Siyaseti üst düzey yapanlara ve özellikle "seçilmişlere" bakınca nerede yanlış yaptığımızı biliyorum artık.
Demokrasiyi anlamamış olmanın verdiği rehavet maalesef bedel ödetiyor ve önümüzdeki uzun yıllar ödetecek. Sağ veye Sol, hiç farketmiyor.
Hata, önceliği siyasetçiyi yaratan kaynakta.
Yani sende, yani bende, kısacası, hepimizde. Ötesi berisi yok! "Önce İnsan" demeyi bir türlü öğrenemiyoruz. Öğrenemeyince, "önce ben" diyenlerin yanımızdan sıyrılıp, tepemize çıkışlarını, sonrasında, tepeden bakışlarını, izleyip, kısa süre içinde yaptıklarına katlanmayı öğreniyoruz.
Kendi yaşamımızı değil, başkalarının konforunu düşünür hale gelişimiz, kolay açıklanabilir bir durum değil.
Halini, ahvalini bildiğimiz, kapasitesini tarttığımız insanların ani değişen, yükselen yaşam standartlarını sorgulamak yerine, onun bu konforunu arttırması için destek vermiyor muyuz?
Etrafınıza bir bakın, sonra arkanıza yaslanıp bir düşünün, yola birlikte çıktığınız sokak, sıra arkadaşlarınızı.
Okul, kışla, belki en çaresiz, en zavallı ve aciz kaldığımız hastane kapısı, koğuşu...
Birgün karşınıza, gücün, kuvvetin, kudretin sembolü değil, ta kendisi oluvermiş biri çıkıveriyor.
Senden, benden biri...
Nasıl olmuş, ne olmuş da, böyle olmuş?
Anlamak mümkün değil, çünkü bütün yaşamını o fırsat anı için planlamış, programlamış, eline geçince golünü atmış, yükünü tutmuş, içinde birikenleri kusacağı makam ve mevkiye gelince, hafızasını kaybedip, kim olduğunu unutmuş.
E, unutkanlık şart.
Kim olduğunu, nereden geldiğini, servetin ve gücün kaynağını bilenleri unutmuş geçmişinde.
İnsan olduğunu unutmuş.
Gördüğü her şeyi elde etmeye çalışırken, başkalarının hakkarını unutmuş.
Onurlu yaşamını, bir lokma, bir hırka hayatını unutmuş.
Bir bakmış ki, bunları unutunca, hayat bir başka güzel, yeri gelmiş, kendisini bile unutuvermiş.
Cesareti artmış, arsızlığı, edepsizliği, başarı hikayesine ekleyivermiş.
Aslında, aynı kişi, erişip, ulaşıp üzerindeki kiri temizlesen gerçek çıkacak ama, kirini çamurunu öyle bir gururla taşıyor ki, öyle bir yakıştırmış ki kendine.
Kendi temizliğinden utanıp, yanına çıkmaya bile cesaret edemiyorsun.
Deterjan reklamında dediği gibi; "Kirlenmek güzeldir"...
..........
Bugün 10 Ocak Gazeteciler Günü.
Öncelikle ben Gazeteci değilim. "Gazeteci" olmak gibi bir becerim yok. Köşe yazma gayretim, köşe buldukça yazmak gibi bir alışkanlığım var.
Onurunu, haysiyetini, kimlik ve kişiliğini kaleminde taşıyan, yaptığı işe saygı duyan bütün Gazeteci dostların bu günü kutlu olsun...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yüksel Civelek
Halkı anlamak
Siyaseti üst düzey yapanlara ve özellikle "seçilmişlere" bakınca nerede yanlış yaptığımızı biliyorum artık.
Demokrasiyi anlamamış olmanın verdiği rehavet maalesef bedel ödetiyor ve önümüzdeki uzun yıllar ödetecek.
Sağ veye Sol, hiç farketmiyor.
Hata, önceliği siyasetçiyi yaratan kaynakta.
Yani sende, yani bende, kısacası, hepimizde.
Ötesi berisi yok!
"Önce İnsan" demeyi bir türlü öğrenemiyoruz. Öğrenemeyince, "önce ben" diyenlerin yanımızdan sıyrılıp, tepemize çıkışlarını, sonrasında, tepeden bakışlarını, izleyip, kısa süre içinde yaptıklarına katlanmayı öğreniyoruz.
Kendi yaşamımızı değil, başkalarının konforunu düşünür hale gelişimiz, kolay açıklanabilir bir durum değil.
Halini, ahvalini bildiğimiz, kapasitesini tarttığımız insanların ani değişen, yükselen yaşam standartlarını sorgulamak yerine, onun bu konforunu arttırması için destek vermiyor muyuz?
Etrafınıza bir bakın, sonra arkanıza yaslanıp bir düşünün, yola birlikte çıktığınız sokak, sıra arkadaşlarınızı.
Okul, kışla, belki en çaresiz, en zavallı ve aciz kaldığımız hastane kapısı, koğuşu...
Birgün karşınıza, gücün, kuvvetin, kudretin sembolü değil, ta kendisi oluvermiş biri çıkıveriyor.
Senden, benden biri...
Nasıl olmuş, ne olmuş da, böyle olmuş?
Anlamak mümkün değil, çünkü bütün yaşamını o fırsat anı için planlamış, programlamış, eline geçince golünü atmış, yükünü tutmuş, içinde birikenleri kusacağı makam ve mevkiye gelince, hafızasını kaybedip, kim olduğunu unutmuş.
E, unutkanlık şart.
Kim olduğunu, nereden geldiğini, servetin ve gücün kaynağını bilenleri unutmuş geçmişinde.
İnsan olduğunu unutmuş.
Gördüğü her şeyi elde etmeye çalışırken, başkalarının hakkarını unutmuş.
Onurlu yaşamını, bir lokma, bir hırka hayatını unutmuş.
Bir bakmış ki, bunları unutunca, hayat bir başka güzel, yeri gelmiş, kendisini bile unutuvermiş.
Cesareti artmış, arsızlığı, edepsizliği, başarı hikayesine ekleyivermiş.
Aslında, aynı kişi, erişip, ulaşıp üzerindeki kiri temizlesen gerçek çıkacak ama, kirini çamurunu öyle bir gururla taşıyor ki, öyle bir yakıştırmış ki kendine.
Kendi temizliğinden utanıp, yanına çıkmaya bile cesaret edemiyorsun.
Deterjan reklamında dediği gibi;
"Kirlenmek güzeldir"...
..........
Bugün 10 Ocak Gazeteciler Günü.
Öncelikle ben Gazeteci değilim.
"Gazeteci" olmak gibi bir becerim yok. Köşe yazma gayretim, köşe buldukça yazmak gibi bir alışkanlığım var.
Onurunu, haysiyetini, kimlik ve kişiliğini kaleminde taşıyan, yaptığı işe saygı duyan bütün Gazeteci dostların bu günü kutlu olsun...