Bizi Orta Çağ karanlığından çıkarıp, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için canla başla çalıştın.
Kazanamayız diyenlerin aksine İnadığın zafere Türk Milletini de inandırdın ve yaşattın.
Önümüze hedefler koymakla kalmakla kalmadın, izleyeceğimiz yolu gösterirken, benim söylediklerim bilime ters düşerse, bilimi seçin diyecek kadar özgüven sahibi olarak bilime inandın.
Bütün dünyaya “Yurtta sulh cihanda sulh” diyerek barışın değerini ve önemini öğretmiştin.
Barışın değerini bilmeyenlere 1930’larda Faşist Hitler’in önüne geçilmezse dünyayı felakete sürükleyeceğini söyleyip uyarmıştın.
Dinlemeyenler, anlamayanlar 50 milyon insanın ölümünden sorumlu oldular.
Toplumların eğitim ile çalışarak refaha kavuşacağını söylerken, bir yandan örnek çiftlik oluşturarak tarımın şart olduğunu, öte yandan banka ve sanayi tesisleri kurarak sanayileşmenin önünü açmıştın.
İzmir İktisat Kongresinde söylediklerin ve koyduğun hedefler, dünya ekonomi model belirlemede sağdan sola savrulurken, hala geçerliğini koruyan karma ekonomik modelin temelleri idi.
“Köylü milletin efendisidir” sözünün karşılığını dün gıda ve tarım üretiminde kendine yetecek üç beş ülkeden biriyken, bugün ülkeyi ithalat cenneti yapacağız diye cehenneme çevirenlerden alıyoruz.
Din ve inanç özgürlüğünün temeli olan laisizmi getirdin ama cehaleti erdem gösterenler tarafından dinsizlik ile suçlandın.
Müslümanlığın tek referansı olan Kuran-ı Kerimi tercüme ettirip herkesin öğrenmesini istedin ama siyasal islamın tuzağına takılarak, kerameti kendinden menkul tarikatların eline düştük.
Başöğretmenim!
Birbirimize saygımız yok.
Birbirimize tahammül edemiyoruz.
Tek doğruyu kendimizin söylediğini sanıyoruz.
İlimi, bilimi ve üretimi terk ettik.
Vatan milliyetçiliği yerine slogan milliyetçiliği yapanların oluşturduğu kaygan zeminlerin oyuncağı olduk.
Yalan rüzgarlarında savrulup gidiyoruz.
“ "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." derken vazgeçilmez olmadığını ne kadar naif bir şekilde ifade etmiştin ama günümüzde “Bensiz güneş bile doğmaz” diyenlere karşılık “ Sensiz güneş doğmaz” diye alkış tutanların ülkesi olduk.
Bu ölümlü dünyada varsıllığı her türlü değerin üzerinde tutanların, köşe başlarını tuttuğu bir ülkede yaşamanın zorluğu ve acısı içerisinde öğrettiklerini uygulayamadık ve gösterdiğin hedeflere varmadık.
Seni andığımız özel günlerde bile “çalışıyoruz” diyemiyoruz ve utanmadan “izindeyiz” diyebiliyoruz.
Başöğretmenim!
Biz bu sene de sınıfta kaldık.