Gönlü gökyüzü gibidir babaların; rüzgar olur eser, bulut olur gürler yağar, güneş olur ısıtır, ay yıldız olur aydınlatır.

Soğuk iklimlerde titreyip sığınmayı öğrendiğimiz tek korunaklı kovuk babadır.

Bir ağacın dalları anne, çocukları meyveleri ise baba da o ağacın gövdesidir, kökleridir.

Çünkü çocuklar her zaman o gövdeye sarılır, köklerinden güç alırlar.

Bir evin temeli, çatısı, anne ise o evin direkleri, duvarları da babadır. Çocuklar yaşadığı evin duvarlarına yaslandığında güven bulur, direklerinin yıkılmaz olduğunu hissettiğinde mutlu olurlar.

Gözyaşlarını omuzunda dindirebileceğin, dizine başını huzurla bırakabileceğin en güvenilir limandır baba...

Baba çocuklarının şemsiyesi, cesaret abidesi, çocuklarının pelerinsiz kahramanı, yılmaz yorulmaz bekçisidir. Ayrıca ocağının daimi koruyucusudur.

Baba diyardır; uzak kaldığında sılaya benzetilen, gurbeti özlemi keşkelere dönüştüren, varlığında şen şarkıları keyiflendiren, kederleri yağ gibi eriten, zorluklara direnen, imdada yetişendir ve her daim kurtarıcıdır baba.

Ne kadar hayatta azimli durursa evladı da azimli durur, baba neşeyle güler, mutlu olursa evladı da mutlu olur, baba yaşadığı sürece evladı da yaşar.

Annelerin ayakları altına serilen cennetin orta kapısıdır baba.

O orta kapı yani baba ocağı öyle sıcacıktır ki, odun kömür yanmasa bile asla üşütmez.

Çünkü baba evinde tadarız ilk lokmalarımızı, bu yüzdendir çocuklarının boğazından haram lokma geçirmemek için ailesi için çalışıp çabalayan ve onlara adab-ı muaşereti öğretendir.

Babalar iç sesiyle düşünür, iç sesiyle sever, iç sesiyle korur ve yalnız ağlar!

Anneler gibi gözyaşını, öfkesini, sevgisini dışarı vermeyip içeri döktüğü için babaların duası da bedduası da geçer!

Babalar çocuklarını kollarının arasına aldığında acılar son bulur, dertler biter, hayat neşeyle devam eder..

Babam varken bana hiçbir sey olmaz, kimse beni üzemez zarar veremez der arkamda sırtımı yasladığım yıkılmaz bir dağın olduğunu bilirdim.

Varlığı koca bir çınar, evimizin duvarları, direkleri olarak hissettiğim, gücümü kuvvetimi ondan aldığım adam sağ tarafımdı.

Babam öyle sevgisini pek belli etmezdi.

Mesela; öyle ağzı dolu dolu "kızım seni çok seviyorum" dediğini hiç duymadım, hiç dizlerine oturamadım, saçlarımı dahi okşadığını hiç görmedim.

Kızdığı zaman bakışlarıyla kızar, sevdiği zaman gözleriyle sever, anlatmak istediği her şeyi gözleriyle anlatırdı. Hep ciddiydi ve biraz tırsardık ama duygulandığı zaman karşımızda küçücük bir çocuk ağlıyor zannederdik.

Babam da babalığın asaletini bilenler gibi sessiz ağlar, sessiz güler, sessiz sever, sessiz yaşardı!

Sevinçliyse türkü söylerdi, öfkeliyse hiç konuşmazdı, kederliyse gözlerini sildiği mendil hep elindeydi. "Hak etmediğiniz hiçbir şeyi almayın, kimsenin bağında bahçesinde ki meyveye el uzatmayın, evde ki olup biteni dışarı götürmeyin, dışarda olup biteni eve getirmeyin" öğütleri hala kulaklarımda çınlar durur.

Seni çok seviyorum yavrum deyip dizlerinde oturtmasa da, saçlarımı okşayıp doya doya bağrına basmasa da sesiyle nefesiyle bile verdiği huzur, güven, dik duruşu ve "ben çok zengin bir adamım, çünkü hayırlı bir evlat yetiştirdim" sözü ömre bedel.

Yaşamak için ihtiyaç duyduğum tek ülke babamın yüreğiydi, düşmemek için tuttuğum tek el babamın elleriydi.

Bu miras bana ömür boyu yetecek...

Bir baba evladı için çok şey yapabilir. Ancak evlat baba için daha fazla şey yapmalıdır.

Babanız nasıl sizin elinizden tuttuysa, siz de onu el üstünde tutun.

Babanıza iyi bakın, dahasından fazlasından çok zaman geçirmeye gayret edin temennisiyle yazdım.

Sanırım kıskançlığımın tuttuğu kişiler, babası hayatta olan insanlar..!

Herkesin her şeyi olsun ama benim babam yaşasaydı yeterdi diyorum.

Sağınız gidince büyüyor, olgunlaşıyorsunuz! Babasız hayat anlamını yitiriyor ve yalan dünyanın yalancıları ile hayata devam ediyorsunuz!

Geç olmadan ayrılıklara fırsat vermeyin diyerek, kızları için "yar, bağır, ilk sevda, can simidi" olan babaların gününü kutluyor, daha nice babalı günleriniz ve hayırlı evlatlarınız olsun diliyorum.