Mübarek Ramazan gelmiş, artık manevi duygulara gark olma vakti değil mi?
Ama nasıl olacak?
Gün başladı, dışarıya çıktık. Arabanız varsa benzin, yoksa ulaşım ücretleri dert!
İşyerinizde; hergün fiyatları yükselen malzemeler, ısınma, kira, elektrik, eleman, sigorta, vergiler dert! Evinizde; doğalgaz, elektrik,su, cep telefon faturaları dert!
Marketlere girmek, pazara çıkmak, kasaba girmek dert! Tekel maddelerini aklınıza getirmek ya da akşamları bir restaurantta keyif yapmayı düşünmek bile dert!
Günden güne eriyen gelirinizle, eski standardınızı hızla kaybetmeniz dert! Sezon başında ortaya atlayan bir yönetici taklitçisi ve futbolcu olduklarını sanan güruh yüzünden, 2.lige doğru itilen Bursaspor’u izlemek dert!
Geçen günlerden birinde bu duygular içinde otururken birden yanıbaşımızdaki cami hoparlöründen gelen canhıraş sesle irkildim.
Müezzinin sesi o kadar yüksek çıkıyordu ki çok uzaklardan duyulduğuna eminim.
Acaba onun da mı sinirleri bozuktu? Oysa bildiğim kadarıyla, doktorlar ve öğretmenlerle maaşları aynı hatta daha da yüksek olmalıydı.
Yani geçim sıkıntısı yaşamadıkları düşünülebilirdi.
Ancak daha sonra özellikle dikkat ettiğimde farklı bölgelerde de ezanın çok yüksek perdeden yayınlandığını duydum. Bu tavır, sanki gelenekselleşmişti.
Konuyu iyi bilen biri olarak kendi görüşümü belirtme hakkım olduğunu düşünüyorum. Ben henüz 12 yaşında mahalle camimizde müezzinlik yaptım.
Günde 5 vakit, minarenin içinden döner merdivenleri tırmanarak şerefeye çıkmak, orada ellerimi kulaklarıma koyarak çıplak sesle ezanı okurken minarenin çevresinde tam bir tur atmak gibi bir ritüelin keyfini yaşadım sayısız kez.
Sesimin çok uzaklardan bile duyulduğunu düşünür, tepelerden her yere hakim olmanın hazzını çıkarırdım.
Şimdi yapılan nedir?
Özellikle hastalar ve çocuklar için!
Ramazan ayının geleneklerinden biri de sahur vaktinin geldiğini bildiren davulculardır. Bursa’da davulcular Emirsultan semtinde davul çalmazlar. Evlerin kapı zillerine basarlar.
Bunda; Emirsultan Hazretlerinin davul sesinden rahatsız olması nedeniyle, açıklanamayan olayların yaşanmasının etkisi olduğu düşünülür!
Bu arada davul sesiyle ilgili ilginç bir anımı da yazayım.
Çocukluğumuzun bir döneminde dayımların Alman misafirleri olmuştu.
Bize çok ilginç gelmişlerdi. Sonra bir gün apar topar gittiklerini öğrendik.
Gitme nedenleri oldukça şaşırtıcı ve komikti! Misafirliklerinin son günleri Ramazan Ayına denk gelmiş. Sahurda bahçeye giren davulcudan çok korkmuşlar ve bunun kendileri için özellikle yapıldığını düşünerek evi o gün terketmişler.
Neyse!
Acı başladık, tebessümle bitirdik.
Gelecek günlerin daha aydınlık olması umuduyla!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Suat Sapan
Aykırı Yazı!
Mübarek Ramazan gelmiş, artık manevi duygulara gark olma vakti değil mi?
Ama nasıl olacak?
Gün başladı, dışarıya çıktık.
Arabanız varsa benzin, yoksa ulaşım ücretleri dert!
İşyerinizde; hergün fiyatları yükselen malzemeler, ısınma, kira, elektrik, eleman, sigorta, vergiler dert!
Evinizde; doğalgaz, elektrik,su, cep telefon faturaları dert!
Marketlere girmek, pazara çıkmak, kasaba girmek dert!
Tekel maddelerini aklınıza getirmek ya da akşamları bir restaurantta keyif yapmayı düşünmek bile dert!
Günden güne eriyen gelirinizle, eski standardınızı hızla kaybetmeniz dert!
Sezon başında ortaya atlayan bir yönetici taklitçisi ve futbolcu olduklarını sanan güruh yüzünden, 2.lige doğru itilen Bursaspor’u izlemek dert!
Geçen günlerden birinde bu duygular içinde otururken birden yanıbaşımızdaki cami hoparlöründen gelen canhıraş sesle irkildim.
Müezzinin sesi o kadar yüksek çıkıyordu ki çok uzaklardan duyulduğuna eminim.
Acaba onun da mı sinirleri bozuktu?
Oysa bildiğim kadarıyla, doktorlar ve öğretmenlerle maaşları aynı hatta daha da yüksek olmalıydı.
Yani geçim sıkıntısı yaşamadıkları düşünülebilirdi.
Ancak daha sonra özellikle dikkat ettiğimde farklı bölgelerde de ezanın çok yüksek perdeden yayınlandığını duydum. Bu tavır, sanki gelenekselleşmişti.
Konuyu iyi bilen biri olarak kendi görüşümü belirtme hakkım olduğunu düşünüyorum.
Ben henüz 12 yaşında mahalle camimizde müezzinlik yaptım.
Günde 5 vakit, minarenin içinden döner merdivenleri tırmanarak şerefeye çıkmak, orada ellerimi kulaklarıma koyarak çıplak sesle ezanı okurken minarenin çevresinde tam bir tur atmak gibi bir ritüelin keyfini yaşadım sayısız kez.
Sesimin çok uzaklardan bile duyulduğunu düşünür, tepelerden her yere hakim olmanın hazzını çıkarırdım.
Şimdi yapılan nedir?
Özellikle hastalar ve çocuklar için!
Ramazan ayının geleneklerinden biri de sahur vaktinin geldiğini bildiren davulculardır.
Bursa’da davulcular Emirsultan semtinde davul çalmazlar. Evlerin kapı zillerine basarlar.
Bunda; Emirsultan Hazretlerinin davul sesinden rahatsız olması nedeniyle, açıklanamayan olayların yaşanmasının etkisi olduğu düşünülür!
Bu arada davul sesiyle ilgili ilginç bir anımı da yazayım.
Çocukluğumuzun bir döneminde dayımların Alman misafirleri olmuştu.
Bize çok ilginç gelmişlerdi. Sonra bir gün apar topar gittiklerini öğrendik.
Gitme nedenleri oldukça şaşırtıcı ve komikti!
Misafirliklerinin son günleri Ramazan Ayına denk gelmiş. Sahurda bahçeye giren davulcudan çok korkmuşlar ve bunun kendileri için özellikle yapıldığını düşünerek evi o gün terketmişler.
Neyse!
Acı başladık, tebessümle bitirdik.
Gelecek günlerin daha aydınlık olması umuduyla!