Türkiye’de din işlerinin Diyanet İşler Başkanlığı’na bırakılmayacak kadar ciddi ve önemli olduğu her geçen gün daha iyi anlıyoruz.

Öyle ağızlardan öyle şeyler çıkıyor ki; din, akıl, mantık süzgecini delecek kadar abuk sabuk, anlamsız ve temelsiz yorumlar dini değerlerimizi aşındırıyor.

Bu kadar da olmaz, diyanetin buna müdahale etmesi gerekir dediğimiz bir saçmalığın kaynağının diyanet olması ne kadar acı değil mi?

Fakirlere cennet müjdeleyip yoksulluğu kutsallaştırarak ALLAH’ın adaletini sorgulatacak kadar ileri gidiyorlar.

Zamların ALLAH tarafından yapıldığını söyleyen birinin psikiyatr acil servisinde tedavi altına alınması gerekirken söylediğinle kalıyor.

Cennetin sadece erkeklerin sınırsız güçleri ile hurilerle vakit geçireceği bir mekan olduğu üzerine vaaz veren adama fani alemde ne denir...

Müslümanlığı erkek dini olarak niteleyip bütün haramları kadının üzerine yıkan ve kadınları metalaştıran hoca kılıklıları ibretle izliyoruz.

Buna benzer onlarca yanlış şey var ama verilecek her örneğin dinimizin değerlerine zarar vereceğinden endişe ediyorum.

Siyasetin dini kullanması Emevilerin halifeliği ele geçirmesi ile başlıyor ama 21.nci asrın dünyasına sistemli cehalet eğitimi yakışmıyor.

Son yıllarda DEİST gençler çoğalıyor gibi kaygılarımız varken, çevremizde en azından cuma namazını ihmal etmeyen insanların "ben dinimi bunlardan öğrenecek değilim" diyerek cemaat namazlarına katılmadıklarını görüyorum.

Ülkemizin ve dinimizin kıymetini bilen ve onları öğreten bir makam oluşturmadan ne bu dünyayı ne de ahireti hak ederiz.

Ve bu makam asla bütün bu yanlışlılara ve sapıklıklara dur diyemeyen Diyanet İşleri değildir.