncesine dayayan iki kulübü aynı gruba vermekle gerçekleşti. Akabinde her iki maçı seyircisiz oynatmamak, yapılan yanlışın katmerlisi oldu.
Tüm bu yanlışların üzerine, ilk maçı naklen yayınlanmasına izin vermemekle “Alın, istediğinizi yapın” demekle eşdeğer oldu…
Onlar da istedikleri yaptılar maalesef…
Bu psikolojik yıpranmanın akabinde grubun iddialı takımlarından Esenler Erokspor karşısında, üstelik sakat ve cezalılarımızın çok olduğu ve maçın başında 2-0 geriye düştüğümüz bir atmosferde 1 puan çıkarmak kesinlikle çok iyi bir sonuç oldu.
Bu tarz skor ve geri dönüşler gençlerin özgüveni bakımından da iyi olacaktır.
Basketbolda ise zaten dar olan kadro, Ahmet Düverioğlu’nun ayrılmasıyla daha da daraldı.
Bir de hafta içi Avrupa arenasında yaşanan kayıp moralleri iyice bozmuştu.
Fakat Bursa’da oynanan maçta Aliağa Petkim karşısında alınan galibiyet bir nebze olsun krizi durdurdu. Lakin özellikle pota altında uzun rotasyonunda yaşanan kriz bu sezon için hemen tüm hedefleri sekteye uğratacak gibi duruyor. Keza o bölgede Zach Aguste, David Dudzinski ve Yiğitcan Saybir’in neredeyse her maç 30’ar dakikalık bu tempoya ne kadar dayanabilecekleri büyük bir soru işareti.
Yine de bütçe bakımından bakıldığında rakiplerinden kat ve kat iyi işler çıkaran Potanın Timsahlarını yürekten tebrik etmek gerekiyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Sinan Çavun
Güzel bir hafta sonu
Bursaspor camiası basketbol ve futbolda alınan sonuçlar neticesinde güzel bir hafta sonu geçirdi.
Özellikle Amed karşılaşması sonrasında büyük bir linç kampanyasına maruz kalan Yeşil-Beyazlı camia için her iki kulvarda alınan neticeler biraz olsun moralleri yerine getirdi.
Önce futbol ile başlayalım;
Malum takım ile yaşananlar maalesef tüm Türkiye’ye yalan yanlış ve abartılı bir şekilde paylaşıldı.
Tabii burada en büyük yanlış sezonun ilk maçında Diyarbakır’da yaşananlardı.
Gencecik çocukların maç öncesi otelde maruz kaldıkları travmayı,
Zırhlı araçlar içinde stadyuma giderken yaşadıkları korkuları,
Sahaya atılan delici-kesici aletleri,
Binlerce kişinin ettiği küfürleri,
Atılan sloganları ve sallanan bayrakları tüm Türkiye’ye gösteremedik, duyuramadık.
Bu anlamda da başta kulübü yönetenler olmak üzere Bursaspor’u orada yalnız bırakan Bursa şehrindeki tüm siyasiler suçludur.
Aslında saha içi olaylara baktığımızda orada yaşananların belki de onda biri Bursa’da yaşandı. Üstelik sahaya da delici-kesici alet değil, su fırlatıldı.
Tabii ki bunların hiçbirini tasvip etmiyoruz, özellikle de açılan pankartların kabul edilmesi imkânsız. Ama atalarımızın dediği gibi “Rüzgâr ekersen, fırtına biçersin”.
Yukarıda belirttiğim gibi asıl yanlış Diyarbakır’da yaşananları ülke çağına yayamadık.
Bu yanlıştan önce yapılan daha büyük hata ise aralarındaki husumet yıllar öncesine dayayan iki kulübü aynı gruba vermekle gerçekleşti. Akabinde her iki maçı seyircisiz oynatmamak, yapılan yanlışın katmerlisi oldu.
Tüm bu yanlışların üzerine, ilk maçı naklen yayınlanmasına izin vermemekle “Alın, istediğinizi yapın” demekle eşdeğer oldu…
Onlar da istedikleri yaptılar maalesef…
Bu psikolojik yıpranmanın akabinde grubun iddialı takımlarından Esenler Erokspor karşısında, üstelik sakat ve cezalılarımızın çok olduğu ve maçın başında 2-0 geriye düştüğümüz bir atmosferde 1 puan çıkarmak kesinlikle çok iyi bir sonuç oldu.
Bu tarz skor ve geri dönüşler gençlerin özgüveni bakımından da iyi olacaktır.
Basketbolda ise zaten dar olan kadro, Ahmet Düverioğlu’nun ayrılmasıyla daha da daraldı.
Bir de hafta içi Avrupa arenasında yaşanan kayıp moralleri iyice bozmuştu.
Fakat Bursa’da oynanan maçta Aliağa Petkim karşısında alınan galibiyet bir nebze olsun krizi durdurdu. Lakin özellikle pota altında uzun rotasyonunda yaşanan kriz bu sezon için hemen tüm hedefleri sekteye uğratacak gibi duruyor. Keza o bölgede Zach Aguste, David Dudzinski ve Yiğitcan Saybir’in neredeyse her maç 30’ar dakikalık bu tempoya ne kadar dayanabilecekleri büyük bir soru işareti.
Yine de bütçe bakımından bakıldığında rakiplerinden kat ve kat iyi işler çıkaran Potanın Timsahlarını yürekten tebrik etmek gerekiyor.